Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Demokrasinin teminatı kim: Halk, polis, asker

Gençliğini 1970'lerin sonu, 1980'lerin başında yaşamış, daha sonra Ünal Erkan'ların, Mehmet Ağar'ların yönetimine şahit olmuş bizim gibiler için Emniyet hakkında olumlu laflar etmek kolay değildir.
Ancak eski yargılarda ısrar etmemek gerek. Belli bir yaştan sonra insanlar pek değişmiyor ama kurumlar öyle değil.
Sürekli yakınıyoruz, hatta lanetler yağdırıyoruz; ancak son yıllarda bütün devlet kurumlarında olumlu gelişmeler var.
Ama galiba her bakımdan en hızlısı Emniyet Genel Müdürlüğü. (Halkın kurum hakkındaki algısı ise gerçeğin çok gerisinde kalıyor.)
Değişim iki temel boyutta:
1) İnsan kalitesinin gelişmesi.
2) Teknolojinin gelişmesi.
Bu iki faktör içinde en önemlisi insan... Kurumun ortalama eğitim düzeyi füze hızıyla yükseldi. İki fakülte bitirmiş sürüyle emniyetçimiz var artık.
Arada sırada 'yeni kuşak emniyetçilerle' bir araya geldiğimde gördüklerim beni mutlu ediyor.
İkinci faktör de önemli: Yeni teknolojilerle donanmış emniyetçiler, suçu engellemede ve suçluları yakalamada büyük fark yarattı.

***
Şimdi gelelim şu 'teminat' tartışmasına.
Geçen gün, "Günümüz Türkiye'sinde, demokratik rejimin bir teminatı da Emniyet'tir" dedim.
Sebebini anlatayım...
28 Şubat (1997) darbe sürecini hatırlayın. Askeriye içindeki 'Batı Çalışma Grubu' adlı illegal cunta örgütlenmesini kim ortaya çıkarmıştı? Emniyet İstihbaratı!
Emniyet o zamandan beri giderek daha fazla Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıda bulunuyor.
Bunun en güzel örneği Ergenekon soruşturmasıdır.
1999'da kurulan... 2002'de, henüz AKP iktidara gelmeden, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Genelkurmay Başkanı'na ve Cumhurbaşkanı'na bildirilen Ergenekon şebekesini, yakından izleyen kurumlarından biri de Emniyet. (Ve tabii ilgili savcılar.)
Bu da entelektüel kapasitesi yüksek, iyi analiz yapan, zeki emniyetçilerin, modern teknolojiyi maharetle kullanmaları sayesinde oluyor.
Tabii MİT'in de hakkını yemeyelim. O kurumda da büyük gelişme var: Demokrasi karşıtı çalışmaları MİT de takip ediyor.
(Halbuki bir vakitler generallerce yönetilen MİT, sivillere değil, askerlere çalışırdı.
Kurumda hâlâ o dönemi özleyenler olduğu söyleniyor ama herhalde azınlıktalar.)
"Demokrasinin teminatı halktır" hoş ama boş bir romantik laftır.
Halksız demokrasi olmaz elbette ama halkın istemesi de yetmez.
Demokrasi mutlaka kurumlar tarafından desteklenmelidir.
İşte bunları düşünerek, "Demokrasinin bir teminatı da Emniyet'tir" diyorum.
'Ya asker' diye sorarsanız...
O noktada ciddi sorun var:
1960'tan beri demokrasiye dört kez darbe vuran kurum hangisi? Askeriye...
Başarısız kalsalar da cuntalar nerede yuvalanıyor, çekirdek kadrolarını nerede buluyor? Askeriyede...
'İrtica öcüsü geliyor' deyip psikolojik operasyon planları yapan ve hatta uygulayan kim? Askeriye...
Kimse kusura bakmasın; böyle bir kuruma ben 'demokrasinin teminatıdır' diyemem.
Keşke diyebilsem.
Mesela kişisel garantisini veren GK Başkanı Org. İlker Başbuğ'a yürekten güvenebilmem için, bir grup darbeciyi kulağından tutup kapının önüne koyduğunu görmem gerekir.
Ama bunu söylediğimizde de, 'Cadı avı başlatmam' çıkışını kullanıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA