Geçen akşam arkadaşlarımla sohbet ederken bütün büyük oyuncuların ortak noktalarından birinin bir sinema başyapıtında oynamaları olduğunu fark ettik. Sevgili arkadaşım Al Pacino için bu elbette
The Godfather/Baba ve
Dog Day Afternooon/Köpeklerin Günü'ydü. Robert De Niro için
Raging Bull/Kızgın Boğa ve
Taxi Driver/Taksi Şoförü. Ve Diane Keaton içinse hemen akla gelen
Annie Hall. Tek istisna bendim. Evet, iyi bir oyuncu olduğumu biliyorum. Ben Meryl Streep'im. İki Oscar kazandım ve 15 kez aday gösterildim. Bu bir rekor. Bütün bunlara rağmen hepimiz fark ettik ki Meryl Streep adı bir tane unutulmaz filmle birlikte anılmıyor. Böyle düşünmek tuhaf ama bu da yadsınamayacak bir gerçek. Hadi bakalım, rol aldığım klasik bir filmin adını verin. Rica ederim, oynadığım klasik bir karakterin adını değil, ama her şeyiyle olağanüstü olan bir filmin adını. Veremezseniz. Veremeyeceksiniz. Hemen akla gelen
Kramer vs. Kramer/Kramer Kramer'e Karşı diyeceksiniz. Arkadaşlarım ve ben de böyle yaptık. Ama dürüst olalım:
Kramer vs. Kramer, The French Connection/Kanunun Kuvveti ya da
On The Waterfront/Rıhtımlar Üzerinde ayarında bir başyapıt değil. Nereden bakarsanız bakın fena bir film değil; aslında oldukça iyi. Şimdi oynasa izlerim. Ama her şeyden önce bir Meryl Streep filmi olmaktan çok bir Dustin Hoffman filmi. Ve Dustin Hoffman deyince
Kramer vs. Kramer, The Graduate/Aşk Mevsimi, Tootsie ve
Midnight Cowboy/Geceyarısı Kovboyu'nun ardından dördüncü olabilir. Burada amacım toz kaldırmak değil. Sadece bir şeyin adını koymak. Tabii ki hemen sonra
Sophie's Choice/Sophie'nin Seçimi akla geliyor. Tabii. Tamamıyla. Bu kabul edilebilir. Ama siz
Sophie's Choice'u yakın zamanda izlediniz mi? Eskimiş bir filmden bahsediyoruz. Benim oyunculuğum gayet iyi. Tartışmasız. Hatta Oscar'a layık. Ama o uzun monologları söyleyen ben olmasaydım, insanlar
Sophie's Choice'u layık olduğu yere koyacaktı: Aşk üçgenini daha az bayağı gösterecek Yahudi Soykırımı arkaplanına sahip sıradan bir melodram. American Film Institute'ın En İyi 100 Film listesine baktım.
Sophie's Choice, Forrest Gump ve
The Sixth Sense/Altıncı His'in ardından 91. sıradaydı. Ve gerçeği isterseniz tek söyleyebildiğim, "hak yerini bulmuş," oldu. Evet, artık gerçekten filmografimi kazımaya başlamanız lazım. Çünkü şöyle düşünmeye başlamış olabilirsiniz: "Kuşağının en büyük oyuncularından biri, hatta belki en büyüğü, bir ulusal hazine de diyebilirsiniz,
Network/Şebeke kadar iyi olan bir filmde gerçekten rol almadı mı?" Bu arada hatırlatayım ki
Network de Faye Dunaway'ın en iyi filmi değil.
The Deer Hunter/Avcı. Evet! Aslında hayır.
The Deer Hunter konusunda beni rahatsız eden birkaç şey var. Birincisi biraz abartıldı. Neyse bunu söyleyebildim! İkincisi
The Deer Hunter'da perdede ne kadar görünüyorum? Üç belki dört dakika.
The Deer Hunter'da oynadığımı bile hatırlamıyorum desem yeridir. Aynı şey
Manhattan için de geçerli! Sonra sırada
Out Of Africa/Benim Afrikam var. Hadi, itiraf edin, bu film en kötülerden biri
. O ve
The Bridges Of Madison County/Yasak İlişki... Beni,
The Bridges Of Madison County hakkında konuşturmayın!.
Marvin's Room/Marvin'in Odası? Artık kazımaya başladık, değil mi?
Doubt/Şüphe? Evet, bundan 20 yıl sonra insanlar
Doubt'ın film uyarlaması hakkında konuşuyor olacaklar.
The River Wild/Vahşi Nehir? Bakın bu filmi severim. Sağlam macera, iyi oyuncular, ama bir klasik değil. Ah,
The Devil Wears Prada/Şeytan Marka Giyer diyeceklere de sadece "sadakanıza muhtaç değilim," demek istiyorum. Bu konuda çok canımı sıkan şey ise Amerikan sinemasında en iyi filmlerini yapmış yönetmenlerle çalışmış olmam. Ama bu filmlerin hiçbirinde ben yokum. Robert Altman ile bir film yapıyoruz ama bu
A Prairie Home Companion/Kır Evi Arkadaşı oluyor. Mike Nichols beni arıyor ama
Carnal Knowledge/İlk Defa için değil de
Heartburn/Baş Belası için. Bugün
Heartburn'ün DVD'sine Mike Nichols'tan başka sahip olan var mı? Sonuç şu: 60 yaşındayım, adımın birlikte anıldığı bir
One Flew Over The Cuckoo's Nest/Guguk Kuşu veya
Bonnie and Clyde/Bonnie ve Clyde filmim yok. Meryl Streep: "Büyük oyuncu, sıradan filmler." Bu arada,
The Manchurian Candidate/Mançuryalı Aday bir klasik değil. En azından benim oynadığım versiyonu.