HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: İnsan unutmaz, unutturulur!

Ne için bunca söz, ne için konuşup duruyoruz? Birbirimizi anlamaya yanaşmamak için...

***

Anlamak için acı çekmeyi göze almak gerekiyor; bakmak için durmak, dinlemek için susmak, anlaşmak için ter dökmek gerekiyor. O yüzden işte, bütün bunlardan uzak duruyoruz.
***

Dikkatle bakarsanız, modern insanın hayatının kendine zihninde inşa ettiği iki "mekan"da geçtiğini görürsünüz... Biri "panik odası", öteki "bekleme odası." Ara sıra da devlet tarafından "ikna odaları"na çekiliriz ki, o bambaşka bir konu!
***

"Unuturum seni" diye; "Unut beni" diye şarkılar yapılıyor. Sanki "unutmak" bilinçli biçimde gerçekleştirilebilirmiş gibi... Boş dilekler, kof hayaller bunlar! Çünkü insan unutmaz, ona unutturulur! Zaman, mekan, hastalık, