Eşimi fakir bir ressam sanıyordum, Belçikalı aristokrat çıktı
- Ressam eşiniz Patrick Jacquart ile nasıl tanıştınız?
- Çok yakışıklıydı. Üç yıl peşimden koştu. Kardeşim Paris'te yaşıyordu, ben de sık sık onu ziyaret ederdim. Bir gün 'Bu Patrick,' diye bizi tanıştırdı. Sonra Patrick sık sık bize gelmeye başladı. Ama ben hiç yüz vermiyordum. Bir gece bizde kalıyordu, yatağını yastığını koydum çekildim, ne çay, ne kahve verdim. Naz gibi olmuş, o yüzden evlendi herhalde benimle. Oysa benimki anlamamaktı.
- Ne zaman anladınız peki?
- Bir gün Lüksemburg bahçesine gitmiştik. Orada anladım artık. Bütün gün fotoğraflarımı çekti ve başladık... Gece kardeşimin evine yemeğe geldi. Bizim konuşmalar sürdü bütün abukluğuyla. Çektiğimiz fotoğraflardan belli ne tarz bir gece olduğu. Yani öyle ki, o gece çekilmiş bir fotoğraf var, benim bileğimin üstünde bir bıçak duruyor. Sonra o gece bir kere öptü beni. Sadece o kadar ama. 'İki hafta sonra gelip, seni alıp Belçika'ya, bizim eve götüreceğim,' dedi. İki hafta sonra geldi, çok güzeldi her şey. Gittik Belçika'ya. Dev, yemyeşil bir araziye geldik. Nehir geçiyor ortasından. 'Bizim evin bahçesi,' dedi. Ben onu Paris'in en fakir ressamı sanıyordum. 'Babam da ben de fabrikada çalışıyoruz,' demişti. Bir şey anlamadım. 'Herhalde fabrikanın arazisi bu,' dedim. Bir şatonun önünden geçtik. 'Bizim şato,' dedi. 'Herhalde atıyor,' dedim gene. En son iki katlı nefis bir evin önüne geldik. 'Bizim ev,' dedi ve o zaman anladım, acayip kavga ettik. 15 gün sürdü kavgamız. Meğer çok önemli aristokrat bir ailedenmiş. 'Sen bana nasıl yalan söylersin?' dedim, Türkiye'ye döndüm, bir yıl kaldım. Tezimi teslim etme, İngiltere'ye gitme vakti geldi. Mektup geldi Patrick'ten; 'İngiltere'ye gideceğini duydum, bana muhakkak uğra. Ailemle değil, ayrı oturuyorum,' diyordu. Buluştuk, beraber Türkiye'ye geldik. Bu kez harika geçti. Bodrum Gümüşlük'te bana evlenme teklif etti. Sonra evlendik. 26 yaşımdaydım. Geç bana göre. Ama normal diyelim.
2012'de kıyamet kopacak sanıyordum, yanılmışım
- SABAH Kitap'ta Çağlar Yerlikaya'ya verdiğiniz bir röportajda, 2012'de kıyametin kopacağına inandığınızı söylemiştiniz.
- Bana bu haberi getiren tanıdıklarım vardı. Ya ben onları yanlış anladım ya da bana bu haberi verenler hataya düştüler. Yanlış haber aldığım için onlara olan güvenimi kaybettim ve üzüldüm. Bir anlaşmazlık var, ama bilemiyorum tam olarak ne... Benim görüşüm değildi, bana haber getirenlerin görüşüydü. Bu yıl benim için önemli bir yıl, çünkü 2013. 13 benim uğurlu rakamım.
- Sizin şiirlerinizde dinsel temalar da önemli bir yer tutuyor. Dine ilginiz nasıl başladı?
- Dine ve maneviyata düşkünlüğüm çocukluğuma uzanır. Ama dindar olmadığım iki-üç yıl da vardır. Onun haricinde hep dindarımdır. İki-üç yıl öncesinde Hıristiyanlığa da geçtim. Vaftiz olmadım ama kendi kendime yakınlık duymaya başladım. Ama Müslüman değilim de diyemem, tamamen Hıristiyanlığa da geçemem, çünkü Hz. Muhammed'i de çok seviyorum.
Hepimizin ayaklanması gerek
- İlk şiir kitabınızı çıkardığınızda yıl 1988, 34 yaşındasınız, kendinizi kabul ettirmek zor oldu mu?
- Şiir konusunda şanslıydım. O zaman kolay kabul ettirdim kendimi. Şimdi zorlanıyorum. Çünkü beni erkek şairlerden sonra sayıyorlar. Erkek şairler bir yana, Lale Müldür bir yana diyorlar. Buna gülerim. Çünkü benim getirdiğim felsefenin yarısını bile getirse erkek şairler ne harika olurdu.
- Değerinizin anlaşılmadığını düşünüyor musunuz?
- Tabii, kesinlikle öyle düşünüyorum. İlk başladığımda böyle bir şey yoktu ama. Ben önemsendikçe, ters düşünce olarak bunu geliştirdiler. Yapacak çok şey var. Hepimizin ayaklanması lazım. Kadınların daha çok ayaklanması lazım.
TÜRK ERKEKLERİNDE İŞ VAR ASLINDA
- Evliliğiniz, Belçika'daki hayatınız nasıldı?
- Çok acayip partiler verirdik. Patrick'in babası önemli bir adamdı. Belçika'nın nükleer santrallerinin başkanıydı. Annesi daha aristokrattı. Annesi nükleer santrali bulan kişinin kızıydı. Çok meşhur bir aile. Beni çok sevdiler. Çok güzeldi her şey.
- Ayrıldıktan sonra neler değişti hayatınızda?
- Şiir kitabı çıkarmaya, ayrıldıktan sonra karar verdim. Kendi başıma olmam gerekiyordu. Çok zor oldu, kolay mı oldu sanıyorsun? Yeni bir evlilik yapmaya da niyetim yoktu ve yapmadım. Bakma severim ben Türk erkeklerini, bayağı severim, ama benim sevdiğimi anlamazlar. Patrick kadar geniş görüşlü olan yoktur. Ben eskiden 'Bunlar arasında adam gibi olanı yoktur,' diyordum. Sonra bir çocuk, 'Saatler Geyikler kitabındaki tip seni terk etti diye yazmışsın, oysa o seninle birlikte olmadan, karısına seninle olacağını söyleyip ondan ayrıldı,' dedi. Birinden daha duydum benzer bir hikaye. Ben o terk etti sanmışım, ama aslında iş öyle değilmiş. Sonra 'Türk erkeklerinde iş yok,' demeyi bıraktım. İş var bence de, işin üzerinde uğraşmak gerekiyor. Türk erkekleri her yönden idare eder aslında, çok domuz onlar çok...
- Patrick'le barışmayı düşünmediniz mi?
- Patrick hâlâ barışmak istiyor benimle. Ama benim için çok geç artık. Zaten son yıllarda kendimi İsa'ya adadım, kimseye yer yok hayatımda.