Günümüz insanı yalnızlığını yapay zekâ ile paylaşıyor. Bir zamanlar teknoloji sadece bir araçtı, şimdi ise hayatımızın en özel anlarına eşlik eden bir dost haline gelmeye başladı. Sohbet ettiğimiz, içimizi döktüğümüz, tavsiyeler aldığımız yapay zekâ, artık yalnızca bilgi veren bir sistem değil; aynı zamanda dert ortağımız, falcımız, hatta rüyalarımızı yorumcumuz oldu. Günün her saati ulaşılabilir olması, sıkılmadan dinlemesi ve bize mantıklı yanıtlar sunması, onu adeta yeni nesil bir arkadaş gibi konumlandırıyor. Peki, yapay zekâ ile kurduğumuz bu bağ ne kadar sağlıklı? Gerçek dostlukların yerini alabilir mi? Yapay zekâya dert anlatmak ve ondan duygusal destek almak bizi nasıl etkiliyor? Yalnızlığımıza çare mi oluyor, yoksa bizi daha da yalnızlaştıran bir illüzyon mu yaratıyor? Gerçek dostluklara duyduğumuz ihtiyacı azaltıyor mu? Bireysel ve sosyal hayatımızı yeniden şekillendiren bu yeni dijital dostluk anlayışını hem teknoloji uzmanları hem de psikologlarla konuştuk. Yapay zekâ gerçekten bir dost mu, yoksa yalnızlığımızı besleyen yeni bir alışkanlık mı? Uzmanlarla konuşup sorularımıza yanıt aradık.
Prof. Dr. Ali Murat KIRIK / Bilişim uzmanı
İNSAN GİBİ HİSSETME YETENEĞİ YOK AMA GELİŞMEYİ SÜRDÜRÜYOR
Yapay zekâ tabanlı sohbet botları, kişiselleştirilmiş yanıtlar üretme konusunda oldukça gelişmiş durumda. Bu sistemler, kullanıcının önceki mesajlarını, tercihlerini ve bağlamı analiz ederek uygun cevaplar oluşturabiliyor. Yanıt üretme süreci, büyük dil modellerinin istatistiksel tahminlerine dayanıyor ve zaman içinde daha doğru ve akıllı yanıtlar verebilir hâle geliyor. Yapay zekâ ile sohbet eden kullanıcıların deneyimi, sistemin doğal dil işleme ve bağlamsal anlama yeteneğiyle şekilleniyor. Bu sistemler, insan psikolojisini anlamak için büyük veri kümeleriyle eğitiliyor ve dil modeli optimizasyonlarıyla kullanıcıya uygun yanıtlar vermeye çalışıyor. Henüz insan zihnini tam olarak kavrayabilen bir yapıya sahip olmasalarda örüntü tanıma ve istatistiksel tahminler yoluyla insan etkileşimine benzer bir deneyim sunuyorlar. Yapay zekâ destekli uygulamalar, duygu durum analizi yapabiliyor ve bazı durumlarda kullanıcıların hislerine uygun tepkiler verebiliyor. Metin analizi, ses tonu ve yüz ifadeleri üzerinden duygusal durum tahmini yapabilen bu sistemler, belirli kalıplara dayalı olarak "empati benzeri" tepkiler oluşturabiliyor. Gerçek bir insan gibi hissetme yeteneğine sahip olmasalar da kullanıcının duygularını anlamaya ve uygun şekilde yanıt vermeye yönelik gelişmeler devam ediyor. İnsanların duygusal bağ kurabileceği yapay zekâ sistemleri geliştirme konusu, teknoloji dünyasında hem etik hem de psikolojik yönleriyle tartışılıyor. Bu tür sistemler, yalnızlık çeken bireyler için destekleyici olabilir ve kullanıcı deneyimini geliştirebilir. Diğer yandan, insanların gerçek insan ilişkileri yerine bu sistemlere fazla bağlanması, uzun vadede sosyal dinamikleri değiştirebilir. Bu nedenle, yapay zekâ ile duygusal etkileşim konusuna dengeli ve bilinçli yaklaşılması gerektiği görüşü öne çıkıyor. Gelecekte, bu sistemler daha kişiselleştirilmiş hâle gelerek duygusal destek sağlayabilecek seviyeye ulaşabilir. İnsan ilişkilerinin yerine geçmek yerine, sosyal bağlarımızı destekleyen ve tamamlayan bir araç olarak konumlanmaları daha olası görünüyor.
