Giriş Tarihi: 8.06.2025

Her karşılaşma bir mesajdır

Her karşılaşma bir mesajdır

Bu hafta son kitabım yayınlandı. Hayatta karşımıza çıkan her insan, her olay çoğu zaman bize bizim için bir şeyler anlatmak ister. Önemli olan kalbimizle duyacağımız bu özel sesleri dinlemek ve her zaman kalbimize yakın durmayı başarmak

Bu hafta yeni kitabım "Her Karşılaşma Bir Mesajdır" yayımlandı. Bugün sizlerle, bu kitabın ilhamından yola çıkarak şunu anlatmak istiyorum: "Gerçekten de her karşılaşma bir mesaj mıdır?" Ve eğer öyleyse, biz bu mesajları fark etmeyi nasıl öğrenebiliriz? Hayat dediğimiz şey çoğu zaman ardı ardına dizilmiş günlerden ibaret gibi görünür. Sabah kalkarız, işe gideriz, insanlarla konuşuruz, biraz seviniriz, biraz üzülürüz, sonra da yatar uyuruz. Hep aynı döngü. Aynı yüzler, aynı yollar, aynı duygular... Ama bazı günler... Bazı anlar vardır ki, içimizde tarifsiz bir kıpırtı olur. Tanımadığımız birinin bakışı içimize işler, yıllardır görmediğimiz biri aniden karşımıza çıkar ya da bir cümle okuruz ve o cümle aklımızdan günlerce çıkmaz. Böyle anlarda sanki evren bize görünmeyen bir yerinden fısıldar: "Bak, bu bir mesajdı."
İÇİMİZE DÜŞEN O HİS
Ama o kadar meşgulüzdür ki, çoğu zaman duyamayız bu fısıltıyı. Çünkü biz, mesajın mektup gibi geleceğini sanırız. Açık, net ve anlaşılır... Oysa hayat, mesajlarını çoğu zaman üstü kapalı gönderir. Bir şarkının sözünde, bir sokak tabelasında, bir çocuğun söylediklerinde ya da sadece içimize düşen bir histedir o mesaj. Ve işte bu yüzden ben, uzun zamandır şuna inanıyorum: "Hayatta karşımıza çıkan hiçbir şey tesadüf değildir." Bazen bir karşılaşma, sadece bir karşılaşma değildir. Bazen bir ayrılık, sadece bir son değil, yeni bir başlangıcın habercisidir. Bazen bir gözyaşı, yıllardır kuruyan bir toprağın yeniden yeşereceğinin işaretidir. Bu yazıda, işte tam da bu noktayı birlikte sorgulayacağız:

HAYAT BİR ŞEYLERİ HATIRLATMAK İSTER
Her karşılaşma gerçekten bir mesaj mıdır? Ve biz bu mesajları nasıl fark ederiz? Bir gün İstanbul'da bir seminer sonrası biraz yalnız kalmak istedim. Kalabalıktan uzak, eski taş sokakların arasında yürüyordum. Hafif rüzgâr vardı, gökyüzü griydi. Tam Galata'ya doğru ilerlerken yaşlı bir adamla göz göze geldik. Yavaşça yaklaştı. Gülümsedi. Ve sadece şunu söyledi: "Unutma, en sessiz insanlar en derin mesajları taşır."
Ne demek istediğini o an tam anlamadım. Ama içimde bir şey durdu, bir şey sustu ve bir şey orada kaldı. O söz, günler sonra zihnimin en kuytusunda yankılandı. Ve fark ettim ki o karşılaşma, sıradan bir rastlantı değilmiş. Hayat, benim kalabalıklar içinde kaybettiğim sessizliğimi bana geri veriyordu. İşte böyle zamanlarda anlıyoruz:
Bazı insanlar bize eşlik etmek için değil, bize bir şey hatırlatmak için hayatımıza uğruyorlar. Bazı olaylar bizi yaralamak için değil, içimizde unuttuğumuz parçaları uyandırmak için başımıza geliyor. Ama bunu görebilmek için farkında olmak gerek. Yavaşlamak gerek. İç sesi duymaya cesaret etmek gerek. Çünkü hayatın mesajları yüksek sesle bağırmaz. Onlar fısıldar. Kalbimizin tam ortasına... Ve biz sadece sessizleştiğimizde onları duyarız. Bir dostumuzun vedası... Bir kitabın tam da ihtiyacımız olan sayfasında yazılı bir cümle... Bir çocuğun gözünden süzülen gözyaşı... Bunların hepsi bir mesaj olabilir. Ama mesajı görmek, niyetle başlar.
Ve niyet şu soruyla başlar: "Bu karşılaşma bana ne anlatmak istiyor?"
BİR KÜÇÜK CÜMLEYLE BAŞLAYAN DÖNÜŞÜM
Çünkü bazen en büyük dönüşüm, bir yabancının bize söylediği küçücük bir cümlede gizlidir. Ve o cümle, içimizde yıllardır kapalı duran bir kapıyı açar. O kapıdan içeri giren ilk şey ise farkındalıktır. Belki de hepimiz bir yolcuyuz. Kimi zaman kalabalık bir istasyonda bekliyoruz, kimi zaman ıssız bir patikada yürüyoruz. Ama bu yolculukta unutmamamız gereken bir şey var: "Her karşılaşma tesadüf değil, bir işarettir." Bazen şefkatle okşar bizi, bazen canımızı yakar. Ama her zaman bir amacı vardır.
İşte bu yüzden "Her Karşılaşma Bir Mesajdır" sadece bir kitap değil... Bir hatırlayış. Unuttuğumuz, gözden kaçırdığımız, kulak vermediğimiz o küçük fısıltıları yeniden duymamız için yazılmış bir yolculuk. Bu romanı okurken belki de kendi hayatınızı okuyacaksınız. Yarım kalmış bir sevgiyi... Aniden karşınıza çıkan bir yabancıyı...
Yıllardır anlam veremediğiniz bir olayı yeniden hatırlayacaksınız. Ve belki ilk defa diyeceksiniz: "Demek ki bu yüzden olmuş..." Çünkü bazen tek bir fark ediş, insanın tüm geçmişini iyileştirir. Ve bazen bir kitap, bize kaybettiğimizi sandığımız o içsel pusulayı geri verir. Unutma yol arkadaşım, hayatın sana fısıldadığı şeyleri kaçırma.
Gözlerinle değil, kalbinle bak. Zira her karşılaşma, seni kendine götüren bir işarettir. Ve belki de senin bu yazıyı okuman bile...