atv dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'ın Bahar'ı Pelin Akil, hem aile yaşantısı, hem de oyunculuktaki başarısıyla son dönemin dikkat çeken isimlerinden. Güzel oyuncunun hayatı, ikiz kızları Alin ve Lina'yla daha da güzelleşti. İki yaşındaki kızlarıyla doğanın içinde yaşayan Akil, ailesine çok eğlenceli bir dünya oluşturdu. Ben de 2.5 yaşındaki kızım İpek Naz ile birlikte Anneler Günü vesilesiyle bu mutlu yuvayı ziyaret ettim.
Tüm aile, bizi çok sıcak ve samimi karşıladı. Kızlarımız hemen kaynaştı, oyuncaklarını paylaştılar, evdeki kedi ve köpeklerle vakit geçirip birlikte oyunlar oynadılar. Bu sırada biz iki anne uzun uzun sohbet ettik. İlk annelik deneyimlerimizi, yaşadığımız tecrübeleri ve heyecanlarımızı konuştuk.
- İki yıl öncesine dönelim. İkiz kızlarınız olacağını nasıl öğrenmiştiniz?
- Eşim Anıl ikiz. Onunla bunun hep geyiğini yapardık. "Bir de ikizlerimiz oluyormuş, imkansız tabii ama..." derdik. İmkansız diye bir şey yokmuş. Hamile olduğumu checkup sırasında öğrendim. İkizleri de çok geç öğrendik, tek çocuk zannediyorduk. Anıl askerden döndüğünde kontrole gittik. Doktor ekrana bakakaldı. Korktuk, kötü bir haber var sandık. "İkizleriniz olacak" dediği an Anıl'ın suratına bakıp şoke olduğumu hatırlıyorum.
İlk olarak ikizleri olan Doğa Rutkay'ı aradım, "Biz şimdi ne yapacağız?" dedim (gülüyor).
- Kızlarınızı kucağınıza aldığınız an neler hissettiniz?
- "Mucizelerim benim" dediğimi ve mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum. Onları kucağıma almak en büyük hayalimdi, "Ne badireler atlattık" sözünü hamileliğim boyunca iliklerime kadar yaşadım, yaşadık. Tek yumurta ikizleri ve ikizden ikize transfizyon sendromu oluşmuştu aralarında. Karnımdayken ameliyat olmuşlardı. Doğdukları güne kadar her an kaybetme korkusuyla geçen çok zorlu bir dönemdi. Şükürler olsun, Allah'ım onları kucağıma verdi. O duyguyu kelimelere dökmek gerçekten mümkün değil. En tamamlanmış, en mutlu olduğum andı diyebilirim, ama bu cümleler de çok sığ kalır o yüce duygumun yanında.
- Bebeklerinizin adını doğum sırasına göre koymayı düşünmüşsünüz. Doğumda ilginç bir anınız da olmuş...
- Alin ve Lina ismine karar verdiğimiz zaman, kime ne koyacağım da çok netti aslında.
Kuran'da geçen Lina isminin anlamı; hurma fidesi. Alin isminin anlamı; ışığın kaynağı, yükselen ışık. Bu sebeple de ilk çıkacak bebeğin adı Alin olsun diye düşünmüştüm. Kendi ışığıyla da arkasından kardeşi gelsin. Fakat epidural sezaryen sırasında doktorumun "Önce hangisini alayım kilolu olanı mı zayıf olanı mı?" diye sorduğu an, abandone oldum (gülüyor). "Hocam bunu bana sormayın ne olur, hangisini almak isterseniz alın yeter ki alın ikisini de" dediğimi hatırlıyorum büyük bir panikle. Sonra ilk gelenin adı Alin, ikinci bebeğimin ise Lina oldu.
- Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
- Ben değil ama çevrem çok olumlu, güzel değişimler yaşadığımı gözlemlediklerini söylüyor. İkiz bebek sahibi bir anne çocukları doğar doğmaz Allah tarafından pratik zekayla kodlanıyor bence. Hiçbir evresi kolay değil, hatta onlar büyüdükçe daha bile ince düşünceliliğe sahip olmak gerekiyor. Sürekli ikisine de aynı sevgiyi, aynı özveriyi vermek, ona bir kaşık verince diğerine de atlamamak için her defasında kafa yormak, biri hastalanınca az daha ilgi üzerinde olduğunda diğerine hak geçmesin diye aynı ilgiyi bir şekilde vermek...
