Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Zülfü Livaneli: U2 konserinde ne işi vardı?

Gazetelerde çıkan, ayrıntılı ve krokili, "U2 konserine nasıl gideceksiniz" haberleri bizi gaza getirmişti. Gençliğini 'mavi kartla' geçirmiş bir otobüs sever olarak, "Toplu taşıma araçlarını tercih edin" notu bile hoşuma gitmişti.
Çok kolaydı: Metrobüsle Yeni Bosna'ya gelecek... Oradan da belediyenin ayarladığı otobüslerle stada ulaşacaktık.
Saat 17.45'te çıkabildik evden. Yeni Bosna durağına vardık ki kuyruk en az 300 metre!
Bekle, bekle, sonunda orta boy bir halk otobüsüne bindik... Tam TEM'e geliyorduk ki zınk! Korkunç bir trafikle karşılaştık. Stada gelişi kolaylaştırmak için geçen yıllara rağmen hiçbir şey yapılmamıştı.
Yerimize oturduğumuzda 21.45'ti. Yani tam dört saattir yoldaydık. Ön grup 'Snow Petrol' konserini bitirmişti.
Daha ne ayrıntılar var ama kesiyorum: Bu organizasyonu yapa(maya)nlardan bir daha "toplu taşımacılık" lafını duyarsam; külahları değişiriz!

***
Gelelim konsere...
Sahne kurgusu gerçekten muhteşemdi. Bu da endüstriyel konser işte: Şaşırtıcı, hayranlık uyandıran, büyüleyici...
U2'nun tınısını severim. "En beğendiğin albüm" derseniz; 'The Joshua Tree'yi tek geçerim.
Velhasıl güzel bir konser izliyor, "yorulduk ama değecek" diyorduk ki... İlk olay Bono'nun Boğaz Köprüsü deneyimini anlatmasıyla patladı.
"Egemen Bağış ile Boğaz Köprüsü'nden geçerken" filan demesiyle birlikte bir "yuh" sesi yükseldi.
Tabii ben de kendimce "yuh" dedim:
Ayıla bayıla izledikleri U2'yu getirmek için uğraşan Egemen Bağış değil mi?
"Çağdaş medeniyet" dedikleri Avrupa Birliği'ne Türkiye'yi sokmak için debelenen o değil mi?
Egemen Bağış bunlara ne kötülük etti?
Bono, politikacılardan söz etmeyi bırakıp "Köprünüz ne güzel" filan dediğinde, bir de alkışlamazlar mı?
Bono övdü diye gurur duydukları o köprü de Süleyman Demirel'in eseridir. Biliyorlar mı acaba?
Neyse... Tam geçti derken...
Beterin de beteri varmış.
***
U2'nun "Pop" adlı albümünün kartonetinde "Türkiye'de kaybedilen Fehmi Tosun'u hatırlayın" yazar.
İstanbul Avcılar'da yaşayan beş çocuk babası, 36 yaşındaki Fehmi Tosun, Ekim 1995'te beyaz bir 'reno' ile gelen telsizli, silahlı kişilerce evinin önünden götürüldü.
Kocasını ararken çalmadık kapı bırakmayan eşi Hanım Tosun bir sonuç alamadı. Olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dek uzandı. Bizim "TC", Hanım Tosun'a 40 bin euro ödedi.
Lice doğumlu Fehmi Tosun'un adı 'Pop'ta geçince "U2, Diyarbakır'a" diye kampanyalar bile yapıldı.
İşte Bono, Fehmi Tosun'un anısına, 'Mothers of the Disappeared'i ('Kaybolanların Anaları') söylerken sahnede Zülfü Livaneli bitivermez mi?
***
Önce parçaya eşlik etti.
Ardından da, biz şaşkınlık içinde, "Yok artık" diye birbirimize bakarken, 'Yiğidim Aslanım'a başlamaz mı?
Referandumda, dörtte üçü "hayır" verecek olan kalabalık da buna eşlik etmez mi?
***
Fehmi Tosun ile Zülfü Livaneli'nin ne alakası var? Livaneli, Bedri Rahmi'nin Nazım Hikmet için yazdığı söylenen, 'Yiğidin Aslanım' şiirini, hayatını kaybeden solcular için seslendiriyordu bir zamanlar.
Sonra çizgi değiştirdi. 28 Şubat (1997) postmodern darbe sürecini destekledi.
75'inci Yıl etkinliklerinde, 'Yiğidim Aslanım'ı, Atatürk için okudu. (İnternette videoları var.)
***
Fehmi Tosun ise JİTEM'in İstanbul'daki uzantılarınca gözaltına alınıp yok edilmişti. Bu katilleri yönetenlerin hepsi Kemalist'tir.
Her türlü insanlık dışı iş için, "Ama biz Atatürk Cumhuriyeti'ni korumak için bunları yapıyoruz" derler.
Livaneli'nin hayatında, Fehmi Tosun'un kayda değer bir yeri yok ki! 2002'den günümüze geçen sekiz yıllık Vatan gazetesi döneminde, bir kere bile Fehmi Tosun'dan söz etmedi.
Aynı süre içinde JİTEM'den bir kere bahsetti. Kurduğu cümle şudur: "Fransa'da en sık kullanılan söz 'jötem' (je t'aime: seni seviyorum), bizde ise Jitem." (3 Mart 2009)
***
Hanım Tosun, Livaneli için şöyle demiş:
"Zülfü Livaneli çıkışıyla o şarkıyı berbat etti. U2, tam Fehmi Tosun tezahüratları atarken, ki şarkı daha bitmemişti, Livaneli robot gibi durdu. Sanki dili kilitlenmişti. Zülfü Livaneli'nin böyle bir adam olduğunu gerçekten bilmiyordum. Sözde solculuktan bahsediyor. Robot gibi geldi, gitti, o an çok sinirlendim."
Hanım Tosun niye kızıyor, anlayamadım. Livaneli solcu değil. O bir Kemalist... JİTEM'ciler kaka çocuk, Livaneli ise Kemalizm'in güler yüzü.
Unutmadan: Bir de kendi reklamını yapmakta üstüne yoktur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA