Oldukça nadiren rastlanan kaçış sendromu, bugüne kadar yaklaşık 800 kişide tespit edildi. Ani ataklara sebep olan hastalığı belirtileri ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Bu sebepten ötürü hastaların mutlaka yardım alması gerekiyor. Mehmet Ali Erbil'in uzun süredir mücadele ettiği hastalığa ilişkin detaylar, ünlü şovmenin sevenleri tarafından merak ediliyor. Kaçış sendromu nedir, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir sorularının yanıtlarını arama motorlarında araştıranlar için, bu hastalığa ilişkin detayları bir araya getirdik.
Kaçış sendromu; ciddi ataklar, aralıklarla tekrarlayan krizler ve benzeri belirtiler ile karakterize bir hastalıktır. Hastalığın temelinde, kılcal damarlarda bulunan sıvı ve birtakım elementlerin bilinmeyen bir nedenle hızlı bir şekilde damar dışına doğru difüzyonunu yatar. Kılcal damarlarda oldukça hızlı bir şekilde gerçekleşen bu olayın sonucunda vücudun belirli kısımlarında şişlikler oluşur, hastanın tansiyonu ani bir şekilde düşer ve ciddi bir şok tablosu gelişir.
HASTALIĞIN TANI YÖNTEMLERİ, BELİRTİLERİ, TEDAVİSİ İLE İLGİLİ DETAYLAR İÇİN İLERLEYİNİZ…
Belirsiz periyotlarda tekrarlayan krizler ve benzeri belirtiler ile kendini gösteren, ciddi ataklara sebep olan ciddi bir hastalık olan kaçış sendromu, kılcal damarlardaki bazı elementler ile sıvının hızlı bir şekilde damar dışına difüzyon olması sebebiyle ortaya çıkar. Söz konusu difüzyonun sebebine ilişkin net bir yorum yapılamazken hastalığın belirtileri vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen şişlikler, tansiyonun ani bir şekilde düşmesi şeklindedir. Söz konusu belirtilerin hafife alınamayacak düzeyde bir şok tablosu ortaya çıkarması dolayısıyla hastalığa ciddiyetle yaklaşılması önemlidir.
Kaçış sendromu tanısı koyulan kişilerin büyük bir çoğunluğunda uzun yıllar boyunca bir belirti görülmez. Sebebi saptanamayan şekilde ortaya çıkan ataklar, hastalığın en önemli belirtisidir. Söz konusu ataklardan önce gribal enfeksiyon ve benzeri hastalıkların ortaya çıkışına da rastlanabilir. Hastalığın en aktif olduğu zaman aralığında rastlanan yaygın belirtiler aşağıdaki gibi listelenebilir:
Kaçış sendromuna neden olan etkenler henüz net olarak ortaya çıkarılamamıştır. Fakat dünya genelinde hastaların yaşam öykülerine yönelik elde edilen bilgiler neticesinde hastalığın genetik olmadığı bilgisine ulaşılmıştır. Fakat birtakım tetikleyici durumların kaçış sendromunu meydana getirebileceği gerekçesi ile aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekiyor:
Kaçış sendromu, genel olarak sebebi saptanamayan bir hastalık olsa da hastalığın bulaşıcı olmadığı bilinmektedir. Hastaların klinik bulguları ve genel yaşam öyküleri üzerinden yola çıkılarak yapılan çalışmalar neticesinde hastalığın bulaşıcı olmadığı tespit edilmiştir.
Kapiller kaçış sendromunda hastalığın tanısı; hastanın genel öyküsü ve klinik bulguları birlikte değerlendirilerek konulur. Tansiyon düşüklüğü (hipotansiyon), kanın yoğunlaşması (hemokonsantrasyon), kandaki albümin düzeyinde 0,5 mg/dL ve üzerindeki düşüşler (hipoalbuminemi) ile lokal veya vücut geneline yayılmış ödem belirtileri ile başvuran hastalarda yapılan detaylı muayeneler sonucunda hastalığın tanısını destekler düzeyde belirtiye rastlanması durumunda kaçış sendromu teşhisi konulur. Hastalarda en sık rastlanan sorunlardan biri tansiyon düşüklüğüdür. Sistolik kan basıncının 90 mmHg'nin altında olması veya ataklar sırasında kan basıncında ani olarak 40 mmHg ve üzerinde düşüşler görülmesi bu hastalığın karakteristik özellikleri arasında yer alır. Bu hastalar genel olarak sağlık taramasından geçirilmeli, varsa kronik hastalıklarının veya atak oluşumuna sebep olabilecek başka sağlık sorunlarının tespit edilmesi halinde bu hastalıkların tedavisine yönelik tedavi süreci başlatılmalıdır. Kaçış sendromu ataklarında durumun erken dönemde tespit edilmesi ve tedavinin başlatılması büyük önem taşıdığından özellikle ağır septik durumlar içerisinde bulunan hastalarda kaçış sendromu gelişimi ihtimali üzerinde durulmalı ve gerekli tanı testleri mutlaka yapılmalıdır.
Kaçış sendromu hastalığının bilinen herhangi bir kesin tedavisi olmayıp genellikle hastalığın yol açtığı sorunları geri döndürmeye yönelik tedaviler uygulanır. Sebep olduğu ataklar nedeniyle gündelik yaşamı büyük ölçüde olumsuz etkileyen bu hastalık aynı zamanda yol açtığı sorunlar nedeniyle vücudun diğer doku ve organlarının da işleyişini bozarak farklı hastalıkların oluşumuna zemin hazırlayabilir. Hastalığın tedavisinde temel amaç, atakların önlenmesidir. Bu atakların önlenmesi için bazı durumlarda gribal enfeksiyon tedavisinde kullanılan birtakım antibiyotikler ile bronşit ve astım tedavisine yönelik ilaçlardan yararlanılır. Krizlerin önlenebilmesi için sürekli ve düzenli olarak tansiyon ölçümü yapılmalı, gerekli durumlarda tansiyonun normal seviyelere getirilebilmesine yönelik ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Hastalığın tanısını almış olan bireylerde stres, kaza ve yaralanma gibi travmalar atakları tetiklediği için kişiler kendilerine ve sağlıklarına gerekli özeni göstermelidir. Kapiller kaçış sendromu hastalarında ayrıca alerji testi yapılarak kişinin hassasiyetinin olduğu maddeler belirlenmeli, atak oluşumuna sebep olabileceği için hastalar alerjen maddelerle temastan kaçınmalıdır.
Eğer siz de kaçış sendromu tanısı aldıysanız hastalığın ciddiyetinin bilincinde olmalı, düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırmalısınız. Kaçış sendromunda genellikle krizlerin bir gün öncesinde grip benzeri belirtiler izlenmekle birlikte hastaların bu gibi sorunlar yaşadıklarında mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak kaçış sendromu hastası olduğunu ve kriz öncesi belirtilerini yaşadığını bildirmesi gerekir. Hastalığın tamamen önüne geçilebilmesini sağlayan kesin bir tedavi tekniği henüz geliştirilmemiş olsa da, oluşan ataklar sırasında yaşamsal fonksiyonların korunabilmesine yönelik tedbirler alınarak sürecin sorunsuzca tamamlanması mümkün olabilmektedir. Gelişen ataklar esnasında kişi derhal kontrol altına alınmaz ve gerekli tedavi uygulanmaz ise organlarda kalıcı hasarlar oluşabilir ve yaşamı tehdit eden tablolar ortaya çıkabilir. Bu nedenle hekiminiz tarafından önerilecek olan tedavi planına uyum sağlamanın yanı sıra olası bir kriz durumunda yapılması gerekenler konusunda yakınlarınızı da bilgilendirmeli, acil bir durum söz konusu olduğunda derhal hastanelerin acil servislerine başvurmalısınız.