Bu kanunlarla hapse girmek kolay değil!
2010 yılında karşıdan karşıya geçerken bir servis otobüsünün çarpması sonucu 62 yaşındaki babasını kaybeden bir mağdurum ben. Sabah evden sevgiyle uğurlanan babamın birkaç saat sonra ölüm haberini aldım. Trafik kazasında yakınını kaybetmek, elinden bir hayalin bir anda uçup gitmesi gibi... Olay günü yaşadığım en büyük acının ve mağduriyetimin babamı kaybetmek olduğunu sanıyordum. Yanılmışım. Çünkü kazanın ardından babamı öldüren şoför tek bir gece bile gözaltında kalmadı! Altı yıldır defalarca annemle mahkemeye gidip geldik. Mahkeme sonuçlandı. Babamı öldüren kişi 12 bin TL adli para cezası aldı, taksitle! Burada da bitmedi yaşananlar, bu parayı ödemek istemeyen şoför temyize gitti! Yani yıllarca yine aynı acıları yaşamaya mahkum edildik. Bitti mi sandınız. Bitmedi... Tüm bunlar yaşanırken olaydan kârlı çıkan, daha babamın ölümünün üzerinden bir yıl geçmeden, mahkeme daha ne olduğuna karar vermeden bizden para talep eden sigorta şirketi oldu. Diyordu ki sigorta şirketi, "Baban ölümüne neden olan araca zarar verdi, bize 2 bin lira ödemen gerekiyor!" Ödedik! Ölen babamın hasar verdiği araç bile hakkını almıştı. Biz alamadık! Birini trafik kazasında kaybetmek, uzun ve meşakkatli bir duygusal işkenceye maruz kalmak demek. Rüzgar Çetin olayı ne ilk ne son. Üzerinden yürütülen tartışmalar yavan! Kim para vermiş, kim almış... Bunlar değil asıl mesele... Mesele kazada ölenin ardında kalanın kanun nezdinde kalbinin soğuyup soğumaması... Bu konuyu araştırmaya başladığımda karşıma çıkan örnekler benim yaşadıklarıma çok benziyordu, neredeyse hepsi Rüzgar Çetin olayındaki gibiydi... Üç kişiye çarpıp öldüren, hapis yatmayan da var, üç kuruş tazminatı taksitle ödeyen de. Yani oturup tartışılması gereken konu başka... Hukuk sistemimizde mağduru tatmin etmeyen uygulamaları anlatan Avukat Armağan Dinlenç, "Bu kanunlarla hapse girmek zor! diye anlatıyor durumu:
- Rüzgar Çetin davasındaki kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Karar, mevcut kanunlara göre ceza bakımından az değil, tahliye bakımından da isabetli. Ceza kanununda bu suça öngörülen cezanın azlığı çokluğu tartışılabilir. İtalya'dan alınan ve bize ait olmayan ceza kanunu, her ne kadar zamanla değiştirilmişse de günümüz toplumuna uygun değil. Her bir suçun cezasının yeniden belirlenmesi gerekir! Ama bunun belirlenmesi kolay bir iş değil. Sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi bir çok bilim dalının ortak çalışması ve araştırmaları sonucunda düzenlenebilir. Haliyle infaz yasasının da değiştirilmesi gerekir. Bir cezanın infazı noktasında, cezada adaletsiz, tatmin etmeyen bir netice ortaya çıkıyor. İnfaz yasası gereği verilen cezanın tamamı infaz edilmiyor.
- Neden infaz yasası cezanın tamamının infaz edilmesine olanak tanımıyor?
- İnfaz yasası ceza evinde güvenliği, düzeni tesis etmek için önemli bir enstrüman. Erken tahliye arzusu, mahkumu kurallara uymaya zorlar! Ancak buna bir ayar yapılmalı. Bugünkü yasalarla kimse kolay kolay tutuklanmaz, hapis cezasına mahkum edilmez. Yani hapse girmek kolay değil! Hapse girmemeniz için türlü türlü yasa maddeleri vardır. İşte tüm bunlar toplum vicdanını yaralıyor ve ceza adaleti sağlanamıyor. Herkes başına gelen en ufak mağduriyette failin ağır şekilde cezalandırılmasını, çoğu zaman asılmasını istiyor. Bu istek ceza adaletine uygun değil!
- Herkes da asılacak hale gelmesin elbette...
- Olayları değerlendirirken, kendimizi suç failinin yerine de koymalıyız. Eğer Kartal E5'te, bir memur, ortalama marka arabasıyla, alkollü bir şekilde trafik polisine çarpsaydı ve ölümüne sebep olsaydı tepkiler aynı mı olurdu? Alkolsüzken kaza yapanla, körkütük sarhoş biri eşit değildir! Bu olayda mahkemenin normal bir karar verdiğini düşünüyorum. Hatta eğer bu fail, Sinan Çetin'in oğlu olmasaydı belki daha erken tahliye edilebilirdi!
