Ragıp Soylu

Gazetelerin cenazesine daha çok var

Manşetler hızla değişiyor. Ülke olarak ilgimiz Türkiye'nin iç sorunlarından çok komşularımızda yaşanan gelişmelere, Suriye'deki savaşa, Lübnan'daki çatışmalara, Gazze'deki kutlamalara, İsrail'in bitmek bilmeyen yasadışı inşaatlarına, Avrupa'daki ve ABD'deki ekonomik krize odaklanıyor.
Daha 4-5 yıl önce Berlusconi'nin sevgililerini, Sarkozy'nin eşinin bikinili fotoğraflarını yarım sayfa basan dış haberler bölümleri bugün iç karartıcı ve ciddi haberlerle dolu. Türkiye'yi Dünya'ya açan Ak Parti hareketinin göreve gelişi ve bölgedeki gelişmelerin bu şekilde Arap Baharı'na varacak raddede ivme kazanması medyada küçük çaplı bir şok yarattı. Ve bu şoku henüz atlatmış değiliz.
Arapça bilmeyen Ortadoğu uzmanı
Toplu seks partilerini, Amerikalı ergenlerin ev partilerinde yaşanan münasebetsizlikleri, deyim yerindeyse nerede absürt seks hikayesi varsa sayfalarına çeken merkez medya bugünlerde ciddi haberler hazırlamanın sıkıntısını çekiyor. Çünkü merkez medyanın yazı işleri kendisini bu ülkenin doğusuna ve güneyine tamamen kapattığı gibi bu alanda çalışacak insan gücünü talep etmeyerek deyim yerindeyse uzmanlaşmayı da engellemiş oldu. Bugün Türkiye'de Ortadoğu ile ilgili gerçekten derinlikli yazabilecek insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Arapça bilmeyen Ortadoğu uzmanları diye bir gerçek var.

Ülkemizde hakiki Ortadoğu uzmanlarının bu alanda bir tahsillerinin olmaması da üniversitelerimizin yetersizliğiyle ve hocaların kalitesizliğiyle de açıklanabilecek bir şey değil. Bu açıkça bir mentalite meselesi. Kısacası, gazetelerdeki köşe yazarlarından televizyonlara çıkan analistlere kadar "kendini uzman olarak tanıtan" pek çok kişi Ortadoğu'yla ilgilenmeye son birkaç yılda başladı. Elbette bu uzman açığı sadece Ortadoğu özelinde değil, haritanın geri kalanındaki pek çok ülke için de geçerli. Fakat en acili Arap Baharı olduğu için en dikkat çekeni de o oluyor.
Türk basınının dünya başkentlerinde ofisi olmadığı gibi buralarda, en azından, kadrosuz çalışan muhabiri de yoktur. Türkiye'de üretilen haberler İngilizceye çevrilmediği için uluslararası kamuoyuna da herhangi bir etkimiz bulunmuyor. Yaşayan bir dış haberciliğimiz yok, bu yüzden gazete manşetlerimiz de hep hatalıdır. Dikkat edin Ortadoğu'daki kişilerin isimleri hep uyumsuz ya da yanlış, fotoğraf altı yazıları ise cehalet örnekleriyle doludur.

İnternet kakofonisi

Okuyucuya neyin neden olduğunu anlatamayan basınımız, bir yandan da gelişen internet teknolojisi ve haberin sosyal medya aracılığıyla anında tüketiciyle buluşması sıkıntısını yaşıyor. Gazete tirajları özel haber ve 5N 1K yoksunu hikayeler yüzünden eriyip giderken internet haber siteleri dedikoduyla çalışan, imlaya ve editoryal bakış açısına sahip olmayan "kopyala-yapıştır" mantığıyla hareket eden bir kakofoniyle çalışıyor. Gazete yazı işleri kadrosu küçülürken, haber siteleri az kişiyle büyük reklam gelirleri elde ediyorlar. Fakat haber değeri taşıyan bir şey yapamıyorlar. İçerik ölüyor, uzun vadede internet için maliyetlerin artması da bu yüzden kaçınılmaz olacak.
Korkmayın, matbuat yaşayacak
Uzun uzun Türk basınının sıkıntılarını yazmaya hacet yok. Bu konu oldukça konuşuldu. Gazeteler ölüyor mu sorusu da yaklaşık 30 yıldır her gün sorulan bir soru olarak klişeleşmiş durumda. Arianna Huffington gibiler gazetelerin yaşayacağını fakat internet sitelerinin kaptan gemisi olacağı kehanetini yaklaşık 5 yıl önce dile getirdi. Gidişat o yönde. Fakat Türkiye'de halen haber üretme konusunda tüm yoksunluklarına rağmen gazeteler başrolü oynuyor. Yani bizde dünyanın geri kalanına nazaran gazeteler prestijini ve etkisini korumayı daha fazla sürdürüyor. Dolayısıyla Türkiye'de sektör orta vadede canlı bir şekilde yaşamaya devam edecek. Bu yüzden kaliteli haber içeriği üretirken, bu işten ekmek yiyen gazeteciler olarak basının azalan reklam pastası karşısında kâr etmeye nasıl devam edebileceği sorusuna da yanıt aramaya devam etmemiz gerekiyor.
Bu açıdan Londra'da karşılaştığım Evening Standard örneği özel bir anlam taşıyor. 185 yıllık Evening Standard'ın nasıl bedava dağıtılmaya başlandığını ve nasıl kâra geçerek Londra'nın en önemli gazetesi haline geldiğini bir sonraki yazıda ele alacağız.

@ragipsoylu

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.