2007 yılıydı. Duayen sanayici, Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi Asım Kocabıyık, eşi Nurhan Hanım ve bir gazeteci arkadaşımla birlikte küçük bir uçağa bindik. Afyonkarahisar'a indik.
İstikametimiz Tazlar Köyü idi. Asım Kocabıyık'ın altı yaşına kadar yaşadığı yerleri dolaşacak ve köydeki kırsal kalkınmayı kendi gözlerimizle görecektik.
Anadolu'nun ortasında bir yerdeydik.
Anadolu'da aslında tüm köyler az çok birbirine benzer ve bugüne kadar defalarca dolaştığım için biliyorum, ne yazık ki ülkemizin köyleri hâlâ az gelişmiştir. Oysa Tazlar Köyü'ne geldiğimizde şaşkınlıktan nereye bakacağımı bilemedim. Uçakta gelirken biraz Asım Bey'den dinlemiştik. Bu köyden çıktığından beri aslında bu köy için bir şeyler yapmaya çalışıyordu ve köy epey değişmişti. Ama köydeki parke taşları görünce farklı bir köye geldiğimi de anladım.
Bir kere bütün evlerin çatısı vardı!
Üstelik daha önce evlerde su yokken, Borusan'ın boruları şimdi tüm köyün evlerine döşenmişti.
TAZLAR KÖYÜ'NDE MUCİZE YARATTI
Asım Kocabıyık, Türkiye'nin yetiştirdiği önemli sanayicilerden biriydi ve özellikle son 15 yıldır sosyal sorumluluğunu her şeyin önünde tutuyordu. Kurucusu olduğu TEMA ile birlikte Türkiye çöl olmasın diye uğraşıyor, her bulduğu yere ağaç dikmeye çalışıyor, Bodrum'da, türlü engellerle ağaç dikmesini engelleyip imara açıp beton yapmak isteyenlere karşı dahi savaş veriyordu.
Bu köyde de TEMA ile birlikte kırsal kalkınmanın fitilini yakmıştı ve köylünün damıtma suyu öğrenmesini ve toprağı da daha verimli kullanmasının yolunu açmıştı. Bir de gölet yapılmasını sağlamış ve köyün su sorununu çözmüştü.
Evet köylü zenginleşiyordu. Bir yandan evlerini daha konforlu hale getiriyor, öte yandan sürekli eğitim alarak bilinçli tarım yapıyordu.
Köyde 60 yaşın altında çok az genç görünce o gün öğrendim, köyün gençlerinin Borusan'ın fabrikalarında çalışmak için göç ettiğini. Kocabıyık sadece köyü kalkındırmıyor aynı zamanda köylüsünü de fabrikalarına alıyordu. Tazlar Köyü'ndeki mucize öyle milyonlarca dolara da mal olmamıştı. Kocabıyık yaklaşık olarak 1.5 milyon dolar harcamıştı, gerisini bilinçlenen köylü getirmiş ve daha iyi tarım yapmayı öğrenmişti.
Kocabıyık o gün köylülere, "Araştırdım.
Bizim ailenin izini 1802'ye kadar buldum. Babam hiçbir zaman zengin olmamış. Sekiz yıl askerlik yapmış. Ben 6.5 yaşına kadar bu köyde yaşadım. O zamanlar hiçbir çocuğun ayakkabısı yoktu.
Benim de yoktu' diye konuştu.
Asım Kocabıyık'ın, bugüne kadar yaptırdığı okul ve yurtların sayısı 15'i çoktan geçti.
BORUSAN FİLARMONİ'Yİ DİNLEDİ
Ne ilginç ki yılbaşına yaklaşırken en anlamlı hediyelerden birini Borusan Holding'ten almıştım.
Duayen sanayici, elini ve gönlünü doğduğu topraklardan asla çekmeyen Asım Kocabıyık'ın köylülerinin elinden çıkmış bir yemeniydi bu. Ucundaki müthiş bir ustalıkla yapılmış iğne oyalarını incelerken, Afyonkarahisar'ın Tazlar Köyü'ndeki o kadınları hatırladım. Ve tam verilen küçücük desteklerin insanların hayatlarında ne kadar büyük değişikliklere yol açtığını ve bunu yazmam için yine güzel bir fırsat çıktığını düşünüyordum ki Kocabıyık'ın 88 yaşında bize veda ettiği haberi geldi. Oysa daha 15 gün kadar önce Borusan Filarmoni'yi yöneten Ali Poyrazoğlu'nu sahnenin önünde tebrik etmiş, ondan hemen önce Gemlik Asım Kocabıyık Kültür Merkezi'ni bizzat gidip açmış ve geçtiğimiz cuma günü Borusan'da yapılacak çalışanların yılbaşı partisine de katılacağını haber vererek herkesi mutlu etmişti. Ama olmadı. Kocabıyık bu dünyaya veda etti.
Bugün 4.3 milyar doları aşan bir ciroya ulaşan Borusan Holding'in temellerini Asım Kocabıyık attı ve Türkiye'nin önde gelen boru üreticilerinden birini yaratırken, elini ve gönlünü bu ülkenin gelişememiş bölgelerinden, o bölgenin insanlarından hiç çekmedi.
Şirketi öylesine kurumsallaştırdı ki, yıllar önce direksiyona davet ettiği oğlu Ahmet Kocabıyık ve CEO koltuğundaki Agah Uğur, büyük bir harmoni ile holdingi yönetirken ona uzaktan bu başarıyı seyretmek kaldı.