Bu haftaya 'aşk'la başladık. Önce bahar havası çarptı bizi, sonra Feride ve Mahir'in itiraf sahnesi.
Karadayı dizisinde Mahir, gözyaşları içinde, Feride'ye Avukat Salih olmadığını, aylardır haksız yere idamla yargılanan Nazif Kara'nın oğlu Mahir olduğunu itiraf etti. Kenan İmirzalıoğlu ve Bergüzar Korel seyircilerden bu sahne için tam not aldı. Seyircinin tam notunun nasıl bir şey olduğunu da açıklamakta fayda var; yani gözyaşları sel oldu, ekran başındakiler romantizmin doruklarına çıktı. Televizyonda ya da sinemadaki bir aşk sahnesi karşısında hislenmeyecek babayiğit olduğunu sanmıyorum. Aşk, yaşı kaç olursa olsun, hangi kesimden olursa olsun, hangi derdi olursa olsun herkesi aynı şeklide etkisi altına alan bir duygu. Bu nedenle bundan yıllar önce izlediğimiz dizilerden söz ederken, önce o 'unutulmayan aşk sahneleri' aklımıza geliyor. Mesela
Aliye izleyen birinin, Deniz'in (Nejat İşler), Aliye'nin (Sanem Çelik) terzi atöylesindeki prova sırasında "Çok güzelsiniz, acayip güzelsiniz, buraya sırf sizi görmek için geliyorum," dediği sahneyi unutması mümkün mü?
İkinci Bahar'da Ali Haydar'ın (Şener Şen) hastanede başında bekleyen Sultan'ın (Türkan Şoray) söyediklerini ezbere bilen çok kişi vardır. Ben de dahil olmak üzere
Aşk-ı Memnu'yu döne döne izleyen birçok kişi tanıyorum. Bihter'in (Beren Saat) kendini öldürmesi, Behlül'le (Kıvanç Tatlıtuğ) arabada ilk öpüşmeleri... Biraz daha eskilere gidelim:
Süper Baba'da, Fiko'nun (Şevket Altuğ) Deniz'i (Şevval Sam) terk etmek zorunda kaldığı, ayrılık konuşmasını yaptığı sahnede hepimiz gözyaşlarına boğulmadık mı? Velhasılıkelam, aşkı yaşamak da, izlemek de güzel! "Madem haftaya aşkla başladık, öyle bitirelim," dedik. Unutulmaz aşk sahnelerinin senaristlerine "Nasıl yazdınız?" diye sorduk.
KARADAYI
Sema Ergenekon, Eylem Canpolat:
İzlerken biz de ağladık
Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat,
Karadayı dizisinde hepimizi gözyaşlarına boğan son bölümün finalini şöyle anlatıyor: "Mahir ve Feride'nin arasında tutan kimyaya seyirci inandı ve onların aşkını sahiplendi. En büyük dilekleri bir araya gelmeleri. Final sahnesini zaten çok önceden tasarladık. Biz 'Bir gün gerçek ortaya çıkacaksa, bunu sadece Mahir söylemeli,' diyorduk hep. Büyük bir beklenti yarattık önce: Kim Feride'ye Salih'in aslında Mahir Kara olduğunu söyleyecek? Sonunda da o şahane an geldi. İnanılmaz beğenildi sahne. Bu da bizi tabii ki çok mutlu etti. Muhteşem çekilmiş ve oynanmış bir sahneydi. Müzikler bile sahnenin dramatik yapısına, anlamına hizmet ediyordu. Sonuç hepimiz için gözyaşı oldu. Aşka ağladık. Biz senaristler olarak 'ne kadar güzel çekilmiş, ne kadar güzel oynanmış,' diye ağladık. İnsanın yazdığı her satırı ekranda görmesi sık rastlanan bir durum değil maalesef. Ama olunca da seyrine doyum olmuyormuş. Biz bütün dizilerimizdeki aşkları seviyoruz. Yazdığımız bütün aşk sahnelerini de seviyoruz. Tabii ki bazı sahnelerin duygu yoğunluğu farklı oluyor. Yazarken bir sürü duygudan geçiyor kalbimiz. Tabii ayrılık sahneleri daha bir acıtıcı oluyor. Maalesef eskisi gibi yoğun duygular yaşanmıyor artık. Daha yüzeysel ilişkler var. Ama insanlar hep büyük aşkı arıyorlar. Sarsıcı... Biz de yazarken yarattığımız aşkları hep gerçek, samimi ve derin kurmaya çalışıyoruz. Aynen özlendiği gibi. Bu yüzden aşk sahneleri her zaman çok izleniyor."
