Sağlıklı beslenme konusunda toplum bilinçlendikçe, beyaz ekmek tüketmek yerine esmer ekmek tüketmenin daha doğru olduğu zaten bir süredir konuşulur olmuştu. Son olarak da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın çıkaracağı bir yasayla, yılbaşından sonra standart sofra ekmeğinin içeriğinin değiştirileceği haberleri basında yer aldı. Ekmeğin tuz oranı azaltılacak, kepek oranı artırılacak, gramajı ise düşürülecek deniyor. Henüz yasa Bakanlık tarafından resmen tebliğ edilmediği için şu an bu yeni ekmeğin içeriğinin tam olarak nasıl olacağını bilemiyoruz. Ancak bu temel besin maddemize büyük önem veren ve özellikle sosyal medya aracılığıyla 'doğru ekmek' tüketimini yaygınlaştırma çalışmaları yapan Slowfood Fikir Sahibi Damaklar hareketinin kurucu lideri Defne Koryürek, Bakanlığın bu hareketinin önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Koryürek'le sağlıklı ekmek ve ekmek tüketim alışkanlıkları üzerine konuştuk.
- Ekmeğin içeriğinin değişeceği konuşuluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Mesela israfı önlemek amacıyla gramajı düşürülecekmiş...
- İsraf bence gramajla değil, bizim tüketici olarak bilinçsizliğimizle ilgili. Bizim bir ekmek korkumuz vardır. Yılbaşı geliyorsa bolca ekmek alınır, 'Savaş çıkacak,' deniyorsa ekmek alınır. Yani ekmeği fazla fazla alırız ve artanı çöpe atılır. Eskiden, ekmek bu kadar bol değilken, artık ekmeklerle çok şey yapıyorduk. Köfte, tatlı, papara gibi... Ama artık şehirde pek çok insan köfteyi de hazır alıyor zaten. Marketlerin kutu kutu, rengarenk skalasını gördüğümüz zaman ve büyük bir yanılgıyla onları 'gıda' diye değerlendirdiğimiz zaman, haliyle ekmeğe ilişkin tavrımız da bozuluyor. Ve ekmeğin manasını unutuyoruz. Benim çocukluğumda ekmek yere düşmezdi. Düşerse alınır, kenara konurdu. Bayat ekmekler kuşlar için hazırlanırdı. Gıda olarak çok üst bir değeri vardı. Bunun sebebi de eti çok bulamayışımız ya da yoğurdu kendimiz yapmak durumunda oluşumuzdu. Bütün bunları bildiğiniz zaman ekmeğin değeri daha başka oluyor. Ama bunların hiçbiriyle ilgilenmiyoruz artık. Bugün acıktığımız zaman gidip, içinde ne olduğuyla ilgilenmediğimiz bir kraker açıp yiyoruz. Beraberinde de peynir olup olmadığı çok tartışmalı birtakım şeyler yiyoruz. Yani gıda algımız bozulduğu oranda ekmekle ilişkimiz de bozuluyor. Ondan sonra çok kolay tabii, firmaların kalkıp da bize 'büyümek' filan gibi başlıklar altında, içine E vitamini, B vitamini katılmış ekmekler sunmaları. Peki buğdayın ansiklopedik karşılığına bakar mısınız, onun içinde E ve B vitamininden başka ne var zaten. Normal koşullarda buğdaydan yapılma bir ekmekse, neden E ve B vitamini katmak durumunda olun ki siz ona?
- Artık birçoğumuz biliyoruz ki, sağlıklı ekmek, tam buğday unundan yapılır. Peki tam buğday ne demek?
- Tam buğday demek, buğdayın ruşeyminin alınmamış olması demek.
- Nedir ruşeym?
- Özü diyebiliriz. Buğday tohumunun sivri ucunda yer alan ve buğdayın en değerli kısmı o.
- Şu anki ekmek, tam buğday unuyla yapılmıyor değil mi?
- Tabii. Normalde biz köyde yaşıyor olsaydık, iki-üç ayda bir gider değirmende buğdayımızı una çevirirdik. Çok uzun süre beklettiğimiz zaman acıyıp bozulacağı için de büyük miktarlarda un yapmazdık. Ama şehir düzeninde öyle olmuyor. Şehre un gelirken, büyük partiler halinde geliyor. Ve ruşeymini aldığınız zaman kolay kolay acıyıp bozulmuyor. O yüzden alınıyor ruşeymi yani. Sonra beyazlatılıyor. Ve çeşitli katkı malzemeleri ekleniyor. Çünkü kullanılan un, yeterli öze sahip değil. Vasat, ekmeklik olmayan unlar alınıp, katkı malzemeleri konup, ekmek olabilen hamurlara dönüştürülüyor ve onlarla ekmek yapılıyor.
- Peki bu ruşeymi alınmış beyaz ekmeğin besin değeri nedir?
- Ruşeym çok değerli bir besin. O çıktıktan sonra bir ekmeğin besin değerini söylemek güç. Nimet nimettir. 'Sıfır besin değeri' filan diyemem ama bir ekmeğin hepsini yiyin, ben size bir saat sonra yemek yapayım, onu da yersiniz. Oysa ben size içinde yüzde 40- 60 kepeği olan, ruşeymi alınmamış, tam buğday unundan bir ekmek yapayım, iki dilimi sizi dört-beş saat tutar. Dolayısıyla bunu, besin değerinin sıfır olmasından ziyade, bizi ne kadar kaliteli beslediği üzerinden değerlendirmekte yarar var.
- Yani durum çok kötü...
- Bu aslında zayıf bir ekonomiden gelmemizden kaynaklanıyor. Kimseye parmak uzatmak da kolay değil. Bir tek suçlu yok, süreç var. O sürecin sonunda baktığınız zaman, tüketim toplumu olarak bakıyorum tabii, aşama kaydettik. Bizim sadece sosyal medyada götürdüğümüz ekmek kampanyamız büyük ilgi gördü. Bu bir ilerleme noktası. Bu noktaya geldiğimiz için de Bakanlık, böyle bir tarifle çıkıyor. Diyor ki 'Artık daha iyi bir ekmeğin zamanı geldi.' Ama hala şunu bilmiyoruz: Ekmeğin tam buğday kalitesini mi yükseltecekler, yoksa içine sadece kepek mi atacaklar?
- Eğer sadece kepek ekleniyorsa, bir anlamı yok mu?
- Yine de lif oranının artmış olması bakımından iyi. Yani şüphesiz ki ekmek biraz daha iyileşecek. Sindirim sistemi için lif çok önemli çünkü. Tuz oranının düşmesi de iyi tabii. Ama her şeyden önce aslında bunun bir problem olarak Bakanlığın gündemine gelmiş olması çok iyi bir şey.