Türkiye sinemasının kalbini attıran adam

Boğaziçi Üniversitesi'nde yeşilliklerin arasında iki katlı bir mekân Mithat Alam Film Merkezi. İçine girdiğiniz andan itibaren sinemanın büyülü havasını hemen ciğerlerinizde hissediyorsunuz. Duvarlarındaki afişleri, film arşivi odası, gösterim salonu ve mekâna gelenlerin sinema üzerine sohbetleri, sizi alıp filmlerin o farklı dünyasından içeri sokuyor.
ESKİ KUŞAKLA YENİLERİ BULUŞTURDU
Büyülü havasından olsa gerek bu mütevazı diyebileceğimiz mekân aslında son 10 yıldır 'boyundan büyük işler' gerçekleştiriyor. Merkez, sinema dünyasının, önemi ve değeri konusunda üzerinde uzlaştığı ender kurumlar arasında bulunuyor. Yeşilçam dünyasının en kıdemli yönetmenleri de yeni kuşak sinemacılar da, popüler oyuncular da söz konusu Mithat Alam Film Merkezi olunca bir araya gelmekten çekinmiyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan 10. yıl kutlamasına Fikret Hakan'dan, Ertem Göreç'e, Türkan Şoray'dan Nuri Bilge Ceylan'a, Reha Erdem'den, Özgür Doğan ve Meltem Cumbul'a kadar her kuşaktan sinemacının katılması da bu yüzden zaten. Türkiye için ilginç ve örnek bir oluşum sonucu hayata geçirilen bir kurum Mithat Alam Film Merkezi. Sinemaya âşık bir insanın, Mithat Alam'ın bağışı ve öğrencilerin enerjisiyle, 10 yıl önce Boğaziçi Üniversitesi'nde sinema bölümü olmadığı için, bu boşluğu doldurmak adına kurulmuş. Ama kısa sürede sinemamızdaki önemli bir boşluğu doldurma misyonunu da ister istemez üstlenmiş. Sinemaya karşı tutkusunu hiç kaybetmeyen Mithat Alam'ı hayat, ticaret dünyasına sürüklese de onun 1998'de seçmeli sinema dersi vermek için mezunu olduğu Boğaziçi Üniversitesi'ne davet edilmesiyle bu merkezin temelleri atılıyor. Mithat Alam, "Bir bağış fikri vardı aklımda. Öğrencilerle burada iyi bir iletişim kurdum. Zaten bağış ve merkez fikrini de ilk olarak öğrencilerimle paylaştım. Kafamdaki model de netti. Öğrenciler için öğrencilerle beraber bu merkezi hayata geçirmeye karar vermiştim," diyerek kurumun hayata geçirilme sürecini anlatıyor. Ama merkez, hayata geçirilen projeler sayesinde sadece öğrencilerin sinema kültürünü soludukları bir merkez olmaktan çıkıyor. Mithat Alam, merkezin birkaç ayağı olduğunu söylüyor: "Bir ayağında öğrenciler var. Amaç onların sinema kültürüyle tanışması ve bu kültürü öğrencilik dönemlerinde iyice solumaları. Diğer ayağında ise sinema dünyası var. Bu merkezin sinema dünyasına yaklışımında bir ayrımcılık kesinlikle söz konusu değil. Buraya gelenler Yeşilçam'ı da öğrensinler, Yılmaz Atadeniz'i de Ertem Göreç'i de öğrensinler, Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem ve Özcan Alper'i de bilsinler istiyoruz. Bunun için sinema dünyasından herkese kapımız açık. Aydemir Akbaş'ı da, Hülya Avşar'ı da, Tarık Akan'ı da, Orhan Gencebay'ı da merkeze çağırıyoruz."
FİLM VE ARŞİVLERİNİ VERMEK İSTİYORLAR
Merkez, zengin ve nitelikli gösterim programları sayesinde de bir anlamda Türkiye'deki Sinematek boşluğunu dolduruyor. Mithat Alam da naçizane bu boşluğu doldurmaya çalıştıklarını söylüyor. Tabii bir de Altyazı dergisi var. Merkez bünyesinde çıkan, bağımsız ve ticari kaygılardan uzak Altyazı sinema dergisi, bugün sinema konusunda Türkiye'de en ciddiye alınan yayınlardan biri. Sinema dünyasının da merkeze bakışı çok olumlu... Mithat Alam, sinema severlerin ellerindeki arşivleri de merkeze vermek istediklerini söylüyor: "Genç yönetmenler 35 mm filmlerini saklamamız için bize vermeyi teklif etti, kimileri arşivlerini bize vermek istiyor. Tabii bunlar kurumu onore eden teklifler ama sorumluluğu da büyük. Açıkçası Türkiye sinemasındaki merkez eksikliğini gidereceğimizin düşünülmesini, yaptıklarımızın anlaşıldığına yoruyorum." İlk 10 yılı başarılı bir şekilde geçiren merkezden beklentiler yüksek. Mithat Alam da bunun farkında, ama bu noktada bazı kaygıları da var. Alam, "Çok fazla iş yapmaya soyunduğunuz zaman bazen yapmakta olduğunuz projelerden ödün vermek zorunda kalabilirsiniz. Biz epey bir projeyi hayata geçiriyoruz. Dolayısıyla yaptıklarımızı daha kusursuz yapmaya çalışacağız. Her şeye el atmak çok iyi bir şey değil," diyerek de bu kaygılarını dile getiriyor.