İstanbul'da
Sultanahmet Camisi, Galata Kulesi, Alman Çeşmesi ve II. Mahmut Türbesi gibi birçok tarihi eser yazı ve resimlerle dolu. Aksaray'da esnaf, tarihi duvarlara çivi çakıp elbise asıyor. Tarihi eserler korunamıyor. Zarar günden güne artıyor. Başta Tarihi Yarımada'da olmak üzere tarihi eserlerdeki kirlilik, Türkiye'nin imajına darbe vuruyor."Bunları yazanlar, reklam amaçlı yapıyor, sevgilisinin adını kazıyor, iptidai adamlar" diyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, çözüm için "Tıpkı izci taburları gibi eski eserleri koruma kulüpleri, kolları kurulması gerekli" diyor. Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu'ya göre ise "Tarihi eserin korunması, insanın güncel menfaatinin önüne geçmeli."
VATANDAŞ ÖRGÜTLENMELİ
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı sorunun eğitimle değil, denetimle çözüleceğini düşünüyor: "Tarihe verilen bu hasarın affedilecek tarafı yok. Yazıları ya reklam amaçlı yazıyorlar ya da sevgililerinin adını kazıyorlar. Tamamen iptidai adamlar. Bu büyük bir problem. Bunlarla baş edemezsiniz. Malesef Türkiye'de eseri korumakla görevli adam o muameleye göz yumuyor. Bunu yapmak için doğrudan doğruya milletin kendi örgütlenmesi gerekir. Tıpkı izci taburları gibi... Eski eserleri koruma kulüpleri, kolları kurulması gerekir. Başka çaresi yok bunun. İnsanların bilinçlendirilmesi için hiçbir şey yapamayız. Okulda bile öğretilse, öğrencilerin bir kulağından girer diğerinden çıkar. Çünkü okulun ne olduğu belli. Eğitim sistemimiz dökülüyor. Tarihi eserlerin yanında koca koca binalar var. Bu binaların, yolların yapıldığı bu ülkede, insanlar lakayıt ve küstah oluyor, yapacak bir şey yok. İnsanları bilinçlendireceğiz, korumak için gerekli tedbirleri alacağız. Koruma görevi alacak insanlar zarar verenleri gördüklerinde kovalayacak, bu kadar basit. Cezalar uygulanmıyor. Zaten uygulansa da yetersiz. Vatandaş kolluk görevini kendi üstlenecek, tarihi eserini kendi koruyacak mecburen."
ZİHNİYET DEĞİŞİMİ GEREKİYOR
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu tarihi eserin ne kadar önemli bir kültür varlığı olduğunu anladığımız gün işlerin değişmeye başlayacağı fikrinde: "Hangi seviyede öğrenim görmüş olursa olsun, insanlarımızın büyük çoğunluğu, sanat, kültür ve tarih bilincine sahip değil. Halkımızı oluşturan bireyler, tarihi eserlerin kendi toplumsal geçmişleri, bugünkü yaşamları ve geleceklerini kurgulamak açısından ne kadar büyük öneme sahip olduğunu bilmiyor. Bu nedenle çoğu zaman bir tarihi esere karşı nasıl bir yaklaşmaları gerektiğini anlayamıyor ve verdikleri zararın farkında bile olmuyorlar. Her şeyden önce hangi durum, konum ve seviyede olursa olsun, insanların zihniyetlerinin, bir başka deyişle bu konuya bakış açılarının tarihi eseri merkeze koyacak şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Tarihi eserin korunması insanın güncel menfaatinin önüne geçmeli. Bu da ancak 'bilimsel anlayışı' hakim kılmakla mümkün olabilir. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nunda tarihi eserlerin korunması için maddeler var ancak yeterli değil. Tarihi eserleri korumanın en etkili yolu halkın bilincinin arttırılması ve eğitim ve öğretimin buna uygun olarak düzenlenmesinden geçiyor."