Perşembe akşamları, Les Ottoman Otel'deki, Park Şamdan'da sahneye çıkıyor, yemek fotoğrafçılığı yapıyor, binlerce takipçisi olan bir blogu var... Ve oyunculuk yapmak istiyor. O, Türk popuna damga vurmuş Neco'nun kızı, Günaydın yazarı Ayşe Özyılmazel'in kız kardeşi... Bu güne kadar kendini bizden saklayan Zeynep Özyılmazel'le hayatını konuştuk
- "Birçok şeyi denedim ama içimde yatan aslan müzikmiş" dediğiniz günü hatırlıyor musunuz?
- Hayatımda bir şeyler deniyordum deniyordum ama bir türlü mutlu olamıyordum. Özel hayatımda, iş hayatımda bir tatminsizlik yaşıyordum. Bir gün bir davetteydim, orada enteresan biçimde etrafımdaki insanların hayatlarını inceledim. Ve fark ettim ki ben kendi hayatımı yaşamıyormuşum, başkalarının hayatını yaşıyormuşum.
- Kimlerin hayatlarını yaşıyormuşsunuz?
- Annemin, eşimin, babamın hayatları... Onların benle ilgili beklentilerini gerçekleştiriyormuşum. Annem; iyi bir eş bulup, çocuk sahibi olup, daha güvenli bir hayat içinde olmamı tercih ederken babamın farklı beklentileri vardı. Babam hep, "Eteğin, ceketinle ne kadar harika görünürsün" derdi... İşkadını olmamı isterdi. İkisinin de dediğini yaptım, ikisi de beni mutlu etmedi. Öyle bir farkındalık anıydı o davette yaşadığım. Ertesi sabah uyandığımda, "Çocukluğumdan beri şarkı söylemek istiyorum, daha neyle uğraşıyorum ki" dediğim bir durumdu.
- Herkes başkalarının hayatını yaşadığından şikayetçi ama herkes sizin gibi o değişim kararını alamıyor... Cesur birisiniz galiba?
- Bu tip kararlar almakta zorlanan biri değilim. Kararımı verdiğimde net dönüşler yapabiliyorum. Tüm hayatımı değiştirdim. Çocukluğumdan beri birçok şeye yeteneği olan biriydim. Bir tanesini seçmem gerektiğini düşündüm. Aslında hepsini aynı anda yapabileceğimi fark etmek büyük kolaylık sağladı.
- Şu anda mesleğinizi soranlara ne diyorsunuz?
- Blogum var (www.zeynepozyilmazel. com), fotoğraf çekiyorum, şarkı söylüyorum...
- Şarkı söylemeye karar verdiğinizde kimlere haber verdiniz?
- Hiç kimseye haber vermedim. Önce kendime haber verdim. Çünkü şarkı söyleyemeyeceğime inandırılmıştım.
- Kim tarafından?
- Ailem. Ama hevesimi kırmak amaçlı değil de korumak amaçlıydı. Daha güvenli alanlarda yaşayayım, zarar gelmesin bana diye... Ben de 'Ortalama bir sesim var, çok da şarkı söyleyemiyor olabilirim, aslında söyledikleri doğru' diye kendimi inandırmıştım. Önce şarkı söyleyebildiğime inanmam gerekiyordu, şan dersi almaya başladım. Küçük küçük etrafıma haber vermeye başladım. Kendime bir repertuar yaptım.
- Ailenizin tepkisi nasıl oldu?
- Aileme en son söyledim. Hatta, "Haftaya sahneye çıkıyorum, bekliyorum" dedim. O kadar geç! Çünkü onlar beni desteklememişlerdi, gayet iyi niyetle ama... Dolayısıyla onlardan birden hevesimi kırıcı, cesaretimi kırıcı bir şey görürsem üzülürüm dedim.
-Şok oldular sanırım...
- Aynen öyle. Birden Aytek Şermet sahneye itti beni...
- Tepkiler nasıl?
- Sahnem her çıktığımda bir evvelkinden daha iyi oluyor. İlk günden itibaren kötü bir şey gelmedi kulağıma...
- Popülerlikten uzak mı kalacaksın? Pop, caz söylüyorsunuz...
- Sevdiğim şeyleri yapmak istiyorum. Sahnede olmak ve şarkı söylemek sevdiğim şeylerden bir tanesi. Albüm yapmak istemiyorum demek yanlış olur ama öyle bir hedefim yok. Yani albüm yapayım da binlerce kişi beni tanısın gibi bir derdim yok. Benden haberdar olan insanların sayısı giderek artıyor, o kitle yeter sanırım. Genele hitap etmediğimi biliyorum. Sakıncası yok. Park Şamdan and The Bar'a repertuar hazırlarken eski 45'liklere daldım. Ve müziğe bakış açım değişti. Onları ben Zeynep'ce nasıl söyleyebilirim derdindeyim...
- Babanızın tepkisi nasıl oldu?
- Ona da son anda söyledim. Geldi beni dinlemeye... Kulise geldi, "Aferin kızzzz" dedi. O kadar. O büyük ihtimalle, cesaretimden dolayı dedi bunu (gülüyor). İyi cesaret anlamında dedi sanırım. Destekliyor, konuşuyoruz repertuarla ilgili...
- Babanızın boşanma sürecini nasıl atlattınız?
- Boşanmadan etkilenmeyen çocuk yoktur ve bunun yaşla ilgisi yok. Tam halkla ilişkileri bırakıp, başka bir kariyer çizmek üzere bilinmeze atladığım bir dönemdi. Babama da çok düşkündüm. Gitmesi, başka bir kadına gitmesi anlamında söylemiyorum, gidiyor olması beni çok etkiledi. Çok üzüldüm. Benim için babamın varlığına çok ihtiyaç duyduğum bir dönemdi.