EZEL - Pınar Bulut:
Akşta teslim olmayı ben de tecrübe ettim
Türk dizi tarihinde dönüm noktasıydı
Ezel. Pınar Bulut ve Kerem Deren imzalı
Ezel'deki aşkı senaristlerinden Pınar Bulut'a sorduk: "
Ezel'in en unutulmaz aşk sahnesi, Eyşan ve Ezel'in İstiklal Caddesi'ndeki öpüşme sahnesiydi. (Kerem ve benim kişisel favorimiz ise hapishanedeki Ömer ve Eyşan'ın ilk görüş sahnesidir.) İstiklal'deki sahne, Ezel ve Eyşan'ın ilk kez kendilerini birbirlerine bırakma sahnesiydi. Sahnenin şartı 'Her şeye rağmen birbirlerine kapılan' iki âşığı resmetmekti. Kalabalıklar içinde, onca insana rağmen gelişen bir sahne yazmayı seçtik. Eyşan, Ezel şahsında aşktan kaçmaya, kalabalıklar içinde kaybolmaya çalışır, ama Ezel'in onu bırakmaya niyeti yoktur. Malum, aşktan koşarak kaçılmaz. Tüm imkansızlıklara rağmen aşka teslim olmak, benim de tecrübe ettiğim bir his. Hayal etme kısmına gelince; sonu cehennemde yanmak bile olsa, peşinizden gelecek bir âşığı kim hayal etmez ki... Dizilerde imkansız aşklar, hastalıklı aşklar, her şeye rağmen dinmeyen, teslim olmayan aşklar ilgi görüyor. Kimse evcil, ehlileştirilmiş bir aşka dönüp bakmıyor. Aşk, doğası itibariyle sıra dışı olmak, zincirlerinden boşalmak istiyor. Kimse inkar etmesin, hepimiz böyle bir aşk yaşamayı hayal ediyoruz."
AŞK-I MEMNU Ece Yörenç:
Bihter'le duygulandık, hırslandık, ağladık hatta
Dizilerde aşk deyince Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu'nu atlamak olmaz. Mesela
Yaprak Dökümü, melesa
Aşk-ı Memnu, hâlâ yayınlanan
Kuzey Güney... Ece Yörenç, favori sahnelerini anlattı: "Bihter'in (Beren Saat) annesine (Nebahat Çehre) 'Ölüyorum anne,' diye yalvardığı sahne, benim favorim. Bihter'in aşkının, tutkusunun hem kendisine hem Behlül'e (Kıvanç Tatlıtuğ) zarar verebileceğini anladığımız ilk sahnedir o. İkincisi, Behlül'ün telefonda Nihal'le (Hazal Kaya) evlenme kararını ve Bihter'le birlikte olamayacaklarını ağlayarak uzun uzun anlattığı, Bihter'in de sadece 'Peki,' dediği sahne. Ki Bihter o anda kendi sonuna karar vermiştir. Çoğu sahneyi yazarken, Bihter'le duygulandık, hırslandık, ağladık hatta. Ayrıca
Kuzey Güney'de, Kuzey'le Cemre'nin sahlepçide oturdukları sahne... Kuzey, duygularını tam olarak dile dökmeye çekinerek, başkasından bahseder gibi, boğazındaki yumruğu bastırmaya çalışarak konuşur. Seyircinin 'Hakim Bey' diye kodladığı, Cemre aşkını anlatırken Kuzey'in acı çekerek onu susturmaya çalıştığı sahne... Havaalanında, Kuzey'in ilk defa, kendi içindeki Cemre'yi nasıl sevdiğini anlattığı sahne de unutulmaz."
