Allah'ım bu kitabı herkes okusun
atv'nin merakla beklenen dizisi Huzur Sokağı, Şule Yüksel Şenler'in aynı adlı romanından uyarlandı. 43 yılda 101 baskı yapan, 1 milyondan fazla satan romanın yazarı Şenler, İslami kadın hareketinin öncülerinden. Şenler romanını ve romanlara taş çıkaracak kendi hayat hikayesini anlattı
İSLAMİ KADIN HAREKETİ ÖNCÜSÜ
Peki yaratıcısı Şule Yüksel Şenler nerede, nasıl yaşıyor? O da aynı ilk romanı gibi hayatına ve mücadelesine devam ediyor, kendi ifadesiyle, "İlk günkü gibi şevkle," elbette sağlığı müsaade ettiği sürece... Dilerseniz Huzur Sokağı adlı romanı burada bırakalım. Çünkü meraklısı okumuştur, bilmeyen de yakında atv ekranında tanışacak onunla. Biz Şule Yüksel Şenler'e dönelim, 1938 doğumlu Şule Yüksel Şenler İslami kadın hareketi açısından çok önemli bir isim. Şenler'in kadınlar üzerindeki etkisi gerçekten büyük olur. Kendi ifadesine göre onu dinlemeye gelen kadınlar başı açık girdikleri salonlardan örtülü çıkar. 1968'de Ankara'da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde yaptığı konuşma, İslami kadın hareketi açısından bir milad sayılır. Bugün yazan, çizen tesettürlü kadınların çoğunun 'Şule Abla'sıdır o. Seveni de çok Şenler'in, sevmeyeni de. O kimileri için çığır açan bir kadın onun gibi düşünmeyenler içinse istenmeyen kişi. Modern usullerle yaşayan bir ailede büyüyen Şenler, ağabeyi Özen Şenler'in yönlendirmesiyle gençlik yıllarında tesettürlü bir hayatı seçer. Sonrasında da kendini, tüm hayatını 'davası'na adar... Bir davaya adanmak başka bir hayat, romanlara taş çıkartan bir hayat getirir ona, üstelik en zorlusundan...
ÖĞRENMEKTEN HİÇ VAZGEÇMEZ
Eğitimini annesinin hastalığı nedeniyle ortaokulda bırakmak zorunda kalır. Ama öğrenmekten hiç vazgeçmez, her bulduğunu okumaya bir süre sonra da yazmaya başlar. Bu sayede onun döneminde yazıp çizebilen birkaç kadın gazeteciden biri olur. Ama gazetecilik tek uğraşı olmaz; romanlar, tiyatro oyunları, senaryolar da yazar Şenler. Yazıları o kadar etkilidir ki, insanlar onun erkek olduğunu düşünür. Bu arada şehir şehir, kasaba kasaba dolaşarak, konferanslar vererek kadınları tesettürlü yaşama davet eder, çok da başarılı olur. O konuşma yapacağı zaman salonlar dolar taşar. Kadınların hayatına fırtına gibi girer Şule Yüksel Şenler. Öylesine popüler olur ki onu tanımayan kalmaz.
ŞULEBAŞ'IN MUCİDİ
Kentli geçmişi, gelişmiş estetik duruşu giysilerine yansır. Konferanslarda modelini kendi çizdiği kıyafetler giyer. Çok farklı başörtüsü modelleri hazırlar, bunlardan biri de onun adıyla anılan 'Şulebaş' tarzı olur. Şulebaş'ın nasıl ortaya çıktığını geçtiğimiz yıllarda Aktüel dergisine verdiği röportajda anlatıyor Şenler: "Bunun siyasi bir tarafı yoktu. Rüzgarda saçım açılmasın diye örtümü arkadan bağlama ihtiyacı hissettim. Bunu da kendime göre bir stile soktum. Hatta Avrupa mankenlerinin dergilerdeki fotoğraflarında şapkalarının yerine başörtüsü yerleştirerek yeni tarzlar oluşturmaya çalışıyordum. Bu yaptığım çalışmaları daha sonra hayata geçiriyor, konferanslarıma bu kıyafetlerle gidiyordum. Bu da bayanlar tarafından büyük bir hayranlıkla kabul ediliyordu. Daha sonra Avrupa mecmualarında başörtüye benzer tarzda kıyafetler de gördük. Türkiye'deki bu moda oraya da sirayet etti."
EN SON HABERLER
- 1 Her genetik test doğru söylemez!
- 2 Yılan hikayesine dönen papalık seçimleri hile, rüşvet, kin ve ihtiras
- 3 Bilim de söylüyor: Cennet annelerin ayakları altında
- 4 Soykırıma karşı bir balerin
- 5 Çocuklar duyulmak ister
- 6 Müzik dünyasının CEO’su
- 7 Çocukların mutluluğu yorgunluğumu alıyor
- 8 İletişim çağında neden doğru ilişkiyi bulamıyoruz
- 9 ABD, 4 milyar dolarlık tazminatı konuşuyor
- 10 Türkiye’nin enerji altyapısı çok güçlü