Selanik deyince, Türkiye'de insanların aklına ilk gelen şey, tabii ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün doğduğu kent oluyor.
Ancak Türk sinemacılarının bu kentle ilgili aklına gelen ikinci şey ise her yıl Kasım ayının başında düzenlenen uluslararası Selanik Film Festivali.
Bu yıl 55 yaşına giren Selanik Film Festivali'ne son yıllarda düzenli olarak davet edilen bir gazeteci olarak, festival günlerinde Selanik'in bambaşka bir havası olduğunu söyleyebilirim.
Ancak İstanbul'daki iklimi ile karşılaştırılabilecek, hafif soğuk ve zaman zaman sisli atmosferi, Selanik'in cazibeli taraflarını da ortaya çıkarmaya yetiyor.
Selanik, her festivalde olduğu gibi bu yıl da dünyanın her yanından gelen yönetmen ve sanatçılara kucak açıyor. ABD, Rusya, Avustralya, Japonya, Arjantin ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu tüm Balkan ülkelerinin ünlü yönetmenlerine ait filmler, sinema salonlarına dönüştürülen ve etkinliklere ayrılan Selanik'in eski limanındaki depolarda gösterime giriyor.
Gösterime giren yüzden fazla yerli ve yabancı film, sinema salonlarını dolduran binlerce sinemasever tarafından izleniyor ve seyirciler, gösterimin sonunda izledikleri o filmi beğenip beğenmediklerini gösteren 'oy pusulalarını' sinema çıkışındaki kutuya atıyor.
Festivalin sonunda, seyircilerin kullandığı oyların da sayımıyla en çok beğenilen filme de ayrıca bir 'seyirci ödülü' veriliyor.
Yaklaşık 10 gün süren festival boyunca Selanik'in hemen bütün salaş ya da şık lokantaları, barları, cafeteryaları, ünlü Tsimiski Caddesi'ndeki irili ufaklı mağazalar dolup taşıyor. Hemen her gece Selanik'in çeşitli semtlerinde konserler veriliyor, fotoğraf sergileri ve partiler düzenleniyor.
Yani kentte tam bir şenlik havası hakim oluyor.
Bundan üç yıl önce, Yunanistan'daki ekonomik kriz nedeniyle iptalin eşiğine gelen Selanik Film Festivali'nin imdadına son anda, AB fonları koşmuştu. AB'nin sanata karşı bu duyarlığı, Selanik kentine hayat veren festivalin düzenlenmesini sağlamıştı.
Son festival günü olan bugünün başka bir özelliği de kuşkusuz, Atatürk'ün 76. ölüm yıldönümünün, müze olarak tekrar halka açılan doğduğu evde düzenlenen törenlerle anılması.
Türkiye'nin Selanik Konsolosluğu'nun arka bahçesinde bulunan ve 'Atatürk'ün doğduğu ev' olarak bilinen müze, önceki yıl bütünüyle boşaltılarak tadilattan geçirilmişti. Geçici olarak kullanılan müzenin modern bir fotoğraf galerisine dönüştürülmesi ziyaretçilerin tepkisine yol açmıştı.
Ancak müzeye yeni getirilen Atatürk'ün eşyaları, giysileri ve şahsen kullandığı eşyalar müzeye tekrar hayat verdi. Bu sebeple bu yılki anma törenlerine katılacak olan Türk ziyaretçilerin sayıca fazla olması bekleniyor.