Nur Özkan Erbay

ABD’de Birliğin Durumu ve Başkan’ın mesajları


Başkanlık koltuğunda üç yılı geride bırakan ABD Başkanı Obama, görevde bulunduğu süredeki üçüncü "Birliğin Durumu" konuşmasını dün akşam gerçekleştirdi.
Obama'nın yaklaşık bir saat süren konuşmasının önemli satırbaşlarına girmeden önce Amerikan politik hayatında önemli bir yer arz eden "Birliğin Durumu" konuşmasının tarihçesine ve ritüellerine bakmakta fayda var.
ABD'nin yirmisekizinci Başkanı Woodrow Wilson'a kadar yazılı olarak rapor halinde arz edilen "Birliğin Durumu" konuşması o zamandan bu zamana, herhangi bir zorunluluk olmaksızın sözlü olarak yapılmaya başlandı ve gerçekleştirilme biçimi itibariyle de seramonik bir kimlik kazandı.
Önceleri ABD Başkanı ve Kongre arasında bir iletişim enstrümanı olarak görülen bu konuşma yıllar geçtikçe, kitle iletişim araçlarnın gelişimi ile bu kez daha çok Başkan ve halk arasında bir iletişim kanalı haline dönüştü.
Başkanlar konuşmalarında ekseriyet, ulusun içinde bulunduğu durumla ilgili halkı bilgilendirme, gelecekle ilgili hedeflerini açıklamalarının yanı sıra gündemlerindeki yasama çalışmaları ve yeni projeleri Kongre'nin desteğine sundular.
Yaklaşık yüzyıldır süren bu gelenekte, Kongre'nin her iki kanadı; Temsilciler Meclisi ve Senato tarafindan her yıl Ocak ayında düzenlenen ortak oturumda devletin yasama, yargı, yürütme ve askeri anlamda, en üst düzeyde temsil ediliyor.
"Ulusun Durumu" konuşmasının Kongre Genel Kurul salonunda sözlü olarak yapılması bir dizi ritüeli ve protokol kuralını da beraberinde getiriyor. Saat 8:30 sularında tüm milletvekili ve senatörler koltuklarında yerlerini alıyorlar. Temsilciler Meclisi Çoğunluk Sekreterinin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı'nı, Meclis Başkanı'nda yüksek sesle ABD Başkan Yardımcısını takdimiyle oturum başlamış oluyor.
Sırasıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı, mahkeme üyeleri, bakanlardan oluşan kabine üyeleri, en kıdemli diplomatlar, Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlarının da salona girmeleri ve yerlerini almalarının ardından saat 9 sularında Meclis Genel Kurul amiri ve astsubayının sırasıyla yüksek sesle, salonun her yerinden duyulacak ve görülecek bir şekilde "Bay/Bayan Meclis Başkanı" ve "Amerika Birleşik Devletleri Başkanı" takdimi ile Başkan salona ağır adımlarla giriyor. Sağlı sollu kendisine selam veren, sarılan, tokalaşan hatta şakalaşan milletvekilleri ve senatörleri selamlayan ABD Başkanı bakanları ile de kısa bir tokalaşmadan sonra kürsüde konuşmasına başlıyor.
Obama bir saate neler sığdırdı?
Başkan Obama'da işte bu yüzyıllık geleneğin sürdürüldüğü atmosferde başladı dünkü konuşmasına. ABD başkanlık seçimlerine 9 ay gibi bir süre kala, seçim yarışının fiilen başladığı bu dönemde Başkan için kendisine avantaj sağlayacak önemli bir fırsattı bu konuşma. Obama'nın bu yüzden seçmenin ve seçimin neredeyse bir numaralı gündemi olan ekonomiye ağırılık vereceği tahmin ediliyordu.
Obama beklendiği gibi konuşmasının büyük bir bölümünü ekonominin gidişatı, yerli sanayiinin güçlendirilmesi, yeni iş ve enerji alanları, teknoljik gelişim-inovasyon, orta sınıf üzerindeki vergi yükünün kaldırılması, sağlık ve finans sisteminde gerçekleştirilecek yeni reformlar ve düzenlemelere ayırdı.
"Buffet Kuralı", Çin'le haksız rekabete son.
Önümüzdeki dönemde bu başlıklar altında göndereceği yeni yasa tasarılarına destek vermeleri için Kongre üyelerine çağrıda bulunan Obama, yeni siyasi argümanı olan "Buffet Kuralı" ise geceye damgasını vurdu.
