Gulliver'in Gezileri masalını duymuşsunuzdur mutlaka. Hani şu dev adamın olduğu masal. Miniatürk'e girer girmez hissettiğiniz, işte tam da bu masalsı duygu; burada herkes birer minik dev adam! Bu masalsı ülkede düşmanlar ve kötü krallar yok. Burada, otomobillerin, uçakların, trenlerin, gemilerin, yolların, havaalanlarının, köprülerin, kalelerin, surların, kervansarayların, külliyelerin, camilerin, manastırların, sinagogların, yalıların, köşklerin maketleri, masal söyleyen ağaçlar, birbirinden güzel iki müze ve bunların hepsini hayranlıkla gezen, ülkemizin minik dev adamları, çocuklar var. Haliç'in kıyısında, toplam 60 bin metrekare alan üzerine kurulmuş olan Miniaturk, aslının 25'de biri oranında küçültülerek sergilenen 120 eseri barındırıyor. Türkiye'nin her yerini birkaç saatte gezmeye kim hayır diyebilir? Haydi, o zaman binin hayalinizdeki uçan halıya, başlayalım Türkiye turuna...
BİR MASAL ÜLKESİ
Turumuzdaki ilk rotamız Kapadokya... Dünyanın en güzel doğal oluşumlarından biri olan Peribacaları karşımızda... Kocaman kocaman kayalar, sanki başlarına birer şapka takmışlar... Ve sanki biz de binmişiz balona, bu güzelliği gökyüzünden izlemenin keyfini yaşıyoruz doyasıya. O da ne? Rüzgârın yönü batıya esiyor ve bırakıyor birer birer kum torbalarını. Yavaşça alçalıyoruz; Denizli'deyiz. Karşımızda dünyada eşi benzeri olmayan travertenleri ile Pamukkale. Kat kat açmış beyaz eteğini, her katında kucaklamış suyu. Bu masal diyarında şehirlerarası gezmek çok kolay. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün şehirlerin güzelliklerini keşfediyorsunuz birkaç dakikada. Mesela şimdi Niğde'deyiz. Karşımızda 790 yıllık Alâeddin Cami... Oradan Kayseri'ye geçiyoruz. Döner Kümbet mini minicik tepeden bakınca. Nevşehir'den Hacı Bektaşi Veli Türbesi, Aksaray'da da Sultan Han, karşımızda boylu boyunca... Sivas'tan Divriği Ulu Cami ince işlemeleriyle büyülüyor, Antalya'dan Aspendos Antik Tiyatrosu ise her zaman ki gibi ihtişamlı... İzmir'deyiz... Antik çağın yedi harikasından olan Bergama Zeus Tapınağı, Bodrum Halikarnas Mozolesi ve Efes Artemis Tapınağı da ilk yapıldığı halleri ve tüm güzellikleri ile hiç yıkılmamışlar, burada. Efes'in Celcius Kütüphanesi de görkemli mimarisi ile hemen yanlarında.
MEKÂN VE ZAMANDAN UZAK
Burada mekân, zaman ve uzaklık yok. Her an her yerdesiniz. Mesela şimdi Sivas'tayız Gök Medrese'nin yanında, birazdan da Çorum'dayız Hitit Uygarlığı'nın ihtişamlı kalesinin karşısında... Karaman'da Hatuniye Medresesi, Konya'da Karatay Medresesi... Hepsi minicik, bizler dev adam... Mesela Mardin taş evleri. Kiliseleri, sokakları, sokaklardaki merdivenleri ile o kadar gerçek ki insanın girip sokaklarında yürüyesi geliyor. Hele Sümela Manastırı... Çok heybetli, her bir ayrıntısı ile bir o kadar da gerçek. Peki, Nemrut Dağı'na ne demeli? Buradaki kalıntıları görebilmek için 2206 metre yüksekliğe çıkmamıza da gerek yok. Ne de olsa bizler dev adamız! Turumuza devam ediyoruz. Seyhan Nehri karşımızda... Az ileride Batman Çayı ve üzerinde Diyarbakır'ın meşhur Malabadi Köprüsü. Safranbolu'nun o muhteşem konaklarında soluklanıyoruz. Ardından Manisa'ya geçiyoruz Muradiye Camii'ni görmeye, Manisa'dan Konya'ya Alâeddin Camii'ne, sonra Erzurum Çifte Minareli Medrese'ye... Bursa'ya geçiyoruz hiç duraksamadan. Ulu Cami'yi ziyaret ediyoruz, sonra Bursa'nın simgesi Yeşil Türbe'yi... Diyarbakır'a kadar gelmişken Urfa'ya uğramadan, Balıklı Göl'ü görmeden olmaz. İki saniyede Ağrı İshak Paşa Sarayı'nda buluyoruz kendimizi. O şehirden bu şehre geçiyoruz saniyeler içinde. Bunca güzelliği keşfetmenin mutluluğunu yaşıyoruz doyasıya. Peki ya bize bu güzellikleri miras bırakan atalarımız? Çanakkale'deyiz... Morto Koyu'na yapılan Çanakkale Şehitler Anıtı tüm ihtişamıyla karşımızda... Ankara'ya düşüyor yolumuz. August Tapınağı'nı arkasına almış Hacı Bektaşi Veli Türbesi, muhteşem mimarisi ile Ziraat Bankası, TBMM Parlamento Binası derken Ulu Önder'in ebedi istirahatgahı Anıt Kabir'deyiz. Saygıyla ayrılıyoruz...
BURADA TRAFİK YOK
İstanbul'daki birçok eseri gördük ama hiç ona gökyüzünden bakacak ve elimizle tutacak kadar yakın olmadık. Heybeti ile büyüleyen Ayasofya'nın ve Sultan Ahmet Cami'nin bütün detaylarına hâkimiz. Alman Çeşmesi'ni, Haseki Hürrem Hamamı, Örme Sütun'u, Burmalı Sütun'u, Mısır Dikilitaşı'nı aynı anda görebiliyor, Sultan Ahmet Meydanı'nın gökyüzünden bir seyirlik keyfini yaşıyoruz. Bu masal ülkesinin İstanbul'unda en büyük keyfimiz, istediğimiz her yere birkaç dakikada ulaşabilmemiz. Trafik yok, kalabalık yok... Ne de olsa burası masalların ülkesi! Sadece bir yeri görmek istememiz yeterli. İstanbul'a bir tepeden bakmak hiç bu kadar keyifli olmamıştı!