Pazar 04.12.2016
Son Güncelleme: Pazar 04.12.2016

15 Temmuz’da beterin beterini gördük artık aynı hataya düşmeyiz

Robert Kolej mezunu, ABD’de eğitim aldı... Henüz 35 yaşında Dağ, Panzehir ve Büşra gibi ezber bozan filmlere imza attı. Dağ 2 ise bu yılın gişe rekortmeni filmi olmaya aday. Alper Çağlar, Genelkurmay’ın desteğiyle çektiği filmi anlattı: Özel Kuvvetler’i tanımak gerek. 15 Temmuz’daki olayların detayını öğrenince çok daha duygusal bakıyorsunuz

Kültür Bakanlığı'nın destekleyip zarar etmeyen ender filmlerden! Son dönemde reklam ve tanıtımı minimal düzeyde olup, kulaktan kulağa yayılarak bugüne kadar 1.9 milyon kişiye ulaşan tek yapım! Ve haliyle gişe rakamlarına göre bu yılın en çok izlenen filmi... Dağ 2 filminden söz ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri propagandası diyen de oldu, hamasi söylemlerin arkasına sığınıyor diyen de... Gözyaşlarıyla izleyeni de çok, filmden sonra "Askere yazılacağım" diyeni de... Bana göre, 15 Temmuz sonrası askerin yıpranan imajı için aranan taze kan! Dağ 2, TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı anlatıyor. Üstelik filmin senaryosu Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın kontrolünden geçmiş. TSK bununla da sınırlı kalmamış, film için silah ve personel katkısı sunmuş. Alper Çağlar 35 yaşında, Robert Kolej mezunu, üniversite eğitiminin bir bölümünü Amerika'da almış, akademisyen bir ailenin çocuğu... Dağ filminin ilkiyle hatırı sayılır bir başarı elde etmişti ama Dağ 2'nin gişesi onun için bile şaşırtıcı olmuş. Çağlar tam bir kontrol delisi. Jenerikte tam altı ayrı iş kaleminde adı yazıyor. Çünkü iş emanet etme konusunda takıntılı. Başta ukala olduğunu düşündüğüm, sonlara doğru hiç de öyle olmadığını karar verdiğim biri Alper Çağlar. Uzun bir söyleşi yaptık ama aşağıdaki özet çıktı ortaya:
- Dağ 2'nin başarısı şaşırttı mı sizi?
- Bu kadarını beklemiyordum. Ama bu kadarını sektör de beklemiyordu, afallattık! Sektörün paradigmasını değiştirdik. Üstelik büyük şirketlerin parsellediği gibi çok fazla salonda da gösterime girmedik. Sektörün ilk üç jönünün oynadığı filmlerin toplam gişesinden daha fazla gişesi olan, jönü olmayan bir film çektik. Kemik bir kitlemiz vardı, onu sinemaya çekeriz diyorduk ama bir süre sonra toplumun her kesiminden, farklı siyasi görüşlerden insanlar izledi. Kulaktan kulağa oldu bu yayılma. Siirt'te, Van'da kapalı gişe oynuyor. Bu bir asker filmi ama Kürt kökenli vatandaş salon dolduruyor! Ülkenin en güneydoğusunda bu kadar izlenmesi ilginç... Film her gösterim haftasında kendi rekorunu kırdı. Elbette bunlara şaşırıyorum. Bu reklamla olmadı üstelik, organik biçimde insanların birbirine tavsiyesiyle oldu. Issız Adam'ın bir zamanlar yaptığı gibi... Ondan tek farkımız bizi kadınlar ve erkekler eşit oranda izliyor.
- Doğru zamanda, doğru yerde olma durumu mu?
- Bu senaryoya 2014 başında başladım, yılın sonunda tamamen bitmişti. TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev almış emekli olmuş isimlerle, farklı rütbelerdeki askerlerle 12 ayrı mülakat yapmıştım. Bunların arasında Ali Türkşen, Levent Bektaş gibi isimler de vardı. Ben senaryoyu yazdıktan bir yıl sonra zaten DEAŞ yükseliyordu. 2016 Ocak'ta çekimler başladı. Haziran 10'da çekimler bitmişti, kurgu başlamıştı. Sonra 15 Temmuz kalkışması yaşandı!
- 15 Temmuz'u nasıl yaşadınız?
- Ankara'daydım. Son atomuma kadar Atatürkçü bir insanım. Mülakatlar yaptığım emekli subayları aradım, bildiğim tek kaynak onlardı. Korkutucu bir geceydi ve ucuz atlattık. Bu haksızlıklardan canı yanmış komutanlar bile şok olmuştu! Bizim filmde irtibat noktası ve danışman olan kimse gözaltına alınmadı, zan altında kalmadı. Filmin izin sürecinde senaryoyu herkes okudu...
HAKSIZ YERE ÇAMUR ATMA
- Herkesten kastınız kim?
- Önce TSK Tanıtım Şubesi'ne gitti, sonra bir üste geçti, sonra bir üste, bu böyle sekiz ay sürdü. En son GenelKurmay Başkanı Hulusi Akar onayladı!
- Hiç müdahale olmadı mı?
- Sıfır. Amerika'da bu filmi yapsalar onlar müdahale eder. Bizde sıfır.
- Neden izin alma ihtiyacı hissetiniz?
- Çünkü araçlarını kullanacaktım. Helikopterlerini, silahları, obüsleri kullanacaktık...
- Gizli sponsor TSK mı?
- Böyle diyemeyiz. TSK'nın bir helikopteri var. Onlara, "Amerikan filmlerinde Amerikan ordusu helikopterlerini veriyor, biz de niye olmasın?" dedim. Bugüne kadar olmamış bir şey. Senaryoyu o zaman istediler, beni de ilk Dağ filminden tanıyorlardı, filme sempati duymuşlardı, seviyorlarmış da... Tema zaten Türk askerinin fedakarlığı... Biri çıkıp asker yağlaması bir film çekse, size garanti ediyorum TSK destek olmaz! Amaçları o değil. Amaçları süper kahraman olmak, kusursuz görünmek değil. TSK'daki bakış açısı benimle aynı...
- Nedir o?
- Abartma, haksız yere çamur atma... Bu ikisinin ortasındaki olay gerçekçilik. Türk askerinin fedakârlığı da herkes tarafından bilenen bir şey. Bunu istisnasız, askere giden herkes bilir.
- Siz görüştüğünüz kişilere neler sordunuz?
- En zor soruları. Ölüm karşısındaki duyguları, çatışma sırasındaki hisleri, düşman bile olsa birini öldürmenin verdiği duygu halini...
RUHUMU ORADA TÜKETTİM
- Sizi en çok çarpan neydi o anılar arasında?
- Bir komutanın anlattıkları... O komutan şöyle demişti, "Memleketim başka ama nereli olduğumu sorsan Şırnaklıyım derim. Çünkü orada öyle şeyler yaşadım ki, bir ömür boyu yaşanacak şeyleri orada yaşadım, ruhumu orada tükettim." Kim bilir neler var... Özel Kuvvetleri tanımak lazım, bunu hak ediyorlar. Askere gitmek evrensel bir değer ama Özel Kuvvetler'de herkes gönüllü. 15 Temmuz'da olan olayların detaylarını öğrenince çok daha duygusal bakabiliyorsunuz. Mülakat yaptığım kişilerden üçü Ömer Halisdemir'i birebir tanıyordu. Anlattıklarını dinleyince onun gerçekten bir kahraman olduğunu anlıyorsunuz! Oyuncularla birlikte Özel Kuvvetler'de şu anda görevli olan bir komutanla sohbet ettik, o dedi ki; "Her ülkenin özel kuvvetleri vardır. Türk Özel Kuvvetleri'nin farkı, öl dedin mi, ölür! O adamın komutanıysan o bilinçle hareket etmen gerekir."
- 15 Temmuz sonrası maalesef TSK'nın imajı zedelendi... Bu film o imajı toparladı mı?
- Bir komutan demişti ki; "TSK'nın bel kemiği çeliktendir. Halkla birlikteliğini kimse bozamaz!" Bu film bir sosyal sorumluluk projesi gibi hem halka hem de TSK'ya moral, motivasyon vermiş olabilir. Eğer imaj tazelemeye destek olmuşsak ne mutlu bize. Hiçbir şey olmasa da, biz film yapmasak da, haksızlıklar ve çamur atmalar TSK'ya kalıcı zarar veremez. Bizim halkımız askerini, kendinden görüyor zaten. Filmi bile bile apolitik yaptım. Herkes kendi görüşünü dile getiriyor ama kimseyi ezmiyorum. Tartışma ortamı çıkıyor. Bu benim ülkemiz için temenni ettiğim şey. 15 Temmuz travmasından sonra Türkiye daha güçlü çıkacaktır inanıyorum.