ABD'li ünlü milyarder Warren Buffet'dan esinlenerek kavramsallaştırılan bu argümana göre geliri yıllık 1 milyon doların üzerinde olanların tabi olduğu vergi oranı yüzde 30'un altına inmeyecek. Zira şu anki vergi düzenlenmesine göre ABD'de nüfusun yüzde 98'inin oluşturan ve yıllık geliri 250 bin doların altında olan orta ve üst-orta sınıf yüzde 2'lik milyoner ve milyarderlerden gelirlerine göre daha yüksek bir vergi oranına tabi tutuluyor.
Obama'nın dikkat çeken ikinci reform önerisi ise eğitim alanında geldi. Başkan bundan böyle ABD'nin her eyaletindeki liselerde öğrencilerin, mezun olana ya da 18 yaşını dolduruncaya kadar okulda kalmasını zorunlu kılan yeni bir düzenlemenin duyurusunda bulundu.
Çin başta olmak üzere, ABD'nin dış ticarette haksız rekabete maruz kaldığı ülkelerle ilgili durumları izleme ve soruşturmaya yönelik yeni bir birimin de kurulacağını açıklayan Obama, Rusya gibi yeni pazarlarda, diğer yabancı firmaların Amerikan üretici firmalarından daha fazla avantaj elde etmemesi için Kongre'nin gerekeni yapması çağrısında bulundu.
ABD'de yerli üretici firmaların yanı sıra tüketicilerin de haklarını garanti altına alan, olası mağduriyetlerini önleyecek, karşılaşabilecekleri finansal dolandırıcılık davalarına bakacak özel bir birim kurulacağını da açıklayan Obama bu konuda da Kongre'den destek istedi.
Obama ayrıca Mortgage sistemi ile ev sahibi olan, üniversiteyi kredi ile okuyan ve bankalara yüksek miktarda borçlanan ev sahipleri ve öğrencilere yönelik faiz indirimi, yeniden finanse etme, okurken çalışma gibi olanakları içeren yeni bir düzenlemeyi de kongeye göndereceğini belirtti.
Dış Politikada söylem değişmedi…
Tüm bu başlıkların arasında ABD Dış Politikasına ilişkin değerlendirmelere neredeyse yok denecek kadar az yer veren Obama'nın İran ve İsrail üzerinden verdiği mesajlar ise en dikkat çekici olanlarıydı. Bir taraftan İran'ın nükleer silahtan vazgeçmemesi halinde masadaki tüm seçenekleri kullanmaktan çekinmeyeceğini ifade eden Obama diğer yandan da bu mesajı dengeler nitelikte şu değerlendirmede bulundu: "Eğer İran yolunu değiştirirse ve sorumluluklarını yerine getirirse dünya topluluğuna yeniden katılabilir."
Obama'nın İsrail mesajına gelince..ABD tarihinde İsrail ile yaşanan gerginliklerin bu denli su yüzüne çıktığı bir dönemde, Amerikan'nın İsrail'in güvenliğine yönelik taahüdünün adeta demir kadar güçlü olduğunu söylemekle yetindi.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yaşanan değişim sürecinin hızlı gelişmeleri beraberinde getirdiğini kaydeden Obama, ABD'nin herşeyi kontrol edemeyeceğini ancak dünya genelinde vazgeçilmez bir ülke olmaya devam edeceği vurgusunda bulundu. Suriye konusunda da daha önceki mesajlarında olduğu gibi Esad rejimini bölgede ve ülkesinde gelişen değişime daha fazla direnemeyeceğini kaydeden Obama'nın dış politika alanındaki mesajlarının bundan öncekilere nazaran çok daha yumuşak ve asgari olması dikkatlerden kaçmadı.
Özet olarak dün akşamki konuşması şunu gösterdi ki; dokuz ay sonra Başkanlığı 4 yıl süreyle ikinci kez garantilemiş bir Obama'yı görene kadar siyasi mesajlarını daha da kontrol altına almış, olası riskleri minimize etmeye odaklı, dış politikadan çok iç'e ve ekonomiye yönelmiş bir Obama görme ihtimalimiz kuvvetle muhtemel görünüyor.
Zira yapılan son anketlerde; (CBS ve New York Times'ın son anketinde), "bugün seçim olsa oyunuz kime olur" sorusuna verilen yanıtlarda Başkan Obama ve Cumhuriyetçi Parti Başkanlık aday adaylarından Mitt Romney kafa kafaya gidiyor. Bu sonuçtan yola çıkarak Kasım ayında gerçekleşecek seçimlerin galibini tahmin etmek mümkün görünmemekle birlikte halen tam anlamıyla düzelemeyen ekonominin yegane belirliyici faktör olacağının altını bir kez daha kuvvetli bir şekilde çizmekte fayda var.

@nurozkanerbay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.