Sürekli beyin fırtınası yaparken buluyorsunuz kendinizi. Abarttığımı düşünenler olabilir okurken, bazen ben de kendime "Biraz rahatlasan mı acaba" diyorum ama olmuyor. Örnek, birini ben giydirirken diğerini başkası giydirse çok normal ama olmuyor, o eksik kalmasın diye hemen diğerini de ben giydirmeye çalışıyorum. Her gün bir koşturmaca, alıştım ama. Keyifle yapıyorum, bazen yoruluyorum tabii. Eskiye nazaran daha anlayışlı ve çözümcül olduğumu hissediyorum. Her şey onlar için artık.
HER SÖZÜME DİKKAT EDİYORUM
- Kızlarınız hangi özellikleriyle birbirlerinden ayrılıyorlar?
- En çok sorulan sorulardan da biri gerçekten 'Hangisi daha yaramaz?" 'Yaramaz' kelimesi kulağa hiç güzel gelmiyor, işe yaramaz gibi... Yaramaz değil ikisi de ama hangisi daha muzip, daha hareketli sorusuna da direkt bir cevap veremiyorum, çünkü sanki el veriyorlar birbirlerine, değişken yani. Bazen Alin, bazen Lina. Şu sıralar kıyaslamam gerekirse, Lina daha üstümden inmiyor, Alin daha kendi halinde olmayı ya da babayla olmayı seviyor.
- Çocuklarınızla nasıl bir iletişim kuruyorsunuz?
- Sanırım çocuk yetiştirmede en zorlu sınav şu: Daha önce insanlarla iletişim kurarken kullandığım kelimelere çok da dikkat etmiyordum. Ama şimdi matematik problemi çözer gibi en küçük kelimeme bile dikkat ediyorum. Gerçekten insanlarla iletişim kurarken çocuklarımızla kurduğumuz iletişimin 10'da birini uygulasak harika insanlar oluruz. Ama bu çok yorucu görünebilir. "Hayır", dememeliyim. "Yapma" dersem gözümün içine bakarak yapacak o yüzden ilgisini başka yere çekeyim. Ah şu an beni çok sinirlendirdi ama bir nefes alıp sinirlerime hakim olmalıyım. Aklımdan bunlar geçiyor tabii... Gerçekten meşakkatli ama keyifli. Eminim bu zamanlarını hatırlamayacaklar ama onlarla kurduğumuz ilişki onların karakterini oluşturacak. Nasıl bireyler olacaklarında, ayakları üzerine sağlam basmaları, kendilerine güvenmeleri, inanmaları konusunda onlara ışık olacak. Biz onları ne kadar cesaretlendirirsek, örneğin kitap okumayı şimdiden nasıl aşılarsak (ki bence en güzel olanı onlara kitap okumak.
Biliyorsunuz çocuklar ne görürse onu taklit etmeyi çok seviyor) onların gelişimlerine o denli katlı sağlamış oluruz. Biz de her ebeveyn gibi elimizden geldiğince onlar için en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
- Kızlarınız için nasıl hayalleriniz var?
- Önce sağlıklı olsunlar Allah'tan en büyük dileğim. Ne istiyorlarsa, hangi alanda mutlu olacaklarsa onu yapsınlar. Birbirlerini tuttukları o elleri hiç ayrılmasın. En iyi arkadaş olacaklar birbirlerine, en büyük mutluluğum bu.
- Üçüncü çocuğu düşünüyor musunuz?
- Ya üçüncü çocuk düşünürken yine ikiz olursa? Şu an öyle bir düşüncem yok, ileride ne olur belli olmaz ama sırf bebek hallerini özleyeceğim için bile isteyebilirim.
- Bu yıl ikinci Anneler Günü'nüzü yaşıyorsunuz. Neler hissediyorsunuz?
- Annemin Anneler Günü'nü kutladığım zaman çok mutlu olurdu. Çok anlam veremezdim tabii. Ona mektuplar yazardım, çiçek alırdım, şimdi de asla atlamam o günü, çünkü anne olmak, Allah'ın bu duyguları bir kadına vermesi çok kıymetli, çok ulvi bence. Anne olmak için illa doğurmaya da gerek yok o ayrı. Herhangi bir canlıya merhamet duyduğun, onu bağrına basmak istercesine korumak istediğini hissettiğin zaman annesin zaten. Bu güzel günde kelebeğim ve papatyam o küçücük ellerini gelip boynuma dolasa, 'Seni çok seviyorum anneciğim' deseler yeter bana.
EŞİMİN ÇOCUKLARLA KURDUĞU İLİŞKİYİ HAYRANLIKLA İZLİYORUM
- Genelde "Kız çocuklar babalarına daha düşkün olur" diyorlar. Sizde durum nasıl?
- Çok değişken, daha düne kadar koynumdan ayrılmayan Lina, en çok "Baba da baba" diyor şimdi. Alin, daha çok anneci gibi bu ara. Gerçekten kız çocuklarının babaya ayrı düşkün oldukları gerçeğini asla yadsıyamam. Bence bilimsel bir gerçek.
- Alin ve Lina'nın özellikleri size mi, yoksa babalarına mı benziyor?
- Kızlarım ve ben, Koç kadınlarıyız. İnatçı ve sabırsız kişiliğimiz daima ön planda. Şu an bu özellikleriyle bana benziyorlar bence.
- Eşiniz Anıl Altan nasıl bir baba oldu?
- Anıl, her şeyden önce harika bir arkadaş. Bence sevgilinizle aranızdaki olması gereken en önemli şey kuracağınız arkadaşlık. Beraber ne kadar güldüğünüz. Diğer türlü hayat geçmez. Sonra harika bir eş oldu. Şimdi de çocuklarla kurduğu ilişkiyi her gün hayranlıkla izliyorum.
KARARLARI ORTAK ALIRIZ AMA BENİM DEDİĞİM OLUR
- Sizce evlilik aşkı nasıl değiştiriyor?
- Evlilik değiştiriyor mu bilmiyorum ama çocuk boyut kazandırıyor.
Sorumluluk artıyor, önceden aşka daha çok yoğunlaşırken, yani 'aşk' meselesine daha çok kafa yorarken, çocuk olunca zaten aşıksın o orada bir yerde. Şimdi aşkının filizleri geldi dünyaya, onlarla beraber hem eşine duyduğun aşkı büyütüp hem de minik yavrularınla birlikte koca bir ömrü paylaşma zamanı... Aşksız olmaz. Aşk biterse, kalbinin çarpıntısı sönerse, o zaman hiçbir şey yapma isteğin olmaz ki... Aşk emek ister, çocuklar da buna daha çok olanak sağlar aslında görebilene.
Çocuklarımız, eşlerimize duyduğumuz aşkı daha da kocaman yapabilir yani.
- Doğumdan sonraki günlerde bile eşinizle kendinize küçük anlar yaratıyordunuz...
- Hep yaratmaya çalışırız, çok önemli bu. Bizim psikolojimiz ne kadar iyi olursa çocuklarımla da o kadar enerjik, o kadar verimli vakit geçiririm. Bizim aşkımızla doğdu onlar yine bizim aşkımızla mutlu olacaklar, biz mutlu onlar mutlu. Şimdi pandemiden dolayı seyahat edemiyoruz ama normalde hep küçük kaçamaklar yaparız Anıl'la. Bu bizim de aşkımızı perçinler, çocuklarımıza da ilgimizi, alakamızı olumlu etkiler. Eskiden birbirimize daha çok sürpriz yapardık, notlar bırakırdık bir yerlere ama şimdi miniklerden çok vakit olmuyor. Şu an için onlar uyuyunca birbirimize sarılıp film izlemek en büyük romantizmimiz aslında.
- Evde en çok kimin sözü geçer?
- Kararları ortak alırız ama sonuç itibariyle bir bakmışız aaa benim istediğim olmuş.
- Eşinizle evde iş bölümünüz var mı?
- Evde neye ihtiyaç varsa Anıl da desteğe oradadır. Perde mi sökülecek, ben başka şeyle ilgilenirken ev mi süpürülecek, vakit bulduğu zamanlarda sağ olsun o hep yanımda. Aynı evi, aynı hayatı paylaşıyoruz. Düzensiz dağınık olmayı sevmez, üstüne üstüne gelir her şey, orada da müdahale eder. Onun dışında zaten babalığına söyleyebileceğim tek bir kelime yok şükürler olsun. O iyi ki var, o var diye bence Allah bize ikiz verdi. Desteksiz yetişmek çok zor.