Bu hafta; Türkiye'de spor olduğu bile pek bilinmeyen, alışılmadık bir branşta ülkemize ilk madalyayı getiren Kürşad-Filiz Ergan ile bir aradayız. Çiftimiz, Fas'ta katıldıkları Uluslararası Surfcasting Balık Yakalama Yarışması'nda ikinci olup Türkiye'ye bu spor dalındaki ilk kupaları kazandırdı. Hem de aralarında Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkelerin de olduğu dokuz ülke ile yarıştılar. Kürşad-Filiz Ergan çifti, üç çocuk sonrası torun hayali kurmak yerine daha önce spor olduğunu bile bilmedikleri 'surfcasting' denen balık avlama branşıyla ilgileniyorlar. 12 yıldır devam eden bu meşgaleyle uluslararası yarışmaya katılıp Türkiye'ye bu daldaki ilk uluslararası kupayı getiriyorlar. İşte örnek bir başarı hikayesi...
- 'Balık tutmak' yoksa 'balık avlamak' mı?
- K.E.: Biz tutmak kelimesini tercih ediyoruz. Turnuvalarda genelde tutulan balıkları alıkoymayıp tekrar salıyoruz. Yakala bırak dediğimiz bir balıkçılık disiplini de var tutulan balıkları ölçüp fotoğraf çekip tekrar serbest bırakıyorlar.
- Balık tutmaya merakınız nasıl başladı?
- K.E.: Dedem kara avcısıydı ve hayatı doğada geçmiş bir insandı. Ama balıkçı veya deniz insanı hiç yoktu ailemde. Doğa sevgim çocukluktan geliyor, Osmaniye'de köyde çiftlikte büyüdüm, orada deniz yoktu ama Ceyhan nehrine gider, balık tutardık. Üniversitede dağcılık ve kampçılık yapmaya başladım. 12 yıl kadar önce Çanakkale Anzak koyunda kamp yaptığımız bir günün sabahında avcı balıklardan kıyıya kaçışan ufak balıkları izlerken hayrete düşmüştüm. O zaman "Kamplarda geçen zamanlarımızda neden balık da tutmuyoruz" diyerek bu hobiye başladım.
- Neden şehir hayatından kaçıyorsunuz?
- K.E.: Meslek icabı hayatımızın çoğu İstanbul'da geçti. Şehrin kaosu, gürültüsü hiç bize göre olmadı.
Bu yüzden daha üniversite çağlarından itibaren imkan bulduğumuz her fırsatta doğaya kaçtık. Sadece bir sırt çantası ve üniversite kulübünden ödünç alınan malzemelerle... Daha sonra İstanbul'daki hayatlarımızda da şehrin daha dışında olabildiğince bahçesi olan evlerde yaşamaya çalıştık. Doğa bize gerçek hayatı ve huzuru vadediyor. Kendimizi bulup ruhumuzu dinlendiriyoruz.
- Hobiniz balık avlamanın, dünyada ilgi gören bir spor olduğunu nasıl öğrendiniz?
- K.E.: Merak sarıp araştırdıkça konunun çok derinleştiğini gördüm. Daha sonra bana en uygun olan, kamp yapabileceğim türü olan surfcasting'i öğrenip ilerlemeye başladım. Araştırdıkça surfcasting'in tüm dünyada bir spor olarak da yapıldığını, ülkelerin milli takımları olduğunu, dünya kupalarının düzenlendiğini, hatta Türkiye'de de bu sporla ilgilenen dernekler olduğunu öğrendim ve iletişim kurdum. Sonrasında da katıldığım turnuvalar ve aldığım kupalar ile devam etti.
MİLLİ TAKIM İÇİN ALTYAPI HAZIR
- Yurt dışında bu sporu yapanlarla ilgili gözlemleriniz alabilir miyim?
-K.E.: İşin sportif kısmında bizden onlarca yıl daha tecrübeliler. Sportif kısım için gereken tüm malzemelere çok rahat ulaşabiliyorlar. Onlar ile yarıştığımız her turnuvada yeni bir deneyim kazanıp yeni şeyler öğreniyor ve uygulamaya başlıyoruz. Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, şu anda bu spora gönül veren derneklerin yıllardır süren çabaları sayesinde dünyanın en iyileri ile başa baş yarışabilecek ve bir milli takım oluşturabilecek sporcularımız var. Bizim Fas'ta dünyanın en iyileri arasında aldığımız bireysel ve ülke bazında ikincilik kupası bunun somut kanıtı.
EVLİLİĞİMİZ RENKLENDİ
K. E.: Boşanmaların sebeplerinden birisi de evli çiftlerin birlikte yapabildiği hobilerinin veya birlikte yapmaktan keyif aldıkları aktivitelerinin olmaması. Biz ortak bir hobimiz olan Off-Road vesilesi ile tanıştık . Sonrasında ikimizin de doğa ve kamp sevmesi birleşince her şeyi birlikte yaparak daha fazla keyif almaya başladık. Üç kere Transanatolia Rally'ye katıldık, birlikte sürekli kamplara gidiyoruz, birlikte balık tutup uluslararası turnuvalara takım olarak katılıyoruz. Bu da bizi birbirimize daha çok bağladı.
- F. E.: Büyük tartışmamız asla olmuyor ama bazı kararları alırken birbirimizi ikna edecek ufak tartışmalar olabiliyor. Konuya hangimiz daha hakim isek diğerimiz onun fikrine saygı duyuyor.
LEVREK VE ÇUPRANIN YERİ AYRI
- En sevdiğiniz balık hangisi?
- K.E.: Levrek, tutması da yemesi de keyifli.
- Sizden de pişirmeyi ve yemeği en çok sevdiğiniz balık türünü sorayım Filiz Hanım?
- F.E.: Sanırım İzmirli olduğum için... İzmir denildiğinde akla gelen ilk balık bence Çupra.
6 ALTIN TAVSİYE
1Balığa çıkacaklara öncelikle balıklara karşı vicdanlı olun, yasal limitlere ve vicdani limitlere mutlaka uyun.
2 Yavru balıkları asla alıkoymayın. Bizden sonraki nesillerin de bu balıkları görmesi için bunu onlara borçluyuz.
3 Kendi karakterinize, yaşadığınız bölgeye göre balıkçılığının türlerinden size uygun olanı seçin.
4 Sabırlı olun, tecrübeli insanları takip edin ve onları dinleyin.
5 Sportif anlamda ilerlemek istiyorsanız bir derneğe üye olmanızın en doğrusu olduğunu söyleyebilirim.
6 Gereksiz malzeme alıp paranız heba etmeyin.