Geçtiğimiz haftalarda Avrupa'nın birçok şehrinde seminer ve imza günlerim vardı. Ve baharın kendini iyiden iyiye göstermeye başladığını gördüm gezdiğim her şehirde. Sokaklarda tomurcuklanan ağaçlar, serin ama umut dolu bir güneş, insanların yüzündeki tazelenmiş gülümsemeler... Her şeyin insan için bir mesaj taşıdığına inanırım, görmesini bilirse insan. Bahar, doğanın ruhsal detoks zamanıdır. Ağaçlar kuru dallarını bırakır, toprağın altındaki tohumlar uyanır, dereler yeniden şarkı söylemeye başlar. Her şey yenilenmeye, arınmaya yönelir. Bu, sadece doğanın değil, insanın da çağrısıdır. Biz de içimizdeki fazlalıkları bırakmalı, bize hizmet etmeyen düşüncelerden, eski kırgınlıklardan ve yorgun duygulardan özgürleşmeliyiz. Çoğu zaman fark etmeden taşıdığımız yükler vardır: Bağışlamadığımız bir söz, içimize attığımız bir hayal kırıklığı, unutmuş gibi yaptığımız ama hâlâ içimizi kemiren bir pişmanlık...
YENİLENME VAKTİ GELDİ
İşte bahar bize der ki: "Bırak artık... Yenilenmenin vakti geldi." Nasıl ki evlerimizde bahar temizliği yaparız, ruhumuzda da aynısını yapmalıyız.
Kendine şu soruları sorarak başlayabilirsin:
– Hangi duygular artık bana iyi gelmiyor?
– Kime ya da neye karşı hâlâ içimde yük taşıyorum?
– Neleri bırakabilirsem daha hafif, daha huzurlu hissederim?
KALP BİR AYNADIR
Tasavvufta şöyle derler: "Kalp bir aynadır, ama tozlandıkça yansıtmamaya başlar." O yüzden kalbimizi silmemiz gerek...
Nasıl mı? Bir niyetle başla. Mesela şöyle diyebilirsin: "Bu baharla birlikte içimi arındırmaya, eskiyi bırakıp yeniye yer açmaya niyet ediyorum." Bir dua gibi, bir nefes gibi... Kimi zaman yürüyerek, kimi zaman yazarak, kimi zaman sadece susarak yapılır bu temizlik.
Yeter ki içten olsun. Yeter ki gönülden gelsin. Unutma, ruhsal temizlik bir sonuç değil, bir süreçtir.
Aceleye gelmez. Doğa bile her şeyi bir anda değil, yavaş yavaş değiştirir.
Sen de kendine izin ver. Çünkü içini arındırdıkça, hayat da sana tazelenmiş bir şekilde döner. Tıpkı bahar gibi... Doğanın her uyanışı bize şunu fısıldar: "Her son, yeni bir başlangıca gebedir." Ve bazen yeni bir başlangıç yapmak için dışarıda hiçbir şey değişmez. Sadece senin bakışın değişir.
İçten gelen bu değişim, tüm hayatını farklı bir gözle görmene neden olur.
İşte buna iç temizlik denir. Bahar sadece dışarıda değil, içimizde de çiçek açmalı. Ama içimizde çiçekler açabilmesi için önce toprağımızı temizlememiz gerekir. Kırgınlıklarımız, korkularımız, geçmişin izleri...
Bunlar, içimizdeki bahçeye yabani ot gibi sarılır. Ne zaman ki onları sevgiyle fark ederiz, işte o zaman toprağımız nefes alır. Ve ruhumuz yeniden filizlenir.
GEÇMİŞİ SEVGİYLE GERİDE BIRAKMAK
Ben her bahar bir ritüel yaparım. Çok basit ama etkili bir şey: Küçük bir kağıda içimi sıkan ne varsa yazarım. Bir duygu, bir anı, bir kişi... Sonra o kağıdı akan bir suya bırakırım. Ve şöyle derim içimden: "Seni sevgiyle serbest bırakıyorum. Artık sana değil, huzura niyetliyim." Bunu yapmak, zihnimdeki düğümleri çözmüyor belki bir anda... Ama gönlümde bir yer ferahlıyor. Ve o ferahlık, bana yeni bir yol açıyor. Unutma yol arkadaşım, hayat, sen içini arındırdıkça berraklaşır. Ve bazen bir çiçeğin açışında, bazen sabah serinliğinde, bazen de kalbindeki bir huzur anında bulursun cevabını. O yüzden bu bahar, sadece pencerelerini değil, kalbini de aç. Bu baharla birlikte; geçmişte taşıdığım yükleri sevgiyle bırakmaya, kalbimde biriken kırgınlıkları arındırmaya, içimde uzun zamandır sessiz kalan neşeyi yeniden uyandırmaya ve kendime daha şefkatli, daha anlayışlı yaklaşmaya niyet ediyorum. Her yeni başlangıcı umutla karşılamaya, ruhumda filizlenen değişimi sabırla büyütmeye ve içimde açan baharı sevgiyle kucaklamaya niyet ediyorum. Çünkü biliyorum, asıl bahar dışarıda değil, içeride başlar.