Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, "Öncelikle bilinmeli ki; korona virüsü hiç düşünmemeye çalışmak, aslında beynimizi sürekli o düşünceye maruz bırakmaktır. "Düşünmeyeceğim, düşünmeyeceğim, düşünmeyeceğim" derken aslında sürekli zihin o bu konu ile meşgul olmaktadır. Bunun yerine öncelikle zihne gelen düşünceleri susturmak, bastırmak, bu düşünce ile savaşmak yerine bu durumu kabullenmek en temel etkendir. Bağışıklık sistemimizi çökerten en büyük etkenlerden biri strestir. Var olan durumu kabul etmek çok önemli olmak ile birlikte; bu süreçte zihinde sürekli olumsuz senaryo üretmek, felaket senaryoları kurmak, yoğun kaygı ve panik havası içinde olmak stres seviyesini yüksek tutmaya bu da kişide olumsuz bir ruh haline neden olabilmektedir.
SOSYAL İLİŞKİLERİ CANLI TUTABİLMEK ÖNEMLİ
Haberleri öğrenmek herkes için çok önemli fakat sosyal medyada olumsuz birçok haber paylaşılmakta ve bu tarz haberlere fazlasıyla maruz kalmak kişide kaygıyı arttırmaktadır. Bunun yerine haberleri doğru kaynaklardan, kısıtlı bir zaman diliminde takip etme zihninizin sürekli kötü senaryolar yazmaması adına önemlidir. Bütün olabilme, ortak duyguları paylaşabilme bu süreçte çok önemlidir. Sosyal ilişkileri canlı tutabilmek önemli, teknolojinin gelişmesi ile birlikte online platformlardan yakınlarınızla ve sevdiklerinizle canlı sohbetler gerçekleştirmek; bu krizi bir fırsata çevirmek ve süreci bir nadas olarak görüp kişisel gelişime önem vermek, uzun zamandır yapmak istediğiniz şeyleri yapmak (kitap okumak, film izlemek, spora başlamak, yoga&meditasyon yapmak, müzik dinlemek ya da varsa bir enstrüman çalmak, kendinize bir hobi bulmak ve yakınlarınızla sohbet etmek)" dedi.
"BEN NE YAPABİLİRİM"E ODAKLANMAK
Zihnin yaşanan hiçbir şeyi unutmadığını vurgulayan Kırna, "Yoğun kaygı havasının hakim olması, telaş, panik gibi durumlar kişi için "tehlike var" durumunu içselleştirmesine neden olmaktadır. Bu süreçte durumu kabullenerek işe başlamak ve bu durumda "Ben ne yapabilirim"e odaklanmak çok önemli. Yapmanız gereken tüm önlemleri alarak, gerek uzmanlardan gerek medyadan korona virüse karşı korunmak ile ilgili yayınlanan önlemleri alarak, kişisel hijyene dikkat ederek, sosyal izolasyon ve uyulması gereken kurallara uygun hareket ederek aynı zamanda panik ve kaygı havasından arınarak beden ve ruh sağlığımızı iş birliği içinde hareket ettirmek önemlidir" açıklamalarında bulundu.
Sağlık Bakanlığı, ulusal aşı takviminde yer alan 13 aşının tamamının Türkiye'de üretilebilmesi için tüm hazırlıkları tamamladı. Aşılar, Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Urün Üretim Merkezi başta olmak üzere yerli tesislerde üretilecek. Türkiye'de tasarlanacak aşılar sadece ulusal ihtiyaçlara değil, aynı zamanda dünya ülkelerinin talebine de karşılık verecek. Buna göre bazı aşıların üretim süreçleri özel sektör iş birliği ile yürütülecek, aynı zamanda sektöre öncülük edecek kamu yaklaşımı benimsenecek. Aşıların, Dünya Sağlık Orgütü ve Avrupa Birliği sertifikasyon süreçlerinden başarıyla geçmesi hedefleniyor.
YURTDIŞINA SATILACAK
Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Urün Üretim Merkezi'nde ARGE, deney hayvanları ve üretim birimlerinin inşaat süreçleri tamamlandı. Merkezde inaktif ve mRNA aşısı gibi farklı türdeki aşıların araştırma süreçleri bitti. Aşıların, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa Birliği sertifikasyon süreçlerinden başarıyla geçmesi için çalışılacak. Böylelikle, aşılar yalnızca Türkiye'de değil, küresel ölçekte de kullanılabilecek. Türkiye, aşı ihracatında rekabetçi bir ülke konumuna ulaşacak, aşı üretim kapasitesi küresel seviyeye çıkacak. Bakanlık aynı zamanda Türkiye'de yüksek maliyet ödenen ilaç gruplarını da tespit etti. Bu stratejik ürünlerin nerelerde üretileceği, hangi tesislerin kullanılacağı, hangi alanlarda sektörle iş birliği yapılacağı belirlendi. Mevcut altyapıya sahip tüm yerli tesislerle birlikte, ilaç üretim kapasitesi katma değerli hale getirilecek şekilde güçlendirilecek. Bakanlık yüksek teknoloji gerektiren tıbbi cihazlar alanında da önemli adım atıyor. Diyabet takibinde yerli ve erişilebilir çözüm sunacak glikoz sensörü de son evresine geldi. Cihazın laboratuvar testleri başarılı geçti. Cihazın tüm aşamalarının Haziran ayında bitmesi planlanıyor. Çocukluk çağından itibaren bütün yaş gruplarında kullanılabilecek cihaz, kan şekerinin düzenli halde ölçülmesine, gün içerisinde değişkenlik gösteren kan şekerine uygun dozda insülin verilmesine imkân tanıyacak.