- Gitme kararını vermek zor oldu mu 10 yıl önce?
- Hayır, hedefim zaten Avrupa'da oynamaktı...
- Türkiye'deki sığ futbol gündeminden uzak kalmak sizi mutlu etti mi peki?
- Muhakkak! Dışarıdan çok farklı görünüyor her şey...
- Söyleyin o zaman nasıl göründüğünü...
- Ben açık sözlü biriyim, kimseden çekinmem. İnsanların birbiriyle ilişkileri, size nasıl yanaştıkları, sizi ne kadar çok aradıkları, davranışları yurtdışında oynadığınız dönemde çok farklı oluyor.
- Yani 'Dön' diyenler arttı, daha mı kıymetli oldunuz, bunu mu diyorsunuz?
- Hem de çok teklif aldım ama dönmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Kafamdaki planlamam orada kalmaktı, Avrupa'da bırakmaktı...
- 'Gitmesem Galatasaray'da futbol hayatım bitmişti' diye düşündünüz mü hiç? - Yüzde 100!
- Niye peki?
- Onu ben de bilmiyorum, bilsem bir şekilde açıklamasını yaparım ama birileri tarafından herhalde futbol yaşantımın bitirilmesi istendi!
- Sizi sevmeyenler mi vardı?
- Bu işte sevenin de oluyor sevmeyenin de tabii ki. 30 yaşında futbol yaşantım bitiyordu, bir şekilde bir yerden bir kapı açıldı, o kapıdan içeri girdik, futbol yaşantım 10 sene daha uzadı. İyi ki uzamış, çok mutluyum bu konuda.
- Giderken kırgın gittiğiniz söylendi...
- Yok, ben hiç kimseye kırgın değilim. Diyenler kim, onları da bir bilsem...
- 'Milli Takım'da yeterince görev verilmedi, takım içi ilişkileri korumak adına kenarda bekletildi' şeklinde bir sürü iddia oldu. Gitmenizi bunlar da tetiklemedi mi?
- Olsa söylerdim. Bazı problemler yaşandı ama o insanlarla konuşmayacağım anlamına gelmez bu. Ben hâlâ kendileriyle konuşuyorum, hal hatır soruyorum. Milli Takım'ı da gençlere yol açmak için kendi isteğimle bıraktım; bunu da açıkladım o zaman.
- Böyle bir olgunluk Türkiye'de rastlanmayacak bir şey! Avrupa kültürü almanın doğal sonucu mu bu? - Eğer kitap okursanız bazı şeyleri çözersiniz!
- Kitap okumaya mı borçlusunuz bu olgunluğu?
- Evet çok kitap okurum.
-
Neler okuyorsunuz?
- Her şeyi! Macera da okurum, kişisel gelişim kitapları da okurum. Kitaba hiçbir zaman hayır demem. Önce de çok okurdum ama İngiltere'deki 10 sene boyunca, futbolun dışında sadece kitaplara yöneldim. İnsanlarla karşılıklı oturduğunuzda bocalamamak adına, kitap size çok şey kazandırır. Kendimi öyle değerlendirerek yaşamaya başladım.
- Sizin gibi kitap kurdu futbolcu çok var mıdır?
- Muhakkak vardır aralarında böylesi de. Sadece gazete okumak değildir hayat. Çünkü gazetelerin bazıları doğru değildir, kitap daha doğrudur.
BAŞARI SIRRIM: EŞİMLE BİRBİRİMİZİ ÇOK İYİ TAMAMLADIK,
- Bir sürü oyuncumuz yurtdışına gider gitmez 'Burada yapamıyorum,' diyerek kös kös geri dönüyor. Rekor sizde mi?
- Rekor olarak bakmıyorum, keyif alarak bakıyorum buna.
- Diğerlerinin yapamadığı neyi yaptınız? Yurtdışında uzun süre tutunabilmenin sırrı ne?
- İstedikten sonra dünyanın her yerinde yaşarsınız bence. Ama şu var: Biz ailece sporcuyuz. Eşim Etkin, Galatasaray'da basket oynuyordu. Birbirimizi çok iyi tamamladık, bu yerlere de Tugay Kerimoğlu değil, Kerimoğlu Ailesi olarak geldik. Birbirimize verdiğimiz destekle; doğru yerde, doğru zamanda ve doğru insanlarla birlikte olarak geldik.
- İngiltere'ye gittikten sonra sizin için 'Eksiklerini giderdi, devleşti, efsaneleşti, bambaşka bir Tugay çıktı ortaya,' dediler. Ne değişti oraya gidince?
- Bende değişen bir şey yok. Belki tecrübe kazandım! 'Artık belli yaşa geldik, kendimi biraz kenara çekip gözlem yapayım,' diyorsunuz bir noktadan sonra...
- Gözleyerek mi başarılı oldunuz yani?
- Muhakkak! Derler ya, hata yapmadan hatayı anlayamazsınız. Yaptığımız hatalardan ders aldık, yeşil sahanın içinde o hataları bir daha yapmamak için herkesi gözlemlemeye başladım. GS'da oynadığımda futbol stilim daha farklıydı, Glasgow Rangers'ta daha farklı, İngiltere'de ise daha dikine oynayan bir Tugay oldum.
- Bu stili siz mi keşfettiniz?
- Graeme Souness zamanında gittiğimde benden tek ricası olmuştu, 'Sadece önündeki arkadaşlarını sahanın ortasında koştur, hepsi sana yardım edecek,' dedi. Bu kadar! Ondan sonra bugünlere kadar geldik.
Türkiye'de antrenörlük çok zor!
- Manchester City altyapısının antrenörlüğüne başlayacaksınız galiba...
- Öyle bir karar aldım ama bir teklif daha var, onu da değerlendiriyorum. O da İngiltere'den ama kulüp söylemeyeceğim.
- Neden Türkiye değil?
- Trabzonspor istedi ama antrenörlük tecrübesini de Avrupa'da kazanmak isterim.
- Bir gün Galatasaray'ı çalıştırmak gibi bir hayaliniz var mı?
- Türkiye'de çok zor o iş!
- Neden?
- 10 maç kaybettiğinizi düşünün... Size ne kadar zaman tanırlar, ne kadar saygı duyarlar, ne kadar sabırlı olurlar?
- Bu yüzden mi korkutuyor sizi Türkiye?
- Kimseden korkum yok. Benim kafamda planlarım var sadece. Benim istediğim sistemle hareket edildiği sürece varım. Yani birileri istiyor diye Tugay gelmeyecek!
- Kulüp başkanlarının, teknik adamın işine burnunu sokmasından yana değilsiniz, öyle mi?
- Evet! Ben 10 yıl Ada'da oynadım ama başkanlarımı sadece, her sene kontrata imza atarken gördüm. Çünkü herkes kendi işinden mesul.
SEKİZ YIL OYNADIM AMA JÜBİLE YAPACAKLAR
- Galatasaray'da jübile yapmak gibi bir hevesiniz, isteğiniz olmadı mı hiç?
- Ben jübileyi fazla önemseyen bir insan değilim. Olsa da olur, olmasa da olur diye düşündüm. İngiltere'de bir kural vardır; ancak 10 sene futbol oynadıktan sonra size jübile hakkı veriliyor. Fakat insanların açtığı oy siteleri, facebook'ta yapılan oylamalarda benim için de jübile yapılması istendi. Kulüpte bir komite kuruldu, karar verildi, ilk kez benim için, sekiz yıl oynadığım halde jübile yapacaklar.
- Jubilenizin Galatasaray'da olmasını istemez miydiniz yani?
- Tabii, onlarla da oturup konuşacağız. Eğer oynamak isterlerse, onlara uygun bir dönem olursa Galatasaray'da yapacağız
.
BİZİM JENERASYON DAHA AKILLIYDI...
- Efsane bir jenerasyon vardı sizin dönemde..
- Futbol artık öyle bir noktaya geldi ki... Eskiden herkes kendi kulübü için oynardı, tabii ki maddi yönden de tatmin olmak isterdiniz ama o dönem oynayanlar kulüplerine odaklıydı.
- Öyle bir hale geldi ki, Mehmet Topuz gibi sabah başka, akşam başka takıma bağlılıklarını bildirebiliyorlar!
- O konuda hiçbir şey söylemem. Herkes ne ekerse onu biçer.
- Siz istikrarı hiç bozmadınız, tekliflere rağmen GS'da kaldınız...
- Evet, bizim jenerasyon daha akıllı, daha fazla konuşan, daha fazla bilgi üreten insanlarla doluydu.
- Daha kültürlüydü bir de...
- Yani! (gülüyor) Birilerini kırmak istemem, yanlış bir şey söylerim şimdi.