MELİH ALTINOK

Benim Avrupam

Kendimi sol liberal olarak tarif ettiğim yıllarda Avrupa Birliği (AB) üyeliğini ülkemin sivilleşmesi, demokratikleşmesi için bir şans olarak görüyordum.
Çünkü demokratikleşme taleplerimize kulak tıkayan askeri vesayetin sopası altındaki siyasal iktidarlar korkaktı. Reformları, halkın değil de AB kriterlerinin "dayatması" ülkede asıl hakim olan askeri-sivil bürokrasinin direncini kırabilirdi.
Kaldı ki, radikal Marksistlerin burun kıvırmalarına rağmen, bir sivil toplum projesi olan AB, enternasyonalizm argümanlarıyla da pekâlâ savunulabiliyordu.
Evet, özetle AB belki "dünyanın bütün işçilerini birleştirmeyecekti" ama hiç olmazsa Avrupa'nın tüm demokratlarının dayanışması için elverişli bir zemindi.
Sonuçta çok da yanılmadım. 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) AB'nin rüzgârıyla pek çok demokratikleşme adımı attı.
Oluşan olumlu hava sayesinde ülkenin AB üyeliğine destek veren Türklerin oranında da ciddi artış yaşandı.
Ta ki, Ak Parti hareketinin kurucusu ve lideri Tayyip Erdoğan, AB'nin teorik olarak eleştirdiği askeri vesayete bağımlı Türkiye siyasi sisteminde yapısal demokratik reformlara soyuna kadar…
Erdoğan seçmenin sandıktan çıkan iradesinin, yani parlamentonun elini kolunu bağlayan atanmış bürokrasiyi muazzam bir oy desteğiyle geriletiyordu.
Buna askerin, seçilmiş siyasi iradenin icraatlarını şekil değil esas yönünden denetleyip jüristokratlığa soyunan yargının ya da devlet içerisinde örgütlenmiş çetelerin direnmesi normaldi. Neticede arkasında seçmen desteği olmayan bu vesayet odaklarının saltanatı, statüko sallanıyordu.
Hatta bunun için güçlerini fiilen birleştirip 21. Yüzyılın 15 Temmuz'unda bir cunta darbesine bile soyundular.
O gece, çoğunluğu sivil 250 kişi hayatını kaybederken 2000'e yakın vatandaş yaralandı. O günü, hem vahşete sokakta şahit olan bir vatandaş olarak hem de ölüm tehlikesiyle yayın yapan bir televizyoncu olarak asla unutmayacağım.
Evet, itiraflarında bu işe yıllardır hazırlandıklarını söyleyen NATO tetikçisi Gülenist radikaller motivasyonlarında şaşırtıcı bir yan yoktu.
Peki, ama sivilleşme ve demokratikleşme için aday Türkiye'ye kriter üzerine kriter öneren AB'ye ne oluyordu?
Birlik ülkeleri 15 Temmuz askeri darbe girişimi kınamak şöyle dursun, Türkiye'den kaçan onlarca sivilin katili aşağılık cuntacıların sığınağı olmuşlardı adeta.
Türkiye'deki 16 Nisan referandumu öncesi nerdeyse tüm Avrupa'nın, vesayetin tehdidi altındaki seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Ak Parti hükümetine karşı düşmanca tavırlarını da AB ruhuyla izah etmek mümkün değil.
Düşünün, İsviçre'de bile, darbecilerin ve terör gruplarının, AB adayı bir ülkenin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı için öldürün çağrıları yaptığı mitinglerine izin veriliyor.
İşte bu nedenlerle Erdoğan "Böyle devam ederse AB konusunu halka sorarız" çıkışına Türkiye'nin her kesimden seçmen destek veriyor. Hatta bir dönem sıkı AB taraftarı olan ben ve benim gibiler bile...
Çünkü bizim Avrupamız hakikaten bu değildi; bence Avrupalı demokratların da…
Bugünler de geçecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.