HABERSİZ BİR SÖYLEŞİ HİKAYESİ
Kenan Işık'la bu konuları ve biraz da son dönemde gündem oluşturan ve reyting rekorları kıran Kim Milyoner Olmak İster? adlı yarışma programını konuşmak istedik. Ama o istemedi, özellikle yarışma programını! Anladık ki, onun önceliği tiyatro. Bu nedenle röportaj tekliflerini geri çevirmiş, "Şimdi sizinle konuşursam diğerlerine ayıp olur," dedi ama gazetecilik dürtüsü işte, İbrahim Altay'la beraber Kenan Işık'ı ziyaret ettik. Oradan buradan konuşup sohbet ederken söz, günlerce çok konuşulan, tüm internet sitelerine ve gazetelere haber olan Balıkesirli pazarcı Ümmiye Teyze'nin yarışmadaki performansına, oradan yarışmanın sıkı takipçisi Ali Şen'e, oradan da memleket meselelerine ve doğal olarak tiyatroya geldi. Işık o kadar önemli şeyler söylüyordu ki, bunların yazılması, bilinmesi iyi olur diyerek not tutmaya başladım. İşte o notlardan bazıları...
Konservatuar açmak çözüm değil
Sanatın ve sanatçının konumu üzerine konuşuyoruz. "Sorunlu. Taa konservatuar eğitiminden başlıyor sorun," diyor Kenan Işık. 20-25 üniversitede tiyatro, sanat eğitimi verildiğinden, ama eğitici kadroların yetersizliğinden bahsediyor. Diyor ki "Tiyatro hocalığı, oyuncu koçluğu çok zor bir iş."
HİÇBİRİ KONSERVATUAR MEZUNU DEĞİL
"Tarih, hukuk, sosyoloji dersleri verecek hoca bulabilirsiniz, ama tiyatro eğitimi verecek hoca bulamazsınız. Her yıl bu okullardan yüzlerce genç 'Ben oyuncu oldum,' diyerek mezun oluyor; oyuncu değil, oyuncu adayı olduğunu bilmeden. Çünkü oyuncu eğitimi en çok 10-12 kişilik sınıflarda verilir. Oysa ben 50 kişilik sınıf biliyorum. 50 kişiye oyuncu eğitimi vermek mümkün değil. Böyle yarım yamalak bir eğitimden sonra mezun oluyorlar. Mezun olduktan sonra da, işini yapacak bir alan bulamıyor. Ödenekli tiyatroların kadroları kısıldı. Yetenekli olanlar televizyon dizilerinde iş buluyor ama bu arada da diploma pek işe yaramıyor. Şu sıralar çok beğenilen, en yüksek ücreti alanlar, oyuncu eğitim almamış olanlar; Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Mehmet Aslantuğ vb..." Bu arada bu saydığı oyuncuları beğenip beğenmediğini soruyoruz. Beğeniyormuş. Oyunculuklarını beğenmenin yanı sıra oyuncu olma çabalarını da beğeniyormuş. Bir de konservatuardan mezun olup da, sevdikleri işi yapmak için yoğun çabalar harcayarak apartman dairelerinde, bodrum katlarında, bilardo salonlarında tiyatro yapan oyuncuları çok beğeniyormuş. Hem tiyatroya olan tutkularını hem de oynadıkları oyunları.
Ali Şen yarışmada 1 milyon kazanabilir
*"Doğal olsun diye yarışmacılarla ilgili ön bilgi almam, ön görüşme yapmam. Ama karşıma gelen yarışmacıların yarışma başarısı hakkındaki tahminlerim genelde tutar. Balıkesirli Ümmiye Teyze beni gerçekten şaşırttı ve duygulandırdı. Bir-iki soru yanıtlayıp gidecek diye düşündüm, ama gerçekten okumuş kadın. Bir şey daha söyleyeyim: Yarışmadan sonra beni Siren Ertan ve Malatya milletvekili Öznur Çalık gibi birçok isim aradı. Kadına ulaşmak, yardımda bulunmak istediler. Televizyonlar, gazeteler aradı. İlgilenenlere numarasını verdim ama Ümmiye Hanım ne bu yardım çağrılarına olumlu cevap verdi ne de televizyonlara çıkmayı kabul etti. Çok sağlam bir duruş sergiledi."
* "Eskiden 10 kişi arasında sıralama sorusuna en hızlı cevap veren yarışabiliyordu. O sırada bir sürü şahane yarışmacı eleniyordu. Şimdi öyle değil, internetten başvuruyorlar, gelenlerle mülakat yapılıyor."
* "Aynı bölümde sekiz yarışmacı olması program için iyi değil. İlk sorularda elenebilecek yarışmacılar akışı bölüyor. Yarışmacılar soruları bilsinler, biraz ilerlesinler istiyoruz."
* "Bir ara sorular ÖSS sorusu gibiydi. Çok sıkıcıydı. Bıraktım yarışmayı. Şimdi sorulara baktığın zaman cevabı hiç bilmesen bile seçeneklerin arasında bir şeyler gizli oluyor. Bu da yarışmayı daha eğlenceli hale getiriyor."
