Giriş Tarihi: 2.5.2021

Güne simitle başlamayı seviyoruz

Dünyaca ünlü ürolog çift Prof. Dr. Jean de la Rosette ve Prof Dr. Pilar Laguna evlerinin kapısını SABAH Pazar’a açtı. Üç yıldır İstanbul’da yaşayan çiftle Türk sağlık sistemi ve Türkiye’deki yaşamları hakkında konuştuk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Tersine beyin göçünü destekliyoruz. Yerli veya yabancı bilim insanlarını araştırmalarına Türkiye'de devam etmeye, ülkemizin sunduğu fırsatlardan istifade etmeye davet ediyorum' açıklamasından sonra tersine beyin göçü kavramı gündeme gelmişti. Akademik ve mesleki çalışmalarını Türkiye'de sürdüren Hollandalı dünyaca ünlü ürologlar Prof. Dr. Jean de la Rosette ve Prof Dr. Pilar Laguna, söz konusu göçün en iyi örneklerinden biri. Evli çiftle Ulus'taki evlerinde bir araya geldik. Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nde çalışan ve üç yıldır Türkiye'de yaşayan çift, üniversitenin akademik kadrosunda da yer alıyor. Çiftin, uluslararası üroloji derneklerinde üyeliklerinin yanı sıra sayısız makale ve hakemli yayın yazarı olarak kitapları bulunuyor,
- Uzun yıllar görev yaptığınız Hollanda'yı bırakıp Türkiye'de çalışmaya nasıl karar verdiniz?
- Bazen belirli bir ortamda çalışmanızın artık tamamlandığını ve o ortamdaki hedeflerinize ulaştığınızı hissedersiniz. Şanslıysanız, bekleyen projelerinizi bitirmenize, yeni projeler başlatmanıza ve uluslararası taahhütlerinizi yerine getirmenize izin veren bir teklif çıkar karşınıza, karar vermeniz kolay olur, özellikle bu fırsat eşiniz için de geçerli olduğunda.
- Başka bir ülkeye taşınmak dışarıdan bakıldığından radikal bir karar gibi görünüyor. Sizin için de öyle mi oldu?
- Aslında bu karar, göründüğü kadar radikal değil. Her şeyden önce, çocuk sahibi değiliz ve bu bize belirli bir özgürlük veriyor. Zaten ailelerimiz de farklı ülkelerde olduğu için bu açıdan da çok bir şey değiştirmedi. İstanbul Medipol Üniversitesi için çalışma fırsatımızın olması muhtemelen en belirleyici faktördü.
- Türkiye'ye yerleşmeden önce burayı ziyaret etmiş miydiniz?
- Türkiye'yi daha önce çoğunlukla profesyonel amaçlarla ziyaret etmiştik. Gerçi son 10 yılda Türkiye'den birçok arkadaş edindik. Henüz seyahat etme fırsatımız çok olmadı ama Ege sahilini seviyoruz. Şimdilik İstanbul'da kalmaktan mutluyuz ve diğer pek çok kişi gibi biz de Boğaz'a hayranız.
- İş dışındaki vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İş ve eğlenceyi dengelemeye çalışıyoruz. Tabii ki kolay olmuyor. Vaktimiz olduğunda spor salonuna gitmeyi, kitap okuyup rahatlamayı tercih ediyoruz. Türkiye'nin zengin tarihi hakkında kitaplar okuyoruz. Tabii ki alışveriş yapmayı ve dışarıda akşam yemeği yemeyi seviyoruz.

TÜRK ÇAYI EŞLİĞİNDE SİMİT
- Türk yemekleriyle aranız nasıl?
- Türk mutfağı dünyadaki en iyi mutfaklardan biri. Yemeklerinizin tadı zengin ve baharatlarla dengelenmiş. Izgara deniz mahsulleri, kebap ve köftenin tadı muhteşem. Güne güzel bir yoğurt ve simitle başlamayı seviyoruz. Bir kafede güzel bir Türk çayı veya kahvesi ile simit yemek de çok keyifli.
ARAMIZDAKİ GÜÇLÜ BAĞ
- Türk ve Hollanda kültürü arasında benzerlikler var mı?
- Ülkeler arasında güçlü bir bağ var: Hollanda laleleri! Yoksa Türk laleleri mi demeliyiz? Hollanda'nın milli çiçeği laledir ama bu lalenin ana vatanı Türkiye. Aslında lale, Osmanlı sultanlarından biri tarafından Hollanda kralına armağan edilmiş. Pek çok kültürel farklılığımız ve benzerliğimiz var. Hollanda'da büyük bir Türk topluluğu var. Türk insanı çalışkan, hizmet odaklı ve nazik. En önemlisi, Türk insanının aileyi önemsemesi ve birbirlerine karşı güçlü bir bağlılık duygusuna sahip olması.
- Üç yıldır buradasınız. Burada yaşamanın sizi zorlayan yönleri var mı?
- Birbirinize duyduğunuz saygı ve daha az ayrıcalıklı olanlarla ilgilenmeniz bizi oldukça etkiliyor. Farklı bir ülkede yaşamanın en zorlayıcı kısmı dil. İnsanlar bize Türkçe öğrenmemizi söylüyor, ancak bu öğrenmesi kolay bir dil değil. Öte yandan, İngilizce konuşan Türklerin sayısı da sınırlı. Neyse ki asistanımızın, onun olmadığı zamanlarda da Google Translate yardımıyla bu dil bariyerinin üstesinden rahatlıkla geliyoruz. Türkiye'de yaşamak Türkiye hakkında zihnimizi ve düşüncelerimizi aydınlattı. Birbirimizi ve kültürlerimizi anlamak için zaten onları 'yaşamamız' gerekiyor. AiIemizi görmek için Hollanda ve İspanya'ya gittiğimiz için orada da bir şeyi kaçırmıyoruz.
- Ege sahillerini sevdiğinizi söylediniz. Başka yerleri de görme fırsatınız oldu mu?
- Nadiren tatil yaparız. İstanbul'un güzelliği ve olanakları zaten herkes tarafından biliniyor. Pandemiden önce birkaç kez toplantılara katılma amacıyla Antalya'ya gittik. Şehir toplantılar için uygun olmakla birlikte iş dışında güzel zaman geçirmenize olanak veriyor. İzmir ve Efes'ten de çok etkilendik.
FINDIK, ÇİKOLATA VE ÇAY TÜKETİMİNE DİKKAT
- Dünya, antibiyotik direncine karşı müthiş bir mücadele veriyor. Antibiyotik direncindeki en büyük kaynağın ürolojik enfeksiyonlar olduğu ifade ediliyor. Bu konuda nerede yanlış yapılıyor?
- Dünya onlarca yıldır bu savaşın içinde. Artık antibiyotik kullanımının idrar yolu enfeksiyonlarını tedavi etmek için yanlış bir yaklaşım olduğunun farkındayız. Hollanda bu konuda Avrupa'da liderliği üstlendi ve birçok Avrupa ülkesi de bu kısıtlayıcı stratejiden faydalandı. Önemli olan, bir enfeksiyonun nedenini öğrenmek ve enfeksiyon için olası bir anatomik sebebin varlığını doğrulamak veya elemek için yapılan araştırmadır.
- İdrar yapma alışkanlığı nasıl olmalı? Türk hastalarda gözlemlediğiniz doğrular ve yanlışlar neler?
- Belirli sorunları anlamak için kültürel ve çevresel koşulların da farkında olmalıyız. Türkiye, dünyanın sözde 'taş kuşağı' durumunda. Yiyecekler (fındık, çikolata ve çay tüketimi gibi) ve düşük sıvı alımı göz önüne alındığında, taş geliştirme riski önemli ölçüde artıyor. Daha az taş oluşumu riskine sahip olmak için günde yaklaşık 2000 ml idrar üretilmesi tavsiye edilir.
- Böbrek sağlığı sadece beslenme ve su içme alışkanlığına bağlı demek ne derece doğru?
- Böbrekler çalışmazsa vücudumuz fazla su yüzünden şişer ve atamadığımız tüm ürünler yüzünden vücudumuzu zehirleriz. Bu ciddi bir meseledir. Bu nedenle bol içilmesi ve günde 2000 ml idrar üretilmesi, dolu mesanenin üstesinden gelmek için (günde 5-6 kez) düzenli olarak tuvalete gidilmesi ve çok fazla tuz, et veya balık yemekten kaçınılması önerilir. Bu nedenle, idrara çıkma alışkanlıklarımızın beslenme alışkanlıklarımızla birlikte böbreklerimizi korumaya yardımcı olduğu sonucuna varabiliriz.
- Üroloji kontrolleri hangi yaşlarda ne sıklıkta olmalı?
- Düzenli kontroller, böbrek disfonksiyonunu erken evrelerde teşhis etmeye yardımcı olabilir, diyalize ilerlemeyi geciktirebilir ve birkaç durumda bunu önleyebilir.
- Prostat kanseri ileri yaşlardaki her erkeğin kaderi denilebilir mi? Erken teşhis hastalara ne gibi avantajlar sağlıyor?
- Yeterince uzun yaşama şansları olursa, tüm erkeklerin prostat kanserine yakalanacakları doğrudur. 50 yaşında bir erkek, prostat kanseri olmak için yüzde 5 olasılığa sahiptir, 60 yaşında bir erkek prostat kanserine sahip olmak için yaklaşık yüzde 25 olasılığa, 70 yaşındaki bir erkek ise yüzde 75 olasılığa sahiptir. 80-90 yaş arası erkeklerin neredeyse hepsinde prostat kanseri vardır. Bununla birlikte, çoğu erkeğin prostat kanseri nedeniyle değil, prostat kanseri ile 'birlikte' öldüğünü unutmamalıyız.
Agresif bir prostat kanseri geliştirmek için erken risk altında olan erkekleri tespit edebilirsek, onları daha erken tedavi edebilir ve iyileştirebiliriz.
SÜPER UZMANLIK SİSTEMİ
- Üç yıldır buradasınız. Türk sağlık sistemini ve tıp eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye, sağlık hizmetlerine çok fazla yatırım yapıyor, bu da ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimini yansıtıyor. Nüfusun tıbbi ihtiyaçlarını karşılayan bir sağlık sistemine sahip.
Bununla birlikte böyle bir sistemin, türüne az rastlanır olduğu için, zayıf noktaları da var, kapasitenin doluluğa hızla ulaşılabilecek olması gibi… Özel sağlık sistemi, uygun şekilde düzenlendiğinde bunun olmasını engelleyecek bir dengeye ulaşmak için iyi bir alternatif.
Gördüğümüz kadarıyla, üniversite müfredatı, Avrupa'daki üniversite ve eğitim programlarına çok benziyor. Genel olarak izlenimimiz, kendi alanımızdaki doktorlar için konuşursak iyi eğitilmiş, Avrupalı veya ABD'li meslektaşları ile aynı düzeyde oldukları yönünde. Önümüzdeki yıllarda çaba sarf edilmesi gereken alan ise, temel araştırmada artış sağlanması ve klinik araştırmanın yapılanması.
- Hastalar Türkiye'de uzman bir hekime ulaşma konusunda şanslılar diyebilir miyiz?
- Her hasta en iyi bakımı hak eder. Sağlık sistemi genel olarak iyi olsa da, her zaman daha iyisini sağlamaya ve mükemmelliğe ulaşmaya çalışmalıyız. Avrupa'da süper uzmanlık alanları sistemi kuruldu. Bu sistemin uygulanması, uzmanlaşmış bir mükemmeliyet merkezinde, örneğin bir üroloğun, iki yıllık ek bir süre için eğitildiği ve bir eksper-uzman (süper uzmanlaşmış uzman doktor) olarak tanındığı bir burs programı oluşturularak sağlanabilir.
- Türkiye'deki hekim adaylarına özellikle de ileride yurt dışında çalışmak isteyenlere dünya perspektifini bilen hekimler olarak ne söylemek istersiniz?
- 'Yurtdışında çalışma' konsepti pek çok efsanevi bileşenden oluşmakta. Hedefiniz, kendinizi geliştirme arzusu, farklı uygulamalar ve yöntemler hakkında bilgi edinme ve orijinal ortamınıza (vatanınıza) daha fazla uygulama ve yöntem kazandırmaksa doğrudur. Uluslararası ruhu 'tattıktan' sonra, takıma (vatana) geri dönmek ve kendi topluluğunuzun yararına katkıda bulunmak her zaman güzeldir. Ancak yurt dışında çalışmaya devam etme konusunda daha rahat hissediyorsanız, bunu yapmanıza da bir engel yok.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.