Baha Erbaş

Balkanlar'ın geleceği endişe veriyor


20 Mayıs günü Sırbistan halkı yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gitti. Önceki cumhurbaşkanı, Türkiye'nin de dostu denilebilecek, AB yanlısı Boris Tadiç, Sırp milliyetçisi ve Rus taraftarı Tomislav Nikoliç karşısında seçimi kaybetti. Nikoliç hem Rusya'nın hem de Sırbistan, Bosna-Hersek ve Kosova'daki Sırp milliyetçilerinin büyük desteğini alarak seçimi kazandı. Sırbistan'da seçimleri Sırp milliyetçilerinin kazanması önümüzdeki dönemde bölgede tansiyonu yükseltebilecek yeni bir konjonktürün başlangıcı olabilir. Rusya'nın da teşviki ile bir yerden sonra bu durum Balkanlar'daki ABD askeri varlığını da tehdit edebilecek bir ortam yaratabilir. Zira Kosova'da, ABD'nin bölgedeki en büyük askeri üssü olan ve 7000 civarında askeri personeli bulunan Bondsteel Askeri Üssü bulunuyor.
Bosna-Hersek 1993'te Amerika'nın müdahalesi ile kurulabildi. Avrupa istisnasız olarak 260 bin Bosnalı'nın katlini izlemeyi tercih etti. Miloseviç "Balkanlar'dan Türk ve Müslüman izini sileceğiz" derken hiç kimse insan haklarından bahsetmedi. Bosna Hersek ABD'nin askeri müdahalesi ile kurulabildi ama sağlam bir temele oturtulamadı. Aslında şartlar o gün buna da müsaade etmiyordu. Avrupa'nın Balkan Politikası ise 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'nden bu yana hemen hemen hiç değişmedi. Almanlar her zaman Hırvatları, İngiltere ve Fransa ise Ruslar ile beraber olup hep Sırpları desteklediler. Bu güçlerin hepsinin hem Kosova hem de Bosna-Hersek ile ilgili tutumları da çok farklı değildir. Zira Sırpları apar topar AB'ye alırken, 2013 ortasında Hırvatistan da AB'ye katılacakken hem Bosna Hersek hem Kosova bölgede izole oldular. Son tahlilde hiç abartısız bütün bir tarihi "Hıristiyanlık" üzerine kurulu Avrupa, Balkanlar'da 3 İslam ülkesini bir arada-AB içinde görmek istemeyecektir.
Türkiye bu bölgede Dayton Barışı ile kurulan düzenin bozulmaması ve Balkanlar'da tarihi-kültürel ve etnik bağları olan bu halkları korumak adına Bosna Hersek ve Kosova'nın NATO üyelikleri için çalışmalıdır. Zira Türkiye'ye düşen bu hayati sorumluluk, Balkanlar'ın geleceğini, sonraki kuşaklar için de tarihi çok derinden etkileyebilecek tarihi bir misyondur.
Rusya süper güç değil fakat geçtiğimiz 10 yılda Avrasya sathında toparlandı. Artan enerji fiyatları ile kendi içinde bir nebze istikrarı yakaladı ve eski Sovyet İmparatorluğu'nun hinterlandında etkin olmaya başladı. İttifaklar kurdu, kuruyor. Fakat Soğuk Savaş'ın zor zamanlarında, 50-60'larda olduğu gibi ne ABD'ye ne de Batı Avrupa'ya kafa tutacak ekonomik ya da politik gücü yok. Yani Kruschev'in 1958'de Moskova'daki Batı büyükelçilerine "Size gömeceğiz" diye kendinden emin savurduğu tehdidi Putin'in söyleyecek ne gücü ne de konumu var. O günlerden bu yana Rusya hem ekonomik hem sınai hem de coğrafi olarak devamlı küçüldü. Fakat böylesine geniş bir coğrafyada kendi "Beka Stratejisi" adına ABD'ye karşı taktiksel olarak kendini savunmada değil hücumda kalmaya zorluyor. Kendi içinde çok büyük sorunları ve sıkıntıları olmasına rağmen. ABD'yi kendi çevresine yaklaştırmak istemiyor, diğer yandan da etki alanını olduğunca genişletip, güçlenmek ve bunu da ABD'ye karşı kullanmak istiyor. 1 Ocak'tan itibaren Belarus, Rusya ve Kazakistan ortak gümrük birliği uygulamasına geçti. Putin birliğin daha da genişleyip nihayetinde "Avrasya Birliği"ne varacağını dünyaya duyurdu. Doğu Avrupa'da ABD bir yandan Füze Kalkanı projesi için çalışırken diğer yandan da Rusya itttifak arayışları içerisinde yol alıyor. Ukrayna'yı tekrar kazandı. Doğu Avrupa'da güçlenecek bir Rusya'nın ilk adım atmak isteyeceği yer Balkanlar olacaktır. Sırbistan'daki seçimler bölgenin kaderi açısından bu noktada önem arz ediyor.
Eğer Amerika bu bölgeleri terk etmek niyetinde ise bu kesinlikle Yugoslavya'nın yeniden dirilişi demek olacaktır. Hırvatistan, Almanya'nın sayesinde bu tehlikenin dışında kalabilir. Fakat bu durum hem Kosova'nın hem de Bosna-Hersek'in geleceğini tehdit eder ve tehlikeye sokar. ABD'nin şimdiye kadar Bosna Hersek ve Kosova'yı NATO'ya aldırtmamış olması hem Rusya hem Almanya karşısında Türkiye'nin Balkanlar'daki en büyük zaafıdır. AB'nin geleceği bugün için muammadır fakat hem Bosna Hersek hem Kosova için gelecekte birliğe üye olabilmenin yolu önce NATO üyeliğinden geçmektedir. Tıpkı Mayıs 2004'te AB'ye katılan Doğu Avrupa ülkeleri gibi. Onlar NATO üyesi oldukları için, ABD bir yerde AB'yi bu yeni NATO ülkelerini AB bünyesine katmaya mecbur bıraktı; üyelikleri ancak bu şekilde gerçekleşebildi. Zira hem o gün hem de bugün Doğu Avrupa ülkelerinin Bosna ya da Kosova'ya öğretecekleri ekonomik kalkınma mucizeleri olmadığı açıktır.
Türkiye'nin Balkan stratejisi bütün tarafları bir araya getiren, Balkan Zirvesi yapabilen, bölgede barış için bütün taraflarla görüşüp, konuşabilen olmanın ötesinde olmalıdır. Bosna-Hersek ve Kosova bir an önce NATO üyeleri olmalıdırlar. ABD'nin bu bölgelerden çekilip buraları Rusya'ya terk etmesinden ne Türkiye'ye ne de ABD'ye ne de bizatihi bölgeye bir fayda doğmaz. Eğer ABD'nin gerçek niyeti Füze Kalkanı'nı Doğu Avrupa ve Türkiye'ye konuşlandırıp bölgeyi Rusya veya gelecekte Çin veya herhangi bir güce bırakmamak ise Balkanlar'ı da terk edemez, terk etmemelidir. Bunu ABD ile konuşabilecek tek güç ise Türkiye'dir. Zira Kosova'dakinden daha çok Kosovalı, Bosna'dakinden daha çok Bosnalı, Arnavutluk'takinden daha çok Arnavut olan dünyadaki tek ülke Türkiye'dir; Rusya ya da ABD değil.
baha.erbas@usasabah.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.