Hilâl Kaplan

Türkiye Amerika’ya güvenebilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan ülkeye dönmeye hazırlanırken Başkan Obama'nın telefonla katıldığı ve Joe Biden'ın da katıldığı bir görüşme yaptı. Bu görüşme Türkiye'nin IŞİD karşıtı koalisyon için hayatî önemde olduğunun göstergesi. Bununla eş zamanlı olarak, bir yıldır yabancı basında IŞİD yanlısı gibi gösterilmeye çalışılan Ak Parti hükümeti için, birden "We need Turkey" temalı haberler çıkması da tesadüf değil.

Türkiye, sınırındaki IŞİD tehdidiyle baş etmek için bazı girişimlerde bulunmaya hazırlanıyor. Meclise gelen tezkerenin oldukça geniş kapsamlı hazırlanması, içine girdiğimiz sürecin risklerinin yüksek, tahmin edilebilirliğinin düşük olmasından kaynaklanıyor. Fakat Türkiye, ABD'ye güvenebilir mi sorusu da akılları meşgul etmiyor değil. Görebildiğim kadarıyla Türkiye'nin koalisyona destek vermesinin arkasında üç temel motivasyon var: Operasyon sonrası IŞİD'den boşalacak alanın Esed rejim güçleriyle değil, muhaliflerle doldurulmasına önayak olmak, güvenli bölge kurulmasına uluslararası kamuoyunu ikna etmek ve çözüm sürecinin bir takım manipülasyonlarla zarar görmesini engellemek.
Türkiye, dünya tarihinde eşine az rastlanır bir misafirperverlik ile iki milyona yakın Suriyeli mülteciye kapısını açmış durumda. Ancak bu 'açık kapı politikası'nın, operasyonların ardından da gelmesi muhtemel yüz binler göz önüne alınırsa, sürdürülebilirliği güç. Üstelik bölge demografisinin radikal biçimde değiştirilmesi de hem IŞİD'in hem de Esed'in elini kuvvetlendirmeye yarayacaktır. O yüzden 'güvenli bölge' kurulması talebi oldukça makul. Ayrıca Türkiye, Esed rejimi Suriye'de hakim olduğu müddetçe devam edecek olan iç savaş ortamının yarattığı otorite boşluğunun terör örgütlerini güçlendireceği uyarısını yaklaşık iki yıldır yapıyor. Batılı devletlerin nihayet bu teze ikna olduğunu görmek, IŞİD sorununun temelli çözümü noktasında umut verici.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Suriye'deki düşmanlarının "Önce Esed, ardından IŞİD" olduğunu söyleyip, Esed'in de işine geldiği için IŞİD'le mücadele etmediğini belirtti. Ardından Britanya Başbakanı David Cameron, "Suriye'de, IŞİD'in gelişmesine neden olan zalim diktatör Esad'dan, tüm halkı temsil edecek yeni bir hükümetin oluşturulması için bir geçiş sürecine ihtiyaç vardır. Esad çözümün değil, sorunun bir parçasıdır" açıklamasında bulundu.En son ABD Başkanı Barack Obama da "Esad yönetimi varken, Suriye'ye istikrar getirmemiz mümkün değil" itirafında bulundu.
Ancak Başkan Obama daha önce de, Esad kimyasal silah kullanarak binlerce sivili öldürdüğünde, yani 'kırmızı çizgiyi' aştığında, "Diktatörler zalimlikleri hafızalardan silinene kadar bunları dünyanın göz ardı etmesini isterler" demişti ve öte yana bakmıştı. Aslında Amerikan Başkanı, Suriye krizi ilk patlak verdiği andan itibaren çelişkili ve tereddütlü bir dış politika gütmüştü. Ne muhaliflere güçlü bir destekte bulunulmuş ne de Esad herhangi bir şekilde köşeye sıkıştırılmıştı. Bu çelişkili politika sayesinde Esad, Rusya ve İran'dan akan silahlar ve insan gücüyle ayakta kalabildi.
Yabancı koalisyon güçleri, binlerce kilometreyi aşıp bombaları bırakıp gittiğinde, Türkiye sınır hattı boyunca daha da karmaşık bir ulusal güvenlik tehdidiyle baş başa kalabilir. O yüzden bölgeyi siyasî alanda da huzura kavuşturacak bir çözüm planı uygulanmayacaksa, sadece günü kurtarmakla yetinilicekse, Türkiye'nin koalisyonda ne kadar aktif rol alacağını yeniden düşünmesi gereklidir. O yüzden dönüp dolaşıp, başlıktaki soruya geliyoruz: Türkiye Amerika'ya güvenebilir mi? Bu soruya olumlu cevap vermek şu aşamada zor görünüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.