SERDAR KARAGÖZ

45. Başkan kim olacak? (I)

Amerikan siyaseti artık 2012 seçimlerine kitlenmiş durumda. Demokratlar Başkan Obama'yı bir kez daha Beyaz Saray'da tutmanın hesabını yaparken; Cumhuriyetçiler, Obama'nın karşısına çıkartacakları ismi belirlemeye çalışıyor. Amerika'nın iç siyaseti, ekonomi alanındaki performansı merkeze koyan bir siyaset.
Amerikalı seçmenler oy tercihlerinde her şeyden önce kişisel ekonomik gelir durumlarına bakarak hareket ediyor. Wall Street uzmanlarına göre mevcut şartlar devam ederse Obama'nın seçimleri kazanması için gerçek bir mucizeye ihtiyaç var. Dolayısıyla birçok kurum, kuruluş, şirket artık yeni başkan üzerine plan yapmaya başlamış durumda.
Amerikan medyası ve yönetici eliti günlük siyasi mesailerini yeni başkanın kim olabileceği üzerine konuşarak geçiriyor. Gözler Cumhuriyetçi Parti adayları üzerinde. Cumhuriyetçi adaylar kampanyalarına başladı. Bu dakikadan sonra adaylık açıklayacak sürpriz bir isim olmazsa adı geçen güçlü adaylar; Teksas valisi Rick Perry, eski Massachusetts valisi Mitt Romney, Temsilciler Meclisi üyesi Minnesotalı Michele Bachmann ve Teksas'tan temsilciler meclisi üyesi olan Ron Paul.
CNN Pazartesi akşamı bu isimlerin aralarında bulunduğu 8 Cumhuriyetçi adayı ekrana çıkartarak 2012 başkan adaylarına kendilerini tanıtma fırsatı verdi. Adaylar ekonomiyi nasıl düzelteceklerini, kamu harcamalarını nasıl kısacaklarını ve Amerika'yı nasıl zenginleştireceklerini anlattılar. Aşağı yukarı hepsi aynı fikirde olan Cumhuriyetçi adaylar Amerikan seçmenine "aradığınız kişi benim" mesajı vermeye çalıştılar.
Zaman zaman da birbirleri ile atıştılar.
Toplantıda dikkat çeken ve Çay Partisinin ezberini bozan isim Ron Paul oldu. Ron Paul; Amerikan dış politikasının işgal ve savaş mantığından çıkarılarak normalleşmesi gerektiğini söyledi. "Savunmak ve savaşmak farklı şeylerdir", diyerek; Bush döneminde geliştirilen "önleyici savaş" kavramına aykırı bir tutum sergiledi. Savaşmanın maliyetinin yanı sıra Ortadoğu'da ve ABD'nin işgali altında bulunan yerlerde yüz binlerce masum insanın öldürüldüğünü belirtmesi üzerine Çay Partisi taraftarlarınca yuhalandı. Programın seçmen üzerindeki etkisi bu hafta sonuna doğru yapılacak kamuoyu yoklamalarında ortaya çıkacak.
Çay Partisi etkisi
Cumhuriyetçi Parti içindeki radikal muhafazakârları temsil eden Çay Partisi (Tea Party), adaylar üzerinde müthiş bir baskı kurmuş durumda. Cumhuriyetçi adaylar, Amerika'nın en dinamik politik örgütlenmesi olan Çay Parti üyelerine her konuşmalarında sıcak mesajlar vermeyi ihmal etmiyor. Çay Partisi hiyerarşik kurumsal bir yapı olmadığı için bir isim üzerinde yoğunlaşmış durumda değil. Cumhuriyetçi adaylar, konuşma tonlarındaki sertliğe göre bu hareketten destek görüyorlar. Çay Partisi üyeleri ise tam manasıyla şahin ve güçlü bir başkan adayı bulma amacında. Cumhuriyetçiler içinde buna en yakım isim Teksas Valisi Rick Perry gibi duruyor.
En Güçlü adaylar kimler?
Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre Rick Perry ve Mitt Romney diğer adaylardan bir adım önde görünüyor. Her ne kadar son kararı delegeler verecek olsa da büyük bir skandal yaşanmaz ise Cumhuriyetçi seçmenlerin adayı bu iki isimden biri olacak... Perry, CNN tarafından yapılan ankete göre Cumhuriyetçiler arasında % 30 ile en fazla desteklenen isim. Perry'yi % 18 ile Romney izliyor. Adaylığını açıklamayan Sarah Palin %15 ve Ron Paul %12 civarında destek görüyor. Bachmann'a gelen destek ise %10 bandında seyrediyor. CNN, Cumhuriyetçi seçmenin ortak görüşünü biraz daha netleştirmek için soru formatını değiştirerek deneklere şu soruyu yöneltiyor; "Sizce hangi Cumhuriyetçi aday, Obama'yı Beyaz Saraydan gönderebilir?". İşte bu soru Cumhuriyetçiler adaylar arasında iki isim ön plana çıkartıyor . Deneklerin %42'si bu kişinin Rick Perry olduğunu söylerken, %26'sı Mitt Romney'i Obama'yı seçimde yenebilecek kişi olarak tanımlıyor.
Kovboy Perry kimdir?
Başkan adaylarını kampanya dönemi öncesinde tanımak bazen daha güvenilir olabiliyor. Tam anlamıyla yarış başladığında hassas dengeler nedeniyle pek çok siyasetçi gibi Amerikan Başkan adayları da çeşitli maskelerin arkasına sığınarak siyasi yolculuklarına devam ediyorlar. Kampanya kızışmadan adayları tanımakta fayda var.
Rick Perry ismine odaklandığımızda göreceğimiz ilk şey onun kökenlerinde yer alan halk adamlığıdır. Perry, bir Amerikan eliti değil. Ailesi petrol ya da maden zengini ya da Amerikan borsasına yön veren bir aile değil! Perry'nin eğitim süreci de Amerika'nın elit okullarında geçmemiş. Perry, eğitimini "hayvan bilimleri" üzerine almış bir çiftçi! Bir rençper! O, geçimini sağlamak için kapı kapı dolaşıp kitap satmış bir emekçi! Yaşadığı kasabanın tarım ve hayvancılık kurumunda çalışmış bir memur. Babası, yaşadıkları kasabada Demokrat Parti'de siyaset yapmış biri; ama her şey Teksas'ın Haskell kasabasıyla sınırlı kalmış. Perry, önceleri Demokrat Parti'de siyasete başlamış daha sonra - özellikle de dinin politik fikirlerindeki belirleyici rolü yükseldikçe- Demokratlardan uzaklaşarak Cumhuriyetçiler arasında siyasete devam etmiş.
Perry dindar biri. Obama gibi kültürel bir Hıristiyan değil; her şeyi ile teslim olmuş bir Hıristiyan. Bir konuşmasında "Kararlarımı tanrının doğru ya da yanlış tanımına göre veririm" diyor. Perry'nin eşcinsel evlilik ve kürtaj gibi kilit meselelerinde tek referansı İncil. İsrail'i ziyaretinde yapmış olduğu bir konuşmada "İsrail'i destekliyorum, çünkü inandığım tanrının size bu toprakları verdiğini düşünüyorum" diyor. Perry'nin İsrail desteği pragmatik değil dogmatik.
Perry'nin dış politikada ciddi bilgi ve tecrübe eksiği var. Öte yandan Amerikan tarihinin en uzun valilik yapmış isimlerinden biri olarak, Amerikan iç siyasetine hâkim görünüyor. Seçmenler için dış politika öncelikli bir konu değil. Özellikle Çay Partisine yakın olan Cumhuriyetçiler; Perry'nin ülke içindeki ekonomik durgunluğa son vereceğini, hükümet harcamalarını kısacağını, vergi indirimine giderek ekonomiyi canlandıracağını düşünüyor.
Wall Street'in en hassas analizcileri, Amerika Birleşik Devletleri'nin 45. Başkanı bir Cumhuriyetçi olacak diyor. Ben ihtiyatlı analizlerden yana olsam da Wall Street kaynaklarım Obama'nın kesinlikle kazanamayacağı konusunda ısrarlı. Şahsen konuşma ve kampanya ustası Obama'ya güle güle demek için 2012 Mart ayına kadar beklemeyi tercih ediyorum. Ve seçimlere kadar zaman zaman tekrarlayacağım şu sözü şimdiden söylüyorum: Obama'nın en büyük şansı Çay Partisidir. Sıradan, politize olmamış Amerikalılar; Çay Partisi çılgınlığından korkup "yine Obama", diyebilirler.

Başkan, henüz kartlarını açmadı.

serdar.karagoz@sabah.com.tr
@serdarkaragoz


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.