BİR İSTANBUL MASALI
Gaye Boralıoğlu Sırrı, samimi aşk
Bir İstanbul Masalı, herkesin köşkte yaşadığı, inanılmaz bir zenginlik içinde geçen ilk dizilerimizden sayılabilir. Türk filmlerinin vazgeçilmezi. zengin erkekfakir kız aşkı, bu dizi sayesinde klişe olmaktan kurtuldu. Dizinin senaristlerinden Gaye Boralıoğlu, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hâlâ bu dizinin sahnelerinin ve diyaloglarının hatırlanmasına şaşırıyor: "Demek ki o aşkı çok samimi bulmuş izleyici," diyor ve ekliyor: "Bana göre o dizide aşkı anlatan en güzel sahnelerden biri Selim'in (Mehmet Aslantuğ) Esma'yı (Ahu Türkpençe) düşünerek camdan baktığı, fonda da Münir Nurettin'den
Beni Kör Kuyularda Bıraktın şarkısının duyulduğu sahneydi. Bu sahne büyük ilgi görmüştü. Günlerce insanlar bunu konuştu."
Dizi dizi aşk...
Aliye
2004 yapımı, başrollerini Sanem Çelik, Nejat İşler ve Halit Ergenç'in paylaştığı
Aliye'yi ve aşk sahnelerini anmadan olmaz. İki çocuğu ve aşkı arasında kalan genç bir kadının dramını, hayatla mücadelesini, kimi zaman öfkeyle, kimi zaman anlayışla izledik. Deniz'in Aliye'ye olan aşkı, romantizmi birçok kadının rüyalarını süsledi. Deniz ve Aliye'nin, Deniz'in evinde, Ayten Alpman plağında çalan
Sen Üzülme Ben Varım şarkısı eşliğinde dans etmeleri ve öpüşmeleri, hâlâ içimizde kelebekler uçuşmasına neden oluyor.
Binbir Gece
2006 yapımı, Bergüzar Korel ve Halit Ergenç'in aşklarının bile filizlendiği Binbir Gece' de bolca aşk sahnesi vardı. Şehrazat'ın lösemi olan oğlunu kurtarmak için gereken parayı patronu Onur Aksal'dan borç istemesi ve Onur'un onunla bir gece geçirmek istemesi unutulmaz sahneler arasındaydı.
Canım Ailem
2008 yapımı
Canım Ailem bir mahelle komedisi gibi görünse de, o mahallede yaşanan her duyguyu izledik. Buna elbette aşk da dahil... Halim (İlker Aksum) ve Feride (Ezgi Mola) arasındaki bir türlü dile getirilemeyen aşkı izlemek, hepimizin içinde bir yerlere dokundu. Halim'in elinde çiçeklerle Feride'nin karşısına çıktığı ve aşkını itiraf ettiği sahneden söz etmeden olmaz. Orhan Gencebay'ın
Aklım Takıldı şarkısı bu sahnenin fon müziğiydi ve Halim Feride'ye yetişinceye kadar ekran başında hop oturup hop kalktık.
Hatırla Sevgili
2006 yapımı dizide, iki farklı siyasi görüşten iki arkadaşın çocuklarının yaşadığı imkansız aşk, tarihi gerçekler paralelinde anlatılıyordu
Hatırla Sevgili'de. Yasemin (Beren Saat) ve Ahmet (Cansel Elçin) aşkının temelinde ilerleyen dizinin her bölümünde, aileleri tarafından onaylanmayan birlikteliklerini her koşula rağmen yaşamaya çalışan iki âşıkla heyecanlanıyorduk. Ama Yasemin'in babasının idam hükmünü Ahmet'in babası verdi. Yasemin, Ahmet'e "Ahmet'in babası, Yasemin'in babasının idam hükmünü imzaladı. Bu gerçekle nasıl yaşanır, bu hatıra nasıl unutulur, hangi zaman bize ilaç olabilir? Birlikte olmamızı istemediler ve artık haklılar..." dedi. Ve büyük aşk bitmek zorunda kaldı. Bu ayrılık sahnesinde fonda çalan müzik, Mehmet Güreli'den
Kimse Bilmez'di...