Yıl boyunca ormandan toplanan ağaçlar günler süren bir çalışmayla kule şeklinde diziliyor. Sonra yakılıyor. Odunların bazen haftalar süren içten içe yanmasıyla meydana gelen mangal kömürleri dağ köylülerinin tek geçim kaynağı. Mangal kömürlerini bir yandan doğayla bir yandan uykusuzlukla mücadele ederek ortaya çıkaran köylüler, emeklerinin karşılığını alamamaktan şikayet ediyor. Büyükşehirlerde kilosu 7 ve 10 TL arsında değişen kömürleri köylüler tüccarlara 1 TL'den satıyor. Hiçbir güvenlik önlemi almadan geleneksel yöntemlerle mangal kömürü yapan köylülerin birçoğu da başta solunum yolu hasatlıkları olmak üzere nefes darlığı ve KOAH gibi birçok ölümcül hastalıkla mücadele ediyor.
DERME ÇATMA BARAKALARDA
Orman İşletme Müdürlüğü'nün belirlediği alanlarda orman vasfını yitirmiş ağaçlardan kış ayları boyunca odun toplayan köylüler yaz aylarını mangal kömürü yaparak geçiriyor. Toplanan meşe, palamut, gürgen ve gökçe ağaçları öncelikle güneşte kurutulup yakılmaya hazır haline getiriliyor. Güneşte iyice kuruyan ağaçlar sınıflarına göre istifleniyor. Harman diye tabir edilen kömür kuyuları üzerine kule şeklinde özverili bir şeklide istiflenen odun dallarının üzeri kum ve toprakla örtülüyor. Dışarıdan hava girmeyecek şekilde hazırlanan her bir kuyuda yaklaşık 20 ton odun kullanılıyor. Her bir kuyu içten özel bir yöntemle yakılmaya başlanıyor. İçten içe yanmaya başlayan kuyular bazen haftalar süren bir çalışmanın ardından mangal kömürüne dönüşüyor. Yakılan kuyuların başında nöbet tutan kömürcüler, içerdeki odunların alevlenmemesi için gece gündüz durmadan çalışıyor. Kuyu içinde meydana gelecek olağanüstü her durum için hazırolda bekleyen kömürcüler, kuyu başlarına yaptıkları derme çatma barakalarda zor koşullarda yaşıyor. Aylar süren bir mücadelenin ardından 20 ton odunun kullanıldığı bir kuyudan 4 tona yakın mangal kömürü elde ediyor. Bir zamanlar Şile'deki Kömür Limanı'ndan başta Osmanlı sarayı olmak üzere ülkenin dört bir tarafına mangal kömürü yollayan mangal kömürcüleri eski günlerini mumla arıyor.
KADINLAR DAHA İYİ
Son dönemlerde ithal kömürlerin piyasaya girmesiyle de iyice beli bükülen köylüler yavaş yavaş mangal kömürü işini bırakarak geçimlerini sağlayabilmek için başka işler yapmaya başlamış. Eskiden yüzlerce ailenin tek geçim kaynağını oluşturan işi bugün birkaç köyde yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Çocukluğundan beri mangal kömürcülüğü yapan Şükrü Öztürk (57) kömürün eskisi kadar para etmediği için Şileli ailelerin başka işlere yöneldiğini söyledi. Bölgede kömürcülüğün ata mesleği olduğunu dile getiren Öztürk, "Bu bölgede yüzyıllardır mangal kömürcülüğü yapılıyor. Eskisi kadar kazandırmadığı için neredeyse yapan kalmadı. İthal ve sıkıştırma kömürler piyasaya girince kimse bizim geleneksel yöntemlerle yaptığımız kömürü almamaya başladı. Oysa ki daha sağlıklı ve kaliteli olanlar bizim kömürlerimiz. Burada tüccara kilosunu 1 TL'den satıyoruz. Bizim kömürlerimiz ambalajlandıktan sonra büyük marketlerde 7 ile 10 TL arasında satılıyor. Kazanan biz değiliz başkası. Biz halen buradayız ve direniyoruz" diye konuşuyor. Yolu Şile'den geçen herkese çağrıda bulunan Öztürk, "Büyük marketlerden alışveriş yapmak yerine gelin köylülerden kömürünüzü alın. Hem köylüler kazansın hem de vatandaş" diyor. Mangal kömürü her ne kadar çok zorlu ve güç gerektiren bir iş olsa bile en iyi kömürcüler kadınlar arasında çıkıyor. Şile köylerindeki hemen hemen bütün kadınlar mangal kömürü yapmasını biliyor. Eşiyle birlikte bir kömür kuyusunda sezonluk çalışan Gülşen Boztepe'de Şile'nin ünlü kadın kömürcülerinden. Mangal kömürü işinin zor olmakla birlikte sevdiğini söyleyen Boztepe, "Eşimle birlikte kömür kuyularının başında bekliyoruz. Kuyular yandıktan sonra yarım saat bile olsa başından ayrılamıyoruz. Kuyunun alev alması durumunda bütün odunlar kül olabilir, aylar süren emek çöpe gidebilir. Bu yüzden nöbetleşe çalışıyoruz. Dört saat eşim uyuyor, dört saat ben. Ama kömürü istediğimiz fiyata satamıyoruz. Bu yüzden hiç para kazanamıyoruz. Elimizden başka bir iş de gelmiyor" diye konuşuyor.