Tazminat hakkınızı göz ardı etmeyin
- Taraflar arasındaki para alışverişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Sinan Çetin mahkemenin yıllar süren yargılama sonucunda vereceği manevi tazminatın çok üzerinde bir tazminat teklif etmiş olabilir. Eğer kazayı yapan, muayenesi yapılmamış, eski, bakımsız, ucuz bir arabanın sahibi olsaydı, aynı kaza için, aynı netice için mahkeme, yıllar sonra belki 150 bin TL manevi tazminata hükmedecekti. Mahkemenin hükmetmesi bir şey ifade etmiyor. Mağdur bu tazminatı kazayı yapandan muhtemelen tahsil edemeyecekti. Ölen ölüyor keşke ölmese ama hayat bir dakika bile durmuyor devam ediyor. İhtiyaçlar, ödemeler, eğitim giderleri vs bunların karşısında şehit eşinin yanında hangimiz olacağız? Şimdi bakıyorum şikâyetinden vazgeçmiş diye hakaret içerikli sözler sarfediliyor şehit eşi hakkında. Sanki bu bir kaza değil, sanki fail terörist ve sanki rahmetli polis memuru çatışmada terörist tarafından ve kasten öldürülmüş.
- Sizin böyle davalarda tavrınız nasıl oluyor?
- Tüm işi trafik kazası davaları olan bir avukat olarak, müvekkillerime hep şunu söylerim. Evet şu an üzgünsünüz. Evet bu kazadan dolayı bir ebeveyn olarak, olayın sıcaklığı ile şahsın hapislerde çürümesini de istiyorsunuz belki. Ancak taksirli dediğimiz kaza sonucu ölüm nedeniyle kimse uzun süre hapiste yatmaz. Yapmanız gereken kazayı yapan aracın sigortasından, hakkınız olan tazminatınızı almaktır.
Yılda 1 milyon trafik kazası oluyor
Emrah Ok (Trafik Kazası Mağdurları Derneği)
Her yıl ortalama 1 milyon trafik kazasının yaşandığı bir ülkede, Trafik Kazaları Mağdurları Derneği'ne her gün 30 şikayet geliyor! Dernek kurucularından Avukat Emrah Ok, "Rüzgar Çetin'in tahliye edilmesi durumunu şöyle özetliyor:
Türk Hukuk sistemine göre ceza kanunda taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet verilmesinden dolayı çok yüksek bir cezanın verilmesi söz konusu değildir. Bir kişinin alkol kullanması, aşırı hız yapması ve diğer keyfi hareketlerinden dolayı yakınlarını kaybetmesinin cezasının az olması vatandaşların hukuk ve adalet sistemine olan güvenini yitirmesine sebebiyet vermiştir.
Alkollü araç kullanıp sadece bir kişinin ölümüne sebebiyet verilmesi durumunda kişinin alabileceği ceza sadece iki ila altı yıl arasında. Yani zaten en fazla altı yıl ceza alabilir. Ölen sayısına göre iki ila 15 yıl hapis cezası alabilir.
Mağdur hikayeleri
Oğullarını kaybettiler
Trafik kazası sonrası çocuklarını kaybeden Hatice ve Ali Saçak, İstanbul'da yaşanan trafik kazası sonucunda yeni işe başlayan oğulları Sinan Saçak'ı kaybetti. Motokurye olarak çalışan Sinan Saçak, işe başladığı zaman kendisine sigorta yapılmadı, gerekli koruyucu ekipman verilmedi. Şirketin müdürü iki yıl hapis cezası aldı ama bu ceza da mahkeme tarafından ertelendi.
Hayatı mahvoldu
Adem Arabacı, tıpkı Rüzgar Çetin gibi aşırı hız yapan ve yolun karşısına geçen Sinan Batman'ın kendisine çarpması sonucu ağır yaralandı. Ölümden döndü! Genç yaşta ayağına platin takıldı. Kazaya neden olan Batman sadece 4 bin 500 lira adli para cezası aldı! Dava kapandı! Olan Adem Arabacı'ya oldu!
20 eşit taksitle üç kişinin ölümünün bedelini ödüyor
Diyarbakır-Bingöl karayolunda geçen yıl 2014 yılında yaşanan kaza için verilen karar ibretlik! Faruk Gülan, hatalı sollama yaptığı sırada karşı yönden gelen kamyonu fark ederek panikle direksiyon kontrolünü yitirdi. Aşırı hızlı olduğu belirtilen otomobil yoldan çıkarak, yol kenarındaki üç kişiye çarptı. Kazada 20 yaşındaki Vedat Yaşa ile 17 yaşındaki Ramazan Yaşa öldü, 19 yaşındaki Abdullah Tüşer ise ağır yaralandı. Faruk Gülan 'Taksirle birden çok kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına' neden olmak suçundan 15 yıla kadar hapisle yargılandı. Mahkeme, Faruk Gülan'a 5 yıl hapis cezası verdi, cezayı 4 yıl 2 aya indirdi. Hapis cezası paraya çevrildi günlüğü 20 lira olmak üzere toplam 30 bin 400 lira adli para cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanığın ekonomik durumunu dikkate alarak para cezasının 20 eşit taksitte ödenmesini kararlaştırdı.