Bayramlar, toplumsal birlikteliğimizin yaşandığı en güzel günler... Bayram namazları sonrası oturulan kahvaltılar, akrabaların bir araya geldiği sohbetler, büyükler etrafında toplanan aile fertleri... Türkiye'nin önde gelen yazar, oyuncu ve sanatçılarından bayram hatıralarını dinledik. Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, dedesiyle anılarını hatırlatırken Muaazzez Ersoy, çocukluğuna gidip eski bayramları özlemle andı. Yavuz Donat, Türk siyasi tarihinin puslu günlerine gitti. Levent Tüzemen bayramlarda kendisine hediye edilen mendillerin hatıralarını bizimle paylaşırken, Ekrem Kızıltaş direklerarası eğlenceleri hatırlattı.
Her bayram yüreğimiz coşkun bir sevinçle kaplandığı gibi belliğimiz de maziye doğru derin yolculuğa çıkar. Eski bayramları, yaşadıklarımızı ve geçmişin o buğulu hatıralarını düşünürüz.
Geçmişe özlem midir yoksa yaşanılan bugünün kıymetini bilememek midir bilinmez, hep o eski bayramları düşünürüz. Türkiye'nin sevilen isimlerinin eski bayram hatıralarını dinledik.
Bayramın onlar için ne anlam ifade ettiğini sorduk. Bu vesile ile tüm Türkiye'nin bayramını kutluyor, keyifli okumalar diliyoruz...
Levent Tüzemen (Gazeteci, yazar)
BAYRAM KAHVALTILARI UNUTULMAZ
Sabahleyin bayram namazı öncesi babamla İzmir'de Hisar camisine giderdim. Namazgah'ta oturuyorduk. İzmir'in en eski semtiydi. Namaz'dan sonra herkesle camide bayramlaşırız. Daha sonra sıcak ekmeklerimizi alırız. Annem kahvaltı hazırlardı. O bir adetti ve hiç değişmezdi. Bayram yerleri kurulurdu. Annem ile babam bana mutlaka bayramlık alırdı. Bir tane siyah takım elbise almışlardı. Millette onu çok beğenmişti. Onu hiç unutamam. Babam ayakkabıyı kendisi hazır almazdı. Yaptırırdı. Bir ustalık vardı. Bayram yenilik demek, ziyaret demek, el öpmek demek, bahşiş almak demek. 9 yaşına kadar babaannemle birlikteydik. Anneannemlere giderdik. 2 tane amcam vardı, onlara ziyarete giderdik. Dayımlara, teyzemlere giderdik. Bu ziyaretler yemekli olurdu. Her evin kendisine göre de bir tatlısı olurdu. Gelmeden önce istenirdi.
MENDİLLER İÇERİSİNDE PARA VERİLİRDİ
Büyüklerimizin ellerini öpmeye giderdik. Bana da mendiller içerisinde, kağıt para verirlerdi. O yılın durumuna göre. Annem kapının arkasına bozuk para çantası asardı. Her gelen çocuğa verirdi. Geleneklerimiz gittikçe azalıyor. Şimdi insanlara bayramları tatil gibi görüyor. Tatile çıkıyorlar. Oysa biz büyüklerimizin ellerini öpmeye giderdik. Dostluk, akrabalık ön plandaydı. Çocuklar için güzel giyinmek önemliydi. Her tatlıyı denerdik. Bayram yerlerine gidip, kendi harçlıklarımızla, özel kurulan şeylere binerdik. Ve en önemlisi de büyüklerimizi görüyorduk. Şimdi onları çok özlüyorum. Bayrama dair bütün güzellikleri yaşadım.
Ekrem Kızıltaş (Gazeteci, yazar)
GEÇMİŞE KARŞI HASRET DUYUYORUZ
Çeşitli şekillerde nostaljik takılmayı seven bir toplum olduğumuz ve bu babda en tanınmış ve artık klişeleşmiş sözlerimizden birisinin de 'ah, nerede o eski ramazanlar' olduğu bilinir. 'Ah nerede o eski bayramlar' da keza. Eski ramazanlar denilirken, teorik olarak dindarlığın daha fazla olduğu varsayılan ve 'başı rahmazan denince akla gün boyu tutulan oruç, iftar, akşam namazı ve ardından teravihmet, ortası mağfiret ve sonu da Cehennem azabından kurtuluş' olan mübarek ramazanın hakkıyla ihya edildiği zamanların anıldığı, şüpheli. Ra gelir.
Dolayısıyla, 'ah o eski ramazanlar' hayıflanmasının ardından Saraçhane, Şehzadebaşı ve tabii Direklerarası'nın yani ramazanın ruhuna yabancı birtakım şeylerin mesela meddahlar, aşık atışmaları ve Karagöz-Hacivat temsilleri gibi şeylerin anılması, hasret duyulanların başka olduğuna işaret. Bugünküne nazaran çok daha kalabalık ve tabii olarak birbirlerine daha bağlı oldukları kabul edilebilecek eş, dost ve akrabanın bayramlarda mutlaka bir araya gelme itiyadının günümüzde gevşemesinin eski bayramlara duyulan hasretin temel sebeplerinden olduğu, malum. İronik olan ise, günümüzde ulaşım imkanlarının eskiye nazaran çok daha gelişmiş ve daha da ucuz olması. Dolayısıyla hasret çekip hayıflanmak yerine, hemen her bayramdaki tatillerden de faydalanıp, insanların aile, eş, dost ve akrabaları ile bir araya gelmelerinin teorik olarak daha kolay olduğu ve ama bunu yapamıyor olmaktan dolayı yakınmaları. Hayıflanmak ya da bir tür nostalji yapmak tabii ki iyidir. Bunu yapalım. Ancak, günü değerlendirmek ve kaybettiklerimizi düşündüklerimizi nerede ve nasıl bulacağımız konusunda kafa yormak da gerek.