Moda dünyasında hala sürdürülen bu gelenek aslında geçmişte oldukça pratik bir işleve sahipti. İşte düğmelerin gizemli ve bir o kadar ilginç hikayesi…
ZENGİNLİĞİN GÖSTERGESİYDİ
İlikleme sistemi 13. yüzyılda icat edildi ve 14. yüzyılda düğmeler, dolaylı olarak bir kişinin toplumsal statüsünü göstermeye başladı. Altın, gümüş ve fildişi düğmeler zenginlik ve rütbenin bir göstergesi olarak görülüyordu.
Moda tasarımcısı Natalie Hicks, düğmelerin başlangıçta işlevsellikten ziyade süsleme amacıyla kullanıldığını belirtiyor.
GEÇMİŞTEKİ GİYİNME ALIŞKANLIKLARI FARKLIYDI
Bu farkın temel nedeni, geçmişteki giyinme alışkanlıklarında yatıyor. Geçmişte soylu kadınların sabahları hizmetçilerin yardımıyla giyindiği, bu nedenle sağ elini kullanan hizmetçiler için düğmelerin solda olmasının daha kullanışlı olduğunu söylenmekte.
Erkeklerin ise çoğunlukla kendi başlarına giyindikleri için düğmeler sağ tarafa yerleştiriliyordu.
Hicks bu konuda şunları söylüyor: "Kadınlar çoğu zaman çok katmanlı, ağır kıyafetler giyerdi. Bu karmaşık giyim süreci, bir hizmetçinin yardımı olmadan tamamlanamazdı. Düğmelerin konumu bu nedenle hizmetçinin bakış açısına göre tasarlanmıştı."
Bugün düğmeler herkesin ulaşabileceği giysilerde bulunuyor ve artık zenginlik göstergesi sayılmıyor. Ancak cinsiyete göre düğme yönünün değişmesi hala devam ediyor. Tasarımcılar, bunun büyük ölçüde geleneksel kalıplara bağlı kalınmasından kaynaklandığını belirtiyor.
Hicks'e göre, "Kadın kıyafetlerinde düğmelerin yerleşimi aslında 13. yüzyıldan kalma bir alışkanlık. Moda sürekli değişiyor olsa da, bu gibi kalıplar değişmeden kalabiliyor."