Yaz tatili başladı. Çocukların kimisi yaz kamplarında koşup oynuyor, kimisi sokaklarda, plajlarda hoplayıp zıplıyor. Evet, ufaklıkların aklı oyunda ama anne-babalar da tüm bu curcunanın içinde çocukları illa ki bir de kitap okusun istiyor. Çocuklarınsa "Tatilde niçin tatil yapamıyoruz? Niye kitap okumak zorundayız?" dediğini duyar gibiyim. Sahi neden tatilde kitap okuma zorunluluğu vardır? Belki de soruyu şöyle cümlelendirmek daha doğru olur: Sahi neden kitap okumak bizim çocuklarımız tarafından bir zorunluluk, bir ödev olarak algılanır? Ülkemizde kitap okumak ne yazık ki zoraki yapılan bir eylem. İçten gelen bir istek değil de, dışarıdan güdümlenen bir mecburiyet. Nedendir bilinmez, kitap sevgisi 'aşılanır' bizim memlekette. Kimse düşünmez 'aşılama' eyleminde doğası birbirine ters düşen iki taraf olduğunu. Bu kelimeyi kullanarak çocuğa aslında "Kitapla senin doğan uyumlu değil ama biz onları bir şekilde uyumlu hale getireceğiz," dediğimizi neden göremeyiz? Hangi çocuk aşıyı sever ki? Ve bir de iki lafın başı "Kitap en iyi dosttur," denir. Başka hiçbir arkadaşla ilişkisine "Her gün en az 30 dakika oynayacaksın," gibi yaptırımlar konmazken kitapla arasına 'her gün bilmem kaç sayfa'lık duvarlar çekilir. Daha ilk baştan çocuğun kitabı sevmediği ve sevdirmek için bir çaba sarfedilmesi gerektiği düşünülür. Oysa ki çocuklar kitapları severek doğar. Çünkü kitap demek hikaye demek... Hikaye demekse heyecan demek, merak demek, cevap demek. Bütün mesele bu sevgiyi canlı tutmakta. Tıpkı çiçeğinize verdiğiniz su gibi her gün bir doz kitap okutmakta... Okumak bilerek, isteyerek, gönülden, keyifle yapılan bir iştir. Zorla güzellik olmaz. O zaman kitapları ödevleştirerek çocuklarımızı kitaplardan soğutmayalım. Çocuklarımız da kitapları kendi elleri uzandıkça okusunlar. "Kitap okumayı bir türlü sevdiremedim ki! Nasıl eli uzanacak?" diyorsanız size tek bir önerim olacak: "Kitap okuma zamanı"nı çocuğu başınızdan atacağınız ve kafa dinleyeceğiniz zaman aralıkları olarak görmekten vazgeçin. Gelin bu yaz çocuklarınızla birlikte kitap okuyun. Her gün yan yana bir koltuğa uzanın ve birlikte seçtiğiniz bir kitabı çocuğunuza sesli bir şekilde okuyun. Her gün bir bölümünü okuyarak, üç günde veya 13 günde kitabı tamamlayın. Ama asla arada kitabı çocuğunuzun eline tutuştutup "Hadi birazcık da sen oku," demeyin. Siz okuyun, o dinlesin. Maksat okumaktan keyif almasını sağlamak değil mi? Maksat kitapların da eğlenceli olabileceğini göstermek değil mi? Anneyle- babayla yan yana uzanıp birlikte uzak diyarlara yolculuk etmekten daha zevkli ne olabilir? Bu yaz tatilinizi bu işe adayın. Bir kitap, üç kitap, beş kitap... Bir yaza kaç kitap sığdırabilirseniz. Bakın nasıl bir kitapsever yaratacaksınız.