* "Ali Şen, sağ olsun, yarışmamızı izler. Bazen arayıp kritik eder. Mesela Rahibe Teresa ile ilgili soru için beni aradı, itiraz etti. Çok bilgili ve birikimli. Ali Şen yarışmaya katılsa 1 milyonu alıp götürür diye düşünüyorum."
* "Soruları ve cevaplarını önceden bilmiyorum. Ama yarışma sırasında bakıyorum da yüzde 70'i bildiğim konular. Katılsam 125 bin lira kazanırım sanıyorum ama bu konseptle üçüncü soruda elenmem de mümkün."
Şeyh Galib devrimcidir
Kenan Işık sohbetin bir yerinde "İyi ki tiyatro var," diyor. Tiyatroyla yaşamak, tiyatroda çalışmak canlı tutuyor onu. Bu yıl yazıp, sahneye koyduğu Aşk Hastası adlı oyundan bahsederken söz Şeyh Galib'ten açılıyor. "Devrimci biri," diyor. "Sanatın yeni şeyler söylemesi gerektiğini belirtirken, 'Yeni bir şey söyleyen sanat erbabına, yeni bir şey öğretene adam derim ben,' diyen biri." Işık'a göre, aşk her dönemde yeniden yorumlanan ve aşkın farklı, o güne dek bilinmedik taraflarını anlatan bir kavram olduğunu söylerek, Haneke'nin şu günlerde gösterimde olan Aşk filmine getiriyor sözü ve "Bu film 10 yıl, 20 yıl önce çekilseydi yine bir aşk filmi olurdu, ama böyle olmazdı," diyor. (Olkan Özyurt'un ayrıntılı Haneke portresi sayfa 2'de).
TİYATRO MİADINI DOLDURMADI
Aşk Hastası'nın bir anlamda, Batılı değerlerle değil, kendi geçmiş kültürüyle bağlar kuran bir oyun olduğunu söylüyor. Geçmiş kültürle bağlar kurup, bugünü anlatan bir oyun. Tiyatronun miadını doldurduğundan, bir kesimin de halka ters düşen, sırt çeviren oyunlar oynadığı için seyircinin tiyatroya gitmediğinden dem vuranlara, son bir sözü yine "Ben bu kitabı (Hüsn-ü Aşk), kalabalıklar beğensin diye yazmadım, kabalalıkların beğenmesi benim için beladır," diyen Şeyh Galib'in söylediğini anımsatıyor. Ayrıca diyor ki: "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 24 yıldır seyirci rekorunu kırarak oynuyor. Nazım Hikmet'in İvan İvanoviç, Var mıydı Yok muydu? oyunu altı yıl, Turan Selçuk'un Abdülcambaz'ı beş yıl oynadı. Bu yazarlar halka ters düşen, ona sırtını çeviren yazarlar mı?"
Antigone tam da bugünü anlatıyor
Antigone'yi sahneye koymak Başbakan'ın Kürt açılımı için sanatçılarla yaptığı toplantıdan sonra aklına gelmiş. 2 bin 500 yıl önce yazılmış bir antik oyun Antigone. "Oyun sanki bugünü anlatmak için yazılmış," diyor Kenan Işık ve ekliyor, "Bugünün başına buyruk yöneticilerini; Kaddafi'yi, Saddam Hüseyin'i, Hüsnü Mübarek'i, darbeci generalleri... Faili meçhule kurban gitmiş oğullarının, kocalarının, kardeşlerinin mezarını bilmek ve bir demet çiçekle o mezarı ziyaret edip, bir taş dökmek, iki satır dua okumak isteyen anaları ve bacıları. Gizli iktidar talepleriyle kardeşi kardeşe kırdıran odakları anlatıyor."
ŞAHANE BİR MİLİTARİZM ELEŞTİRİSİ
"Düşünce suçu bile var," diyor Işık. "Esasen oyun Sophokles'in demesiyle, iki kardeş denizin birleştiği topraklarda yani bir anlamda Anadolu'da geçiyor." Bir blog yazarının Kreon'un kostümünü 'Zeki Müren'in kostümü gibi,' diyerek eleştirmesini soruyoruz. "Cahillik," diyor. Avrupa'nın sayılı tasarımcılarından biri yapmış kostümü. "Şahane bir militarizm eleştirisi, şahane ve ironik. Tıpkı Kaddafi'nin giydikleri gibi," diyor ve ekliyor "Ya da generallerin şapkasından başlayarak bütün üniformalarını kuşatan altın renkli çelenkler, sırmalar, yıldızlar, nişanlar, madalyalar gibi. Kreon'un giydiği de böyle bir şey. Sadece bir badanacı gibi orası, burası altın varakla sıvanmış. Hitler de badanacıydı," diye gönderme yapmayı da ihmal etmiyor Işık ve "Hangi birine yanayım?" diyor ve "Tiyatro eleştirmeniyim, diyerek bu ironik vurguyu anlamayan, üstüne üstlük Zeki Müren gibi değerli bir sanatçının cinsel tercihine bilerek ya da bilinçaltı bir göndermeyle onu ötekileştirip, itibarsızlaştırmasına mı yanayım, yoksa cehaletine mi?"