Tüm hayatı vicdan azabıyla geçti

‘Türk resminin Van Gogh’u Fikret Mualla’nın hayatı, filmlere konu olacak cinsten. İstanbul’da okuduğu yatılı okuldan kaptığı İspanyol Gribi’ni, annesine bulaştırdı. Annesi ölünce vicdan azabından deliye dönen Fikret Mualla’nın yaşamı ıstırap ve suçluluk duygusu içinde geçti. Teselliyi alkolde arayan ünlü ressam, bu yüzden gözünü kimi zaman karakollarda, kimi zaman akıl hastanelerinde açtı. Moda’da bir konakta doğan bu yaralı ruh, finali ise Fransa’da, kimsesizler mezarlığında yaptı
ANNESİNİN KIZ ÇOCUK TAKINTISI VARDI
Fikret Mualla'nın hayatını en çok etkileyen kişi annesiydi. Oğlunun yaşamına damgasını vurdu. Emine Hanım, hamile kaldığını öğrenince, kendisini kız bebek doğurmaya odakladı. Saplantılı şekilde tüm hazırlığını da buna göre yaptı. Rengarenk elbiseler diktirdi, kızına isim olarak da Mualla'yı seçti. Ancak dünyaya bir erkek bebek getirince tüm hayalleri yerle bir oldu. Oğluna yine de Mualla ismini verdi, sadece başına Fikret'i ekledi. O günden sonra da Fikret'i bir kız çocuğu gibi yetiştirdi. Onun saçlarını uzattı, hatta etek giydirmekten bile kaçınmadı. Bu durum Fikret Mualla'nın ruh dünyasında derin izler bıraktı, ilerleyen yıllarda da kadınlarla hep travmatik ilişkiler yaşamasına sebep oldu. Fikret Mualla'nın annesiyle ilgili ikinci yıkıcı olaya gelince... Fikret, 1. Dünya Savaşı yıllarında okuduğu yatılı okuldan İspanyol Gribi kaptı. Sonra da bu hastalığı eve taşıdı. Virüsü kapan annesi, bir süre sonra hayatını kaybedince Fikret, büyük bir suçluluk duygusuna kapıldı. Bu durum, onu öylesine yıprattı ki, suçluluk duygusu tüm hayatı boyuncu ruhunu bir kurt gibi kemirip durdu. Fikret bir daha iflah olmadı. Fikret Mualla, annesinin ölümünden sonra bu kez babası Ekrem Bey'le sorunlar yaşadı. Babası, eşinin ölümünden çok kısa bir süre sonra eve bir kadın getirdi. Bu olay, ıstırap dolu kalbine dökülen benzin etkisi yarattı. Fikret, yıllar sonra o olayı şöyle anlattı: "Babam, anamın eti toprakta çürümeden geceleri eve uygunsuz bir kadın almaya başlamış! Bunu duyunca, bir gece mektepten kaçtım. Ölümünün acısı henüz kalbimde küllenmemiş olan anamın yatağında bir yabancı kadını görmek değil, hayal bile etmekten ürperiyordum. Babamın bu davranışı kalbimi hançerledi. Evde bu yabancı kadını bulunca, bir yumrukta kulağını patlattım. İşte babamla aramdaki ilk uçurum böyle başladı..."

Fikret Mualla 1967 yılında öldü
BENDEN MÜHENDİS OLMAZ
Bu kadın yüzünden babasıyla didişen Fikret bir gün yine kendini tutamadı. Babasını bir yumrukta yere serdi. Davranışlarıyla etrafını bezdiren Fikret, yakınlarının da onayıyla Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı. Bu onun akıl hastanesiyle ilk tanışmasıydı ama son olmayacaktı. Kendisine dönemin ünlü hekimi, Doktor Mazhar Osman teşhis koydu. Daha 12 yaşındayken topal kalan Fikret'in kırık kalbi arka arkaya yaşadığı dramlara dayanamamış, ruhunda onulmaz yaralar açılmıştı. Doktoru "Hemen çevresinden uzaklaşmalı" tavsiyesinde buldu. Babası onu İsviçre Zürih'e, mühendislik eğitimi almaya gönderdi. Ama Fikret, yaralarını, çalışıp didinmek yerine alkolle iyileştirme yoluna gitti. Bir süre sonra "Benden mühendis olmaz" dedi ve rotasını güzel sanatlar akademisi okumak için Almanya'ya çevirdi. Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim eğitimi aldı. Tam o sırada ekonomik durumu kötüleşen babası yardım musluğunu kesince Fikret kendini tamamen alkole verdi. Fikret Mualla, çalkantılı hayatı boyunca kimi zaman karakollarda kimi zaman akıl hastanelerinde günlerini geçirdi. Rotası olmayan bir gemi gibiydi, bazen Türkiye'ye bazen de Paris'e savruldu. Ama o, tüm bu yoksulluğuna, kimsesizliğine, hayat ağrılarına rağmen o kadar iç açıcı, coşku dolu tablolar çizdi ki... Bir gün onu resim yaparken gören Picasso bu garip adama hayran kaldı. Üstelik bir tablosunu da satın aldı. Ancak tüm dehasına, eşsiz eserlerine rağmen Fikret Mualla, sefillik içinde ölüp gitti. Vasiyetini yerine getirmek ise Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e düştü. Korutürk, eşine bir zamanlar resim dersleri veren bu özel adam için harekete geçti ve 1974 yılında Fikret Mualla'nın yorgun kemiklerini Türkiye'ye getirilip Karaca Ahmet Mezarlığı'na defnettirdi.
Mualla, Picasso ile ahbaplık etmişti.
FRANSIZ POLİSİNİ YUMRUKLADI HASTANEYE YATIRILDI
Ancak ruh sağlığı yerinde olmadığı gerekçesiyle akıl hastanesine yatırıldı. Arkadaşının ortadan kaybolduğunu öğrenen Abidin Dino, tüm köprü altlarını ve karakolları dolaşıp onu aradı. Sonunda onu akıl hastanesinde buldu.
Onları açıp okurken sevinçten deliye döner, mektupların üzerindeki pulları da özel bir yerde saklardı.
EN SON HABERLER
- 1 İletişim çağında neden doğru ilişkiyi bulamıyoruz
- 2 ABD, 4 milyar dolarlık tazminatı konuşuyor
- 3 Türkiye’nin enerji altyapısı çok güçlü
- 4 Tarihimiz geleceğe taşınıyor
- 5 Gerçeğin, zalimlerle olan mücadelesi
- 6 Zamansız popülarite
- 7 Türkiye Yüzyılı’nın ilk çocuk orkestrası
- 8 Mezarlıklar güvenlikten yoksun
- 9 Şöhret olmak için dünyaya gelmiş
- 10 İçindeki çocuk yaşadıkça sen de yaşarsın