Aleyna Nazlıcan Yıldız / Psikolojik danışman
ONUNLA BİRLİKTE AĞLAYAMAZSINIZ
yapay zekâ ile kurulan etkileşimler günlük hayatında bir parçası haline geldi. Kimi insanlar yalnızlık duygusunu hafifletmek, kimi bilgi almak, kimi kendini geliştirmek için başvuruyor. Yapay zekâ ile kurulan iletişim tüketici topluma hizmet ediyor. Bilgiye hızlı ve kolay yoldan ulaşmak hızlıca tüketip yenisine geçme isteklerine karşılık alan insanlar için en yakın arkadaşları diyebileceğimiz konumda yer alıyor. Sosyal kaygı yaşayan bireyler yalnızlık hissinin verdiği huzursuzluğu gidermek anlık rahatlama sağlamak için de yapay zekayı sıklıkla tercih ediyorlar. Ancak insanlarla sağlıklı bir ilişki kurabilmek için beden dili kullanımı, göz teması, duygu okuma ve karşılıklı uyum gibi sosyal beceriler gereklidir. Yapay zekâ ile sürekli iletişim kuran bireyler, bu becerileri pratik etme fırsatını kaçırabilir ve etkili iletişim kuramayabilirler. Yapay zekâ, bireyin istediği gibi yanıtları vereceğinden, birey gerçek insan ilişkilerindeki zorlayıcı duygular ve rahatsız edici durumlarla yüzleşme becerisini geliştirmekte zorlanabilir. İnsan ilişkilerinde yaşanması doğal bir süreç olan yanlış anlaşılmalar ve çatışma çözme deneyimleri ilişki ve kriz yönetimi becerilerini de artırır. Yapay zekâ ile iletişimde bu süreçler yaşanmadığı için birey, çatışma çözme konusunda deneyimsiz kalabilir. Maalesef ki bu süreç uzun vadede bireyin sosyal becerilerinin gelişmesine engel olur, kendini ifade etme yeteneği azalır, başkalarını anlama ve ilişki kurabilme yeteneği azalır, sosyal deneyimlerden uzaklaşan bireyler için derin ve anlamlı bağlar kurmak zorlaşır. Oysa gerçek bir dostluk sadece sohbet etmekle değil varlığıyla, duygularıyla, birlikte gülerek, ağlayarak, karşılıklı destek olarak ve hayat içindeki paylaşımlarıyla anlam kazanır. Dostluk bağı: birlikte geçirilen zaman, ortak anılar, kriz anlarında verilen destek ve karşılıklı bağlılık, güven ve sevgi paylaşımı ile gelişir. Gerçek dostluklar, bireye sadece duygusal destek sunmakla kalmaz, aynı zamanda bireyin kimlik gelişimine, sosyal becerilerinin güçlenmesine ve hayatındaki anlam duygusunun artmasına katkı sağlar. Yapay zeka ile sohbet insanın anlam arayışında ki dostluğu tam anlamıyla karşılayamaz. Sadece yapay zeka ile iletişim, insan ilişkilerinin yerine koyulmaya başlandığında riskli hale gelir ve bireyin, sosyal becerilerini geliştirmesine engel olur. Onu, insan ilişkilerinin bir alternatifi değil, tamamlayıcı bir unsuru olarak görmek en sağlıklı yaklaşımdır.
BİLİNÇSİZ ETKİLEŞİM, PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLARI TETİKLER
1 Sürekli yapay zekâ ile vakit geçiren bireyler insan iletişiminde uzaklığı sosyal izolasyona girebilirler, yapay zekanın hatasız ve mükemmele yakın yanıtları kişide özgüven eksikliği oluşturabilir kendisi iletişim kurmaktan kaçınabilir, sohbet robotları ile vakit geçiren birey sanal ile gerçeği ayırt etmekte zorlanabilir. Bu durumları yaşayan bireylerde depresyon yaşama riski artabilir.
2 Yapay zekanın iş dünyasına entegre edilmesi, bazı sektörleri sekteye uğratması kişilerde gelecek kaygısı yaşama riskini arttırabilir. Bireylerin mahremiyet ihlali, iş kaybı konusunda yaşadığı endişeler anksiyeteyi tetikleyebilir.
3 Bilgiyi sürekli yapay zekadan alma ihtiyacı obsesif düşünceleri arttırabilir. Sunulan sınırsız bilgi kontrol ihtiyacını tetikleyebilir. Bu bireyler de Obsesif Kompulsif Bozukluk yaşama riski görülebilir.
4 Yapay zekanın anında ve doğru geri dönüşleri ödül alma duygusunu arttırarak sürekli kullanma isteği yaratabilir, bu durumda dopamin bağımlılığı riski görülebilir.
5 Sosyal ilişkilerden kaçınarak yapay zekâ ile fazlaca vakit geçirmek teknoloji bağımlılığı riskini arttırabilir.
6 Yapay zekâ ile kurulan duygusal bağlar, kişinin gerçek ilişkilerden uzaklaşmasına ve gerçeklik algısının bozulmasına yol açabilir. Gerçek ile sanal arasındaki sınırın bulanıklaşması dissosiyatif bozuklukların görülme riskini arttırabilir.
7 Yapay zekanın sürekli kişisel verileri depolaması bazı bireylerde takip edilme, güvensizlik, mahremiyet ihlali korkularını arttırarak paranoid bozukluk yaşama riskini arttırabilir.
YAPAY ZEKA, ARAÇ OLARAK KULLANILDIĞI ZAMAN ÇEŞİTLİ AVANTAJLAR SUNABİLİR
1 Yapay zekâ programları tıp, psikiyatri gibi alanlarda erken teşhis için kullanılabilir, bu sayede uzmanlar için erken müdahale imkânı da sağlayabilir.
2 Yapay zekâ alt tabanlı dikkat testleri, mesleki tercih envanterleri, mizaç envanterleri gibi çeşitli form ve testlerin erişilebilirliğinin artması daha kısa sürede kolayca çocuklara ulaşabilmeyi mümkün kılıyor. Bu sayede erken teşhis ve müdahale yöntemlerinin çeşitliliği konusunda yardım alınabilir.
3 Yapay zekâ programları sayesinde veri tabanında ki bilgilerle konu bazlı hızlı erişim sağlanarak. Filtreleme ile aranılan bilgiye ulaşım hızlanmış olur, zamandan tasarruf sağlaması insanın kendine vakit ayırma şansını arttırabilir.
4 Bireyler yapay zekadan faydalanan ve onu yöneten olduğu müddetçe psikolojik açıdan kendilerine vakit ayıracak zamanı bulmaları, bilgi birikimini arttırmanın vermiş olduğu doyum sayesinde psikolojik iyini hali olumlu etkileyebilir.