Hafta içerisinde bir çalışma yayınlandı. Dünya Mutluluk Raporu... Bu yıl 13'üncüsünü okuduk. Birleşmiş Milletlerin sponsor olduğu çalışma 170'ten fazla ülkede gerçekleştirildi. Araştırmayı yürüten kurumlar ve şirketler arasında Gallup, Oxford Üniversitesi, BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı ve Toronto Üniversitesi vardı. Raporun sonuçları geleceğe dair içimde bir umut uyandırdı. Aslında araştırma her yıl klasik gördüğümüz En Mutlu Ülkeler Listesi'ydi. Finlandiya 7'nci kez zirvede yer aldı. Ama araştırmacılar bu yıl mutlu olmakta iyiliğin, nezaketin ve şefkatin rolünü de ortaya koydu. Biz de haberimizde raporun bu kısmına odaklanacağız, çünkü dünyanın aslında düşündüğümüzden daha iyi bir yer olduğuna kanaat getirildi. Şimdi biraz araştırmanın detaylarına geçelim:
10 KİŞİDEN YEDİSİ YARDIMDA BULUNDU

Uzmanlar çalışmalarında yardımseverlik hareketlerine ve insanların bulundukları toplumlardan beklentilerine odaklandı.

Yardımseverlik hareketleri neler noktasında da üç ana kategori oluşturuldu: Para bağışlamak, bir hayır işinde gönüllü olarak yer almak ve yabancılara iyilikte bulunmak...

Çıkan sonuçlara göre dünya nüfusunun yüzde 70'i geçen ay en az bir kere iyilikte bulundu. Yani bir aylık süre içinde en az bir iyiliğin yapıldığı belirlendi.

Araştırmacılardan Dr. Felix Cheung, "Bu çıkan rakama bakıp iyi hissetmemiz gerekiyor. Dünya genelinde her 10 kişiden 7'si geçen ay en az bir kez güzel bir şey yapmış. Bu gerçekten düşündüğümüzden çok yüksek bir rakam" diyerek geleceğe dair daha umutlu olabileceğimizi belirtti.
PANDEMİNİN OLUMLU ETKİSİ

Uzmanlara göre yardım yapma hissi aslında pandeminin insanlığa iyi bir mirası oldu.

Evlere kapanmak zorunda kaldığımız dönemlerde herkesin birbirine iyilikte bulunma hissiyatı oluştu ve bu toplumlar arasında bir şekilde devam ediyor.

Araştırmanın detaylarına göre başkasına yardımda bulunmak iyiliği yapanı da mutlu ediyor.

Gallup üst düzey yöneticisi Ilana Ron Levey, "Mutluluk, yalnızca gayrisafi milli hasıla veya daha yüksek maaşlarla ilgili değil. Daha çok güven, sosyal bağlar, iyi ilişkiler ve tüm bu farklı boyutlarla ilgili bir durum" diyor.

Hatta Ron-Levey şu detayın altını çiziyor: "Yardımsever ve cömertlik eylemleri mutluğumu daha fazla kazanmaktan daha olumlu etkiliyor."

Araştırma kapsamında üniversite öğrencilerine 2 ve 5 dolar verildi. Bu paraları kendileri ya da başkaları için harcayabilecekleri belirtildi. Verilen parayla başkasına herhangi bir şey alanların günün sonunda kendisini daha mutlu hissettiği saptandı. Bu basit sosyal deneyin sonuçlarının sadece Batı'da değil, Güney Afrika, Uganda ve Hindistan gibi ülkelerde de aynı olduğu tespit edildi.

Araştırmacılar bu durumu şu şekilde yorumladı: "Biz süper sosyal bir canlı türüyüz. Yardımlaşmak, selamlaşmak, iyilikte bulunmak, paylaşmak, birlikte yemek, dostlarla bir arada olmak, yabancılara el uzatmak gibi eylemler de bu sosyallik bağlarımızı güçlendirerek mutlu olmamızı sağlıyor..."
AİLE BİRLEŞTİRİYOR VE MUTLU EDİYOR
Dünya Mutluluk Araştırması 2025 verilerine göre geleceğimize dair bizi umutlandıran bir diğer gelişme de empati eşiğinin daralma eğiliminde olması. Yani insanların gelecekteki mutluluklarını daha iyimser görmeye başladıkları belirlendi. Araştırmacılar mutlu olma noktasında ayrıca şu iki faktöre dikkat çekti: Aile ve birlikte yemek yemek...

Araştırmaya göre Meksika ve Kosta Rika ilk kez En Mutlu Ülkeler Listesi'nde ilk 10'a girdi. Bu başarının arkasında iki ülkedeki aile bağlarının ve paylaşma alışkanlıklarının güçlü olması gösterildi.

Uzmanlar ayrıca birileriyle yemek yiyenlerin tek başına yiyenlere göre daha mutlu olduklarını tespit etti.
KAYBOLAN CÜZDAN TEORİSİ
İnsanları en çok mutlu eden unsurlardan biri de yaşadığı toplum içinde kendisini güvende hissetmesi çıktı. Uzmanlar "kaybolan cüzdan teorisi" ile bir ölçüm yaptı. Katılımcılara "Cüzdanınızı kaybettiğinizi düşünün. Cüzdanınızı komşularınız size geri getirir miydi? Ya da polis veya bulan herhangi biri size ulaştırır mıydı?" şeklinde bir ihtimal yöneltildi. Cüzdanının polis, komşusu ya da çevresindekiler tarafından geri getirileceğini düşünenlerin oranının yüksek olduğu ülkelerin aynı zaman en mutlu ülkeler sıralamasında da listenin başlarında olduğu görüldü. Bu nedenle uzmanlar "Kişi kendisini yaşadığı toplum içinde ne kadar güvende hissediyorsa o denli mutlu olma eğiliminde oluyor" tespitinde bulundu.
ARAŞTIRMALARIN HEPSİ ONAYLIYOR
Hong Kong Üniversitesi: Planlı bir iyilikten ziyade karşınıza rastgele çıkan birine iyilik yapmanın kişiyi daha çok mutluluk veriyor.
Brigham Young Üniversitesi: Karşılık beklemeden iyilik yapanların diğerlerine göre uzan yaşama ihtimali daha yüksek.
Princeton Üniversitesi: Yetimlere düzenli olarak iyilik yapmak kişinin acı duyma eşiğini güçlendiriyor.
George Washington Üniversitesi: Çevresine karşı iyilik içerisinde olanın diğerlerine göre erken ölüm riskinin yüzde 24 daha düşük.
Massachusetts Üniversitesi: Düzenli olarak hayır işlerinde bulunmak kalp sağlığını koruyor.
Harvard Üniversitesi: Çevresindekilere karşı cömert olanlar hayatlarında çok daha mutlu oluyor.
Miami Üniversitesi: Mutlu ve başarılı olmanın sırrı merhametli olmaktan geçiyor.
DAYAN GAZZE İNSANLIK SENİNLE
Haberimizin spot bölümünde İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırımının gözlerimizin önünde devam ettiğini belirttik. Evet İsrail hâlâ katlediyor, ABD silah yığıyor, Batılı ülkeler de desteklerini esirgemiyor. Ama vicdanlı sesler dünyanın dört bir yanında sokaklardan vazgeçmiyor. Norveç, ABD, Kanada, İngiltere, İspanya, Fransa... Binlerce kişi bir yandan kendi ülkelerine "İsrail'e silah satmayın" diye seslenirken diğer taraftan da "Katliamlar durdurulsun" şeklinde öfkelerini dile getiriyor. Buna ek olarak Türkiye gibi ülkeler de başta Gazze'de dökülen kanı durdurmak ve Sudan ile Ukrayna gibi diğer kriz bölgelerinde de sükûnetin sağlanması için yoğun çaba sarf ediyor.
YAPILACAK ÇOK ŞEY VAR
Yardımseverlik demişken meslektaşlarımızla yıllardır gönüllü olarak yaptığımız bir hayır işinden bahsetmek istiyorum. İş arkadaşlarımızla yaptığımızdan başlayalım. Uzun yıllardır irtibat halinde olduğumuz bir çocuk sevgi evi var. Buradaki yavrularımız hafta sonları çeşitli etkinliklere katılmak istiyor. Örneğin sinemaya ya da bir eğlence merkezindeki oyun yerine gitmek istiyorlar. Ardından sevgi evindeki görevli hocalarımızla gidilecek adresleri belirliyoruz ve gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra çocuklarımızı istedikleri yerlere götürüyoruz. Etkinliklere bizler de kendi ailelerimizle katılıyoruz.