Aynı şeyleri izlemek aslında sadece bir alışkanlık değil, aslında zihinsel bir rahatlama ve duygusal düzenleme stratejisi olabilir.
Psikoloji araştırmalarına göre, tanıdık uyarıcılara maruz kalmak, (örneğin daha önce izlenmiş bir dizi ya da okunmuş bir kitap) beynin "algısal akıcılığını" artırıyor. Bu da beynin bu içerikleri daha kolay işlemesini sağlıyor ve bireyin kendini daha huzurlu hissetmesine yardımcı oluyor.
Kaygı bozukluğu olan bireyler, yoğun zihinsel yorgunluk yaşadıkları dönemlerde yeni ve bilinmez içeriklere yönelmekte zorlanabiliyor. Bunun yerine, sonucu bilinen bir hikayeye dönmek, kontrol duygusunu yeniden kazandırabiliyor.
Zihinsel olarak tükenmiş hissediyorsanız, o rahatlatıcı programı izlemek sizi yeniden canlandırabilir ve öz kontrol duygularınızı geri kazandırabilir.
Tekrar tekrar izlenen dizilerdeki karakterlerin tanıdıklığı da önemli bir unsur. İzleyiciler bu karakterlerle zamanla tek taraflı ama güçlü bağlar kurabiliyor. Uzmanlara göre bu tür bağlar "parasosyal ilişkiler" olarak adlandırılıyor ve özellikle yalnız hissedilen dönemlerde, bir nevi "sosyal atıştırmalık" işlevi görerek geçici bir destek sunabiliyor.
Sonuç olarak, tekrar edilen bu izleme ya da okuma davranışları yüzeyde basit bir alışkanlık gibi görünse de, aslında kişinin stresle başa çıkma yöntemlerinden biri olabilir.