- Şimdi olan biteni nasıl değerlendiriyorsun, zaman her şeyin ilacı mı?
- Babam o zaman öyle mutlu olacağını düşündü, kendi hayatıyla ilgili o kararın onun için en doğrusu olacağını düşündü ve o kararı verdi. Oldu bitti. Aldığı karar bir tek onu değil etrafını etkiliyor ama öyle oldu... O zamanlar içimde fırtınalar kopmuştu ama artık daha cool bakıyorum.
- Nasıl ilişkiniz şu anda? Kardeşlerinle nasılsınız?
- Çok sevdiğim iki çocuk ama çok kardeş gibi hissetmiyorum. Bunun yanlış anlaşılmasını istemem. Ayşe ile beraber büyüdük. Gözümü açtım Ayşe'yi biliyorum, birbirimizin en yakın arkadaşı olduk, Beraber büyüdük. Ama Ali ve Leyla'nın ki çok farklı bir sevgi.
ARTIK AYŞE İLE BİRBİRİMİZİN EN YAKINIYIZ
- İçine kapanık, daha kolay incinen biri misin?
- Öyleydiysem de artık değilim. Hayatımda çok şey değişti.
- Ayşe ile zıt kutuplar mısınız?
- Farklı insanlarınz. Ayşe hep komikti. Ailenin can simidi gibiydi. Olaylar gerildiği zaman Ayşe bir komiklik yapar ve her şey tekrar düzene girerdi. Evden ilk ayrılan Ayşe'dir ve o gidince evde işler değişti. Ben ciddi bir tipimdir.
- Kız kardeşler geçinemez derler...
- Artık birbirimizin en yakınıyız. En çok birbirimize nazımız geçiyor. Tabii ki kavgalarımız büyük oluyor ama kavuşmalarımız da güzel oluyor. Dönem dönem gerçekten, konuşmuyoruz, yeter artık dediğimiz zamanlar oluyor ama sonra hallediyoruz bir şekilde
- O, müzik yaşamını destekliyor mu? Küs döneminizde misiniz, barışık mı?
- Yok yok iyiyiz, beni de destekliyor...
TEKLİF AYŞE'YE EDİLİNCE BEYNİMDEN VURULDUM
- Müzikle ve sanatla ilgili miydiniz çocukken?
- Evet. Babamın tüm provalarına giderdim ve tüm şarkılarını ezbere bilirdim. Ayşe'yle birlikte Evita müzikalinin hem İngilizcesini, hem Türkçesini,tüm Eurovision yarışmalarının hem Türkiye, hem dünya elemelerinin şarkılarını ezberlerdik, kareografileriyle...
- Ama farklı yollar seçtiniz...
- Güzel sanatlar fakültesine oyunculuk bölümüne girerek başladım ama grafik tasarım bölümünden mezun oydum. Ama grafik tasarımcılığı zevkli gelmedi. Arada bir ailemi dürttüm, "Şarkı söylemek istiyorum" diye... Babam beni uzaklaştırdı.
-O zaman Ayşe'nin müzik hayatı başlamış mıydı?
- Hayır. Sonra İstanbul Gelişim Orkestrası, Ayşe'ye solistlik teklif etti.
- Sinir oldunuz mu?
- Sinir olmak değil beynimden vurulmuşa döndüm. "Senelerdir bunu yapmak istediğimi söylüyorum, beni uzaklaştırıyorsunuz, ne oluyor?" diye isyanlardayım...
- Niye Ayşe? Yazar, popüler falan diye mi?
- O zamanlar yazar değil Ayşe... Daha başlamamıştı. Dedim ki, "Tamam o zaman ben de kendim orkestra kurarım" diye araştırmalara başlamıştım ki İstanbul Gelişim bana da teklif getirdi. "Ohhh" dedim. Hep beraber sahneye çıkmaya başladık. Sonra oradan ayrıldık ve Neco-Zeynep-Ayşe olarak sahneye çıkmaya başladık. Fakat aileyle çalışmak kolay değil. Ayşe de ben de kendimizi ispat etmeye çalışıyoruz ama başımızda babamız var. O da bizi iş arkadaşı olarak görmüyor, kızları olarak görüyordu. Bir süre sonra bitti.
FİKRİME SAYGI DUYAN BİRİ OLMALI
- Evlilik ve nişanlılık yaşadınız. Ne kattı bu tecrübeler size?
- Hayatıma giren herkes bir şey göstermeye çalışıyor. Ama benim ilişkilerimden öğrendiğim şu; uzun süre başka insanların hayatlarını yaşadım dedim ya; bir insanın kendini gerçekleştirmesi çok önemli. Beraberliklerimde yakalamak istediğim bir şey var... Annem şarkıcıymış babamla evlendiği zaman... Calipso Kraliçesi Oya Germen'miş...
- Aaaa bilmiyordum...
- Babam annemi sahnede görüyor, beğeniyor. Nükhet Duru'yu araya sokuyor ve evleniyorlar. Ve annem babamla evlendikten sonra sahneyi bırakmış. Ailesiyle ilgilenmek için... Ve annem bunun eksikliğini hâlâ hissediyor. Orada bir erteleyiş ve kendini geri çekiş var. Hayallerini gerçekleştirmenin ve istediğin yolda yürümenin ne kadar güçlü bir şey olduğunu çocuklarıma göstermeliyim. Benim evliliğim böyle bir evlilik değildi. Arkasından iki sene nişanlı kaldım ki Candaş çok harika biridir ama onunla ilişkimde de kendimi geri çektiğimi görüyorum. O yüzden biraz ilişkilere şu an korkuyla bakıyorum. Aklıma, fikrime, kararlarıma hürmet eden bir adam istiyorum hayatımda.