- Filmde kullanılan silah, tüfek de özel izinle verildi...
- Türk sinema tarihinde ilk kez karargah dışında silah çekimi oldu, gerçek tüfek kullandık. Üstelik MPT-76 Türk yapımı tüfek kullandık. James Bond'a yapılmayan bir jestti bu. 200 milyon dolar bütçeyle çekildi Bond'un Kapalıçarşı'daki filmi, onlar dandik kurusıkılar kullandılar, devlet izin vermiyor diye... Bana filmde Amerikan ya da Rus yapımı tüfekleri vereceklerdi, ben ısrarla yerli malı istedim. MPT'yi karargah dışına aldığımızda otomatik olarak Makine Kimya Enstitüsü'nün personeli de bizimle geldi, dokuz hafta bizimleydiler.
'POŞETLER'E UZUN NÖBET
- Siz nerede yaptınız askerliğinizi?
- Gaziemir'de kısa dönem yaptım. Filmdeki Oğuz'a kısa dönem olduğu için poşet denmesi, uzun dönemlilerle atışması benim askerliğimde yaşadığım şeylerdi. Bu filmin fikri askerde bitmeyen nöbetlerim sırasında ortaya çıktı. Çünkü biz poşetlere, kısa dönemlere uzun nöbet yazılır. Dokuz saat nöbette olduğum olurdu, o sırada insanın bir süre sonra düşünecek şeyi bitiyor, üretmeye başlıyor. Askerlik bir erkek için çok eğitici bir tecrübe. Robert Kolej mezunu bir adamım ama çobanla aynı yerde askerlik yapıyorsun ve aynı haklara sahipsin. Bir süre sonra onunla arkadaş oluyorsun.
- Orada mı bu kadar vatansever oldunuz?
- Yoo... Hep böyleydim. Hâlâ bir köy kültürümüz var Adana Kozan'dan... Babam Elazığ'da rektörlük yaptı, sürekli Anadolu'yu gezdik. Vatanseverliğim ülkenin bazı değerlerini sevmekle alakalı. Anadolu'da, yağmurlu havada kapı çalsanız sizi ağırlarlar. Bu Batı'da hatta Doğu'da da garipsenecek bir şey. Tanrı misafiri olayı... Babam profesör ama Çukurova'nın sıtma dolu bir köyünde doğmuş. O kendi hayatından süzerek çok anlatır. Milletimizi ve anlayışını seviyorum. Ama siyasilerin, Türklerin hiç mi hatası yok. Elbette var ama eleştirirken seviyorum da... Günümüzde eleştirip nefret eden çok var! 15 Temmuz bir fırsattı, kutuplaşmayı düzeltmek için. Çünkü öncesinde çok kötü bir kutuplaşma vardı, artık beterin beterini gördük ve aynı kutuplaşma hatasına düşmeyiz, düşmemeliyiz.
- Amerikan eğitimi alıp böyle olmanız çok şaşırtıcı...
- Robert Kolej'e haksızlık yapılır bu konuda. Orada herkesin kendi düşüncesini oluşturması esastır. Okuldan mezun olduğum arkadaşlarımın hepsi, birbirinden inanılmaz farklı siyasi görüşlere sahiptir.
- Sizin için film yapmaya çalışan varlıklı ailenin oğlu deniyor...
- Hiç varlıklı değil bizimkiler. İkisi de memur. Anneme bunu söyleseniz, söyleyenin kafasını kırar. Bu filmden sonra ailenin en varlıklısı ben olurum galiba (gülüyor).
- Bu filmi çekerken etkilendiğiniz yedi filmin de ismini verecek kadar yüreklisiniz...
- Tabii canım. Dağ 2 için ilham DNA'mdaki filmler şunlar; Yedi Samuray, Yojimbo, Cross of Iron, Thin Red Line, Saving Private Ryan, Ran ve The Edge. 12 ikonik yönetmen vardır sürekli takip ettiğim. Bu adamları geçmek istemiyorum, ayıp! Onlar hocam benim.
Çağlar Ertuğrul (Başrol oyuncusu)
BU BİR PROPAGANDA FİLMİ DEĞİL!

- Filmin bir propaganda filmi olduğu yönünde görüşler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
- Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Aksine kendi kendini de eleştirebilen bir film. Zaten bir propaganda filmi olsaydı en başta TSK destek olmazdı diye düşünüyorum. Ayrıca filmi izleyenler bilir; filmdeki kahramanlarımız, o topraklarda cehennem yaratmaya çalışanlara karşı mücadele ediyor. Bu mücadeleden rahatsız olanlar filmi karalamaya çalışıyor.
- Kariyerinizdeki ilk film Dağ, ikincisinde büyük bir gişe başarısı elde ettiniz...
- İkinci filmde imkanlar daha iyiydi ve bunun hakkını verdiğimize inanıyorum. Böyle bir vatansever film belki bu dönemde insanların ilgisini çekmiş olabilir. Ancak aldığımız olumlu yorumlar ve eleştirilerle Türk sineması adına başarılı bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.
- Dağ serisiyle anılmak size nasıl hissettiriyor?
- İlk filmi çektiğimizde ikinci film fikri pek yoktu ama yoğun bir talep geldi devamının çekilmesi üzerine.
- İzlerken siz de seyirci gibi gözyaşı akıttınız mı?
- Filmi iki kere izledim. Her şeyi bilmeme rağmen ikinci izleyişimde bile gözyaşlarımı zor tuttum. Pek toplum içinde ağlamayı seven birisi değilim. Filmi sinemada izlerken bu duygular daha yoğunlaşıyor. Ortak dilden konuşabilen bir film oldu Dağ 2.
- Film çekimleri boyunca Özel Kuvvetlere dair birçok detayı da öğrenmişsinizdir... Bu sizi nasıl etkiledi?
- Özel Kuvvetler yüksek eğitimli, vizyonu geniş, Atatürk ilkelerine sadık insanlardan oluşuyor. Ayrıca bence her meslekten insan vatanı için çalışabilir. Vergisini eksiksiz ödeyen bir ticaret adamı, yeni nesilleri yetiştiren bir öğretmen, doğanın nimetlerini korumaya çalışan bir politikacı, ülkesine gurur yaşatan ödüllü bilim insanı vs. benim gözümde vatanseverdir. Asker ya da polis denince akla hemen savaş ya da şiddet geliyor. Ancak onlar halkının hizmetinde olan, güvenliğimizi sağlamaya çalışan insanlar. Onların görevi çok daha kritik ve değerli. Bunun bilincinde olmak lazım.
- Çekimler boyunca yaşadığınız en dramatik, en korkutucu, en sarsıcı olay ve olaylar neydi?
- Helikopter çekimi yaptığımız sahnelerden önce karargaha gidip askerlerle, pilotlarla tanıştık, sohbet ettik, çekimleri gerçekleştirdik, bize son derece yardımcı oldular. Bir sonraki gün öğrendik ki doğuda bölücü terör örgütü helikopterimizi düşürmüş ve şehit vermişiz. Orada şehit olanlar bize yardımcı olan askerlerin çok yakın arkadaşlarıydı. Eğirdir Komando Okulu'nda çekim yaptığımız zaman da yine bize yardımcı olan hatta çekimlerde bize eşlik eden askerler oldu. Maalesef bir kaç ay sonra bir sahnede yanımda oturan Yunus Emre Uçar'ın şehit düştüğü haberini aldık. Şehit haberlerini yaklaşık 30 senedir alıyoruz. Ülkece çok üzülüyoruz ama ateş düştüğü yeri yakıyor. Kayıtsız kalmak en kötüsü. Hepimiz birimizin arkadaşı, komşusu, kardeşiyiz.
- Bazen bazı roller gurur kaynağı olur, bu da sizin için öyle mi?
- Kesinlikle öyle. Ben Dağ 2'yi riske atmamak için bir sene çalışmamayı göze aldım. Bir çok oyuncunun hemen kabul edeceği rolleri reddettim. Dağ benim ilk filmim ve Oğuz karakteri de ilk göz ağrım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.