MELİH ALTINOK

Sıramızı mı bekliyoruz?

Türkiye son birkaç ay içerisinde onlarca vatandaşını kaybettiği terör saldırılarıyla sarsıldı.
Ankara ve İstanbul kentlerini kana bulayan teröristler, kurbanlara göre kendilerine bir isim bulunuyor.
Saldırılarda ölen askerse terör eylemini İllegal Kürdistan İşçi Partisi (PKK) üstleniyor. Kurbanlar sivillerse PKK'ya bağlı TAK isimli yapı ortaya çıkıyor ve "biz yaptık" diyor. Eğer terör eyleminde hayatını kaybedenler turistlerse fail mutlaka Irak Şam İslam Devleti (DAESH) çıkıyor!
Bu şablon hiç değişmiyor. Çünkü teröristleri sevk ve idare edenler aynı olduğu gibi beslendikleri coğrafya da aynı. Evet, Suriye!
Türkiye'nin Suriye ile yüzlerce kilometrelik bir sınırı var. Ve istisnasız tüm terör örgütlerinin merkez üssü Suriye! PKK, onun Suriye kolu YPG-PYD, DAESH ya da illegal Devrimci Halk Kurtuluş Partisi cephesi DHKP-C…
Evet, Türkiye coğrafi olarak komşu olduğu Suriye'deki kaosun bedelini herkesten daha fazla ödüyor. Ancak Paris saldırısı derken son olarak Avrupa Birliği'nin ve NATO'nun başkenti Brüksel'in üç ayrı noktasında patlayan bombalar gösteriyor ki, bu tehlike tüm dünyayı tehdit ediyor!
Bombacıların ve katliam yapan teröristlerin eylem yaptıkları ülkenin vatandaşı olmalarının çok fazla bir anlamı yok. Zira orta Doğu'da ve Avrupa'da kanlı eylemler yapan tüm bu örgütler insan kaynağının yanı sıra, lojistik desteklerini de Suriye'den sağlıyor. Arkalarında da Şam rejimi var. Suriye'deki iç savaş ve kaos ortamının neden olduğu göç dalgası devam ettiği sürece de bu terörist hareketliliğinin kontrol edilmesi nerdeyse olanaksız.
Düşünün, 23 milyonluk Suriye'nin yarısından fazlası zaten mülteci konumunda ve her gün aralarına yenileri ekleniyor.
Peki, Avrupa bu ortak probleminin nasıl üstesinden gelecek? Kuşkusuz insanlığın ortak birikiminin elinin tersiyle itip faşizan güvenlik politikalarına sarılmak bir çözüm değil. Bu sorunu ötelemenin yanı sıra yaranın daha da derinleşmesinden başka bir iş yaramaz.
Öyleyse yapılması gereken yapısal çözümlere yönelmek. Bunun ilk adımı da göç dalgasını durdurmak için Suriye'nin kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturmak. Sonrasında ise Suriye'deki diktatörlüğün yerini halkın katılımına olanak veren bir yönetime bırakmasını sağlamak. Avrupa'nın ve ABD'nin bu konuda yapabileceği çok şey var.
İkinci adım da, teröre karşı küresel mücadelede batının çifte standartlarını terk etmesi.
Örneğin terör saldırılarıyla sarsılan Belçika, AB adayı Türkiye'de kanlı terör eylemeleri yapan DHKP-C gibi örgütlere müsamaha gösteriyor. Fehriye Erdal gibi bu örgütün cinayet işlediği kanıtlanmış teröristlerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mekanizmalarını ulusal hukukunun üstünde tutan Türkiye'ye iade etmiyor.
Daha da acısı, Belçika'daki kanlı saldırının aynısını, geçtiğimiz ay içinde Türkiye'nin Başkenti Ankara'da üst üste iki kez gerçekleştirip 70'e yakın insanı Katleden PKK'nın Brüksel'de propaganda çadırları kurmasına izin veriyor.
Belçika yetkileri Türk yetkililere konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda tavırlarını "düşünce özgürlüğüne" dayandırıyorlar.
Söyler misiniz insan öldürmek ve bunu gizleme bile ihtiyacı duymadan daha çok taraftar kazanmak için övünerek yaymak düşünce özgürlüğü olabilir mi?
Düşünün, Belçika'yı kana bulayan DAESH teröristleri, Ankara'da bir propaganda çadırı açıp, Brüksel katliamını savunsa ve Türk hükümeti bunu "düşünce özgürlüğü" kapsamında değerlendirip müsaade etse AB'nin tavrı ne olurdu?
AB, teröre karşı ilksel tutum konusunda DAESH, PKK ya da DHKP-C diye ayırmadan tavır alan Türkiye'yi örnek almalı. Teröre kuluçkaya ortamı sağlayan Suriye konusunda da artık elini taşın altına koymalı.
Yoksa çaresiz, Paris'in, Ankara'nın, İstanbul'un ya da Brüksel'in ardından sıranın hangi başkente geleceğini korkuyla bekleyeceğiz.
Daha ne bekliyoruz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.