HAŞMET BABAOĞLU

Hediye!

Dün bir alışveriş merkezindeydim.
Bir mağazadan ötekine koşturuluyor; bir kez bakılan şeylere az sonra dönüp bir daha bakılıyor ama bir türlü karar verilemiyordu.
Yüksek bir yerin üzerine çıkıp "Ey dostlar, bu koşuşturma niçin?" diye sormak istedim.
Ama ne gerek vardı ki! Cevabın bir an bile duraksamadan bir ağızdan geleceği belliydi: "Sevdiklerimizi sevindirmek için!"
Yılbaşı hediyesi seçip almak peşindeydiler çünkü!
İyi de yüzlerindeki bu bezginlik, bu sıkıntı, hatta bu endişe neyin nesiydi peki?


***
Bayram, yılbaşı, doğum günü, yıldönümü falan derken...
Perakende sektörünün iştahı ve gelişmiş pazarlama teknikleriyle otomatiğe bağlandık.
Hediye vermenin en güzel ve anlamlı yanı bunu takvimsiz, hesapsız, kitapsız biçimde bunu istemek ve hediyeyi içinden geldiği gibi seçmek değil midir?
Teoride, evet!
Ama pratikte böyle bir hediye anlayışı tarihe karışmak üzere...
Şimdi sistem bize "hediye alınacak, al!" diye komut veriyor ve biz müthiş bir telaşla mağazalara dağılıyoruz.
Yalan mı?
***
Sevdiklerimizi sevindirmek için kendimizi alabildiğine gerdiğimiz bu noktaya nasıl geldik?
Hani nerede "çam sakızı çoban armağanı"na; "yarım elma, gönül alma"lara değer verenler?
Hani hediye verip almak muhabbetimizi artıracaktı?
Oysa itiraf edin ki, hediye konusunda sessiz hayal kırıklıklarımız sevinç çığlıklarımızı bastırmaya başladı.
Nasıl oldu da niyetin güzelliğini unutup hediyenin "ilginç"liğine takılır hale geldik?
Neyse...
Bu noktaları daha fazla kurcalayıp ağız tadınızı kaçırmaktan yana değilim.
Ama eminim, yitmeye yüz tutmuş değerleri tekrar canlandıracak bir yol vardır.
***
Nedir o yol?
Birincisi..
Veren elin ağırlığını hediyenin üzerinden mümkün olabildiğince çekmektir.
Unutmamalı ki, "parayı bastırdım, değeri tartışılmayacak bir hediye aldım" mantığı alttan alta "aldım, verdim, ben seni yendim" dünyasına gönderme yapar!
İkincisi...
Bazı psikologların şu önerisine kulak vermek olacaktır: Hediyenizin dili olsaydı ne anlatırdı?
Hediye paketine konulan küçük karta yazacaklarınızdan daha fazlasıdır bu!
Unutmamalı ki, gerçek bir hediye sevgiden, sevinçten konuşur. Bazen de içten bir teşekkürdür ya da özür!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.