Moda dünyasına şöyle bir baktığınız zaman kadın modasının genel olarak erkeklerin elinde olduğunu görürsünüz. Çok az modaevinin başında kadın vardır. Markanın sahibi olarak ya da kreatif direktör olarak görev yapan kadın sayısı o kadar azdır ki iki elin parmaklarını geçemez. Savunma ve ilaç sanayilerinin ardından dünyanın en büyük endüstrilerinden birinden bahsediyoruz sonuçta... İşte böyle erkek egemen bir sektörde kendi tırnaklarıyla ayakta kalan, direnen az sayıda kadından biriydi Donatella Versace... Biriydi diyorum çünkü birkaç gün önce Versace markasının kreatif direktörlüğü koltuğundan ayrılacağını açıkladı.
Öte yandan Versace şirketinin de 2019 yılından bu yana çatısı altında Michael Kors ve Jimmy Choo gibi markaları da bulunduran Capri Holdings Limited isimli grup şirketinin bünyesinde yer aldığının da altın çizmekte fayda var. Öte yandan gizli kapılar ardında aylardır Prada'nın Versace moda markasını ABD'li yatırımcı Capri Holdings'ten satın almak için görüşmeler yürüttüğünü anlaşmanın da bu ay sonunda kadar tamamlanmasının beklendiğini de biliyoruz. 1.5 milyar euro'luk anlaşmanın sonunda Versace yine bir İtalyan grup şirketinin çatısı altına girecek. Ancak Donatella Versace'nin de Miuccia Prada'nın alt elemanı olarak çalışmayı istemeyeceği oldukça aşikardı yani kreatif direktörlükten ayrılması aslına bakarsanız beklenen bir adımdı. "İdil, şirket alım-satımı anlatacak değilsin herhalde! Haydi anlatmaya başla şu platin saçlı efsane kadının hikayesini" dediğinizi duyar gibiyim.
VARLIKLI BİR AİLEDEN GELİYOR
Tabii ki bu milyar dolarlık anlaşmanın ardından Versace ailesinin sahip olacağı servet inanılmaz bir boyuta ulaşacak. Sanat koleksiyonlarını ve gayrimenkullerini zaten söylemeye bile gerek yok. 1993 yılından itibaren şirketlerinin çatısı altında buluna Young Versace ve Versus alt markalarının kreatif direktörü olarak görev yapan Donatella Versace, 1997 yılında abisi Santo Versace'nin şirketinin CEO'su olmasını ardından tüm markalarının kreatif direktörü olarak görev yapmaya başladı. Gianni Versace'nin ilk koleksiyonunu 1972 yılında kurduğunu ve 1978 yılında markanın ve şirketini kurup ilk butiğini açtığını düşünecek olursak ortada yadsınamaz büyüklükte bir başarı bulunuyor. Markanın esas yaratıcısı olmadan 90'lardan bu yana dayanabilmesini ve hâlâ milyar euro'luk bir değere sahip olabilmesini sağlayan kilit isimlerden biri kesinlikle Donatella Versace'dir. Gianni Versace'nin ölümünün ardından şirket hisselerinin yüzde 50'sinin yani çoğunluk hisselerinin kızı Allegra Versace'ye kalmış olması da tabii ki Donatella Versace'nin her şeye rağmen çılgınca çalışmasında etkilidir bunu da kabul edelim. Haydi gelin yakından bakalım bu yılmayan kadının hayatına. Yaklaşık 400 milyon dolar kişisel serveti bulunan 60 yaşındaki Donatella, üç çocuklu oldukça varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geliyor. Annesi hem büyük tekstil firmaları için çizim yapıyor hem de kendisine ait bir butik sahibi. Babası ise kömür yatakları bulunan oldukça varlıklı bir iş insanı.
MARKANIN İLHAM PERİSİ
Donatella Versace, Floransa Üniversitesi'nde edebiyat ve dil bilimleri okuyor. Abisinin kurduğu markada yer almasına tüm ailesi karşı çıkıyor. Onun edebiyat üzerine çalışmasını ve akademik bir kariyer yapmasını istiyorlar. Donatella Versace o günleri anlatırken, "Annem Floransa'ya resmen baskın yapıyordu. Ben üniversitede derslerimle mi ilgileniyorum yoksa iki abimin yanına Milano'ya mı gittim diye sürekli kontrol ediyordu. O ne kadar engellerse engellesin kendimi bildiğim andan itibaren mankenlik, tasarımcılık, modaya dair her şey ana ilgi odağımdı. Zaten sonunda abilerimle birlikte onların kurduğu firmada çalışmaya başladım. Kısa sürede şirketin başkan yardımcısı oldum. Bir yandan tasarım departmanına da destek oluyordum. Mankenlik yapmaktan da keyif alıyordum" diyor.
Donatella Versace, Gianni Versace'nin doğal olarak ilham kaynağıydı. Varlıklı bir ailenin, modaya meraklı, eğitimli ve sofistike kızıydı sonuç olarak. Bu nedenle markaya ait sayısız tasarımın ilk ana ilham kaynağı hep Donatella Versace oldu. Markanın bir çeşit ilham perisi, ruhuydu diyebiliriz. Sonuç olarak kendi ruhuyla ilgili idari kararları alması da tasarımlar yapması da çok doğaldı bu nedenle. Hırslı ve işkolik denebilecek iş hayatına bağlıydı. Abisinin ölümünden sadece 3 gün sonra ilk haute-couture koleksiyonunun defilesini yapması da bunun en büyük ispatıdır aslına bakacak olursanız. Ünlüler dünyasıyla kurduğu bağ, dönemin en popüler isimlerine Versace giydirmesi de hep başarılı bir iş insanı olmasındandı. Yani ilham perisi olarak girdiği markanın beyni olarak yıllar boyunca hayatta kalmasını sağlayan yıkılmaz bir iş insanı olduğunu ispatladı.