Pazar 16.02.2020
Son Güncelleme: Pazar 16.02.2020

Takıntılı bir aşkı bitirmek için cezaevinden bir hayranımla evlendim

Daha önce iki kez kanseri atlattı. Yakın dönemde yine kanser oldu haberleri geldi ama öğrendik ki aslında bir enfeksiyon rahatsızlığı nedeniyle bir buçuk ay hastanede yatmış. Çeyrek asır önce Cesaretin Var mı Aşka diyerek yaralı kalplerle buluşan Gülay’la buluşup hastalıktan, sağlıktan ve aşktan konuştuk...

Dile kolay tam çeyrek asır önce Cesaretin var mı aşka diye yaralı kalplere seslendiğinde, meğer hayatının kerteriz noktasının 'cesaret' olduğunu fısıldamış bize Gülay... Yaşadığı tüm zorluklara, hastalıklara, popüler müzik piyasasının çetin kurallarına baş eğmeyen tavrına rağmen, dimdik ayakta durabilme ve yaşama cesareti... Konseriyle, sayısız albümüyle, film müzikleriyle, televizyon programlarıyla hem de... Müzik lügatında, diyafram sesi, kafa sesi diye tabir edilen pek çok teknik kavram olsa da, yüzde yüz, halis muhlis kalp sesiydi onunki... Pop da söylese, türkü de hatta caza göz kırpan yorumlar da yapsa hepsine Gülay imzasını atan, çok içerilerden gelen bir ses... Bundan yedi, sekiz yıl önce birer yıl arayla iki büyük kanser rahatsızlığını atlatmıştı Gülay Sezer, sahnede kullanmayı seçtiği tek adıyla Gülay... Önce dördüncü evrede fark edilen böbrek kanseri... Akabinde mesane kanseri... İlk rahatsızlığında bir böbreği alınmıştı. Yakın dönemde de yine kansere yakalandığı haberleri yayılmaya başladı. Evet, ciddi bir rahatsızlık geçiriyordu Gülay ama bu kez çok şükür ki kanser değildi. Bir enfeksiyon nedeniyle, çoklu organ yetmezliği yaşamış ve bir buçuk ay hastanede tedavi görmüştü. "Ki bu rahatsızlık da kanser kadar riskliydi, çok şükür doktorlarım sayesinde ucuz atlatıldı" diyor. Ama kendisi her ne kadar sosyal medyasında "Kanser değilim" dese de daha önce geçirdiği rahatsızlıklar nedeniyle kamuoyu kanserde karar kılmıştı... Neyse ki geçtiğimiz günlerde sağlığına kavuştu. Hatta 2 Şubat'ta hem sanatındaki 30'uncu yılı hem de kim ne derse desin bir nevi yeniden doğuşu şerefine verdiği konserinde sevenlerinin yüzünü güldürdü.

AFRO GÜLAY
Bazı insanlar vardır... Daha ilk temasınızda kendisini yıllardır tanıyormuş hissine kapılırsınız. Gülay böyle biri... Doğallığı, hayattaki rütbelere inanmayışı, kendini tarif ederken 'insanım demek kafi' diyen haliyle en zor zamanınızda baş ucunuzda ilk göreceğiniz bir dost gibi... Kısa bir süre önce taşındığı Büyükçekmece'de, bir kafede buluşuyoruz Gülay'la. Geçen hafta konserinde çekilen birkaç kare fotoğrafı görmesem tanınacak gibi değil. Bambaşka biri olmuş. Hani ajan filmlerine yakışan cinsten... Her şeyiyle farklı... Bir kere geçirdiği mide ameliyatıyla 40 kilo vermiş. Bir de saçlar kıvırcık artık... Sol yanağının üst köşesindeki 25 yıllık dövme dışında tanıdık gelen bir hali yok. Hani neredeyse "Bir şarkı söyleyin, emin olalım Gülay siz misiniz?" demek geliyor insanın içinden. Ama şunu da belirtelim ki, kıvırcık saç çok yakışmış kendisine. "Teknoloji harikası işte, ekleme yaptırdım" diyor ve ekliyor: "İçimde bir siyahi, bir Afro varmış demek ki, ben de çok yakıştırdım kendime..."

BÖBREĞİMDEN KAN SIZIYOR
Öyle rahat, komplekssiz ve candan bir hali var ki Gülay'ın, sanırsınız onca hastalığı geçiren, atlatan o değil. İki farklı kanseri atlatmak kolay değil. Peki, nasıl oluyor da gülüyor hayata Gülay hâlâ, hesapsız bir iç coşkuyla, o dönemde ve son rahatsızlığında neler yaşadı? Anlatıyor: "İlk rahatsızlığım 2012'deydi. Ben sürekli böbreğimde bir rahatsızlık hissediyordum. Hatta ilginçtir bana böbreğimden kan sızıyor gibi geliyordu. Birkaç kere doktora gittim. Fark etmediler, yorgunluk dediler. Detaylı tetkiklere gerek görmediler. Ben de ihmal ettim tabii. Ama artık son noktada ağrılardan duramaz hale geldim. Sonra öğrendim ki son evredeymişim. Hissettiğim doğruymuş, böbreğimden kan sızıyormuş. Hiç kemoterapi bile görmedim. Böbreğim alındı. Çok şükür ki onu atlattık. Ancak bir sene sonra mesane kanseri çıktı. Onu da atlattık... Ama bu geçen günlerde yaşadığım rahatsızlık bence en az kanser kadar tehlikeliydi. Yaş artık kemale erdi deyip kalple ilgili tetkikler yaptırmak için hastaneye gitmiştim. Kısa bir süre sonra fenalaştım. Benim tahminim, bir hastane mikrobu bulaştı. Çünkü enfeksiyon kapmıştım. Sonra bu çoklu organ yetmezliğine döndü. Hastanede geçirdiğim bir buçuk ayı inanın hatırlamıyorum neredeyse, o kadar yoğun bir ilaç tedavisi uygulandı..."

Peki, genç yaşında bu kadar ciddi sağlık sorunlarıyla boğuştuktan sonra hayata bakışında neler değişti Gülay'ın? Ya da değişti mi, soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor: "Hiçbir şey değişmedi desem inanır mısınız! Zaten hayata gereğinden fazla önem veren bir insan değilim. Dünyada misafir olduğumuzun bilincindeyim, öyle yetiştirildim. Hırslarım yok. Ölümden korksan ne yazar, korkmasan ne yazar! Vakti geldiğinde hepimiz gidiyoruz buradan... İnsan bunun farkında olunca hayatında bir şey değişmiyor. Ne bir karamsarlık yaşadım ne de hastalıkları atlatınca aşırı bir sevinç hali. Çok şükür ki iyiyim. Ama dediğim gibi hepimiz misafiriz dünyada..."
Aynı evde ayrı odalarda yaşadık
"Bana bazı dinleyicilerim 'Hep âşık gibi bir haliniz var' derler. Gerçekten de öyle. Âşık doğmuşum ben... Âşk ve melankoli hep var bende. Hayatımda biri olsa da olmasa da hep âşığım. Âşk için çok delilikler yaptım. Ama biri var ki... Gerçekten film gibi. Zamanını tam vermeyeyim. Altı yıl boyunca süren, inişli çıkışlı, artık birbirimize ruhen çok zarar verdiğimiz, bir ayrılıp bir barıştığımız ama bir türlü ayrılamadığımız bir ilişkim vardı. Sırf bu ilişkiye noktayı koyabilmek adına, cezaevinden bir hayranımla, cezaevinde bir evlilik yaptık. Cezaevinde olması, birlikte olmamamız, aynı evde yaşamamız açısından önemliydi benim için. Duygusal anlamda bir hayranlık değildi bu. O da biliyordu bunu. Kalender bir insandı. Diğer ilişkim bu sayede bitti. Karşımdaki bu evliliği kabullendi ve hayatımdan çıktı. Sonra diğer kişi cezaevinden çıktı. Bir süre aynı evde ayrı odalarda yaşadık ve sonra boşandık... Bu kez de onun bana karşı bir şeyler hissettiğini gördüm. Ama, dedim ya kalender bir insandı ve içine gömdü bu aşkı."
Gece bütün algılarım açılıyor
"Hep melankolik bir halim vardır. Gece yaşarım mesela. Gündüz uyurum geç saatlere kadar. Gece sanki evrenin bütün kapıları açılıyor size... Uykuda olsanız rüya göreceksiniz. Ama uyanık olunca o bol ilhamlı rüya halini yine yaşıyorsunuz... Satırlar, melodiler kafamda uçuşuyor ve onları not alıyorum. Gece kainat sizinle iletişim halinde oluyor. Siz de kainatla... Bütün algı kanalları açılıyor sanki. Sahnede gözlerim kapalı söylerim hep. Yaşarım söylediğim sözleri, müziği. Bir Aşık Veysel türküsü söylüyorsam, onunla irtibat kurduğumu, sohbet ettiğimi hissederim."


Nereye gidiyiz be buba?
"Müzisyen, besteci bir babanın kızıyım. Babam Eyüp Ercan Sezer'i 10 yıl önce kaybettim. Benim hem rol modelim, hem de ilk müzik öğretmenimdi. Onun şarkılarını da seslendirdim çok şükür albümlerimde. O da gördü bunları. Başka müzisyen dostlarım da seslendirdi. Hatta önümüzdeki günlerde sadece babamın şarkılarından oluşan bir albüm yapmayı çok istiyorum. Benim söylediğim Balkan havası Babuba babamın bestesidir. Hikayesi de ilginçtir. Biz Selanik göçmeniyiz. Yunanistan'da yaşarlarken babam bir kıza âşık oluyor. Hem de deli gibi... Hatta bana anlatırdı, bir gün nehir kenarında kayalıkların üzerinde oturuyor. O anda aklıma 'Ya sevdiğim burada oturur ve suya düşerse' diye bir düşünce gelip yerleşiyor. Durup dururken ağlamaya başlıyor. Öyle âşık bir adam. Sonra bir gün dedem tüm aileyi, eşyaları toplayıp yüklüyor bir arabaya. Kimseye nereye gittiklerini söylemiyor. Babam 14 yaşında... Yolda hep soruyor, muhacir şivesiyle 'Nereye gidiyiz be buba?' diye. Sürekli bunu soruyor. Aradan çok uzun zaman geçtikten sonra dedem 'Türkiye'ye' diyor. Babam bir daha sevdiği kızı hiç görmüyor... Öyle büyük bir aşk hikayesinden geliyor babam. O da çok melankolikti, ben de öyleyim. Annemle 24 yaşında evleniyor ancak. Bugün için erken görülse de o dönem için iyi bir yaş evlilik için. O yaşa kadar kimseye âşık olmamış. Annem de ikinci aşkıdır. Çok sevdiler birbirlerini. Annem bu hikayeyi bilirdi ama saygı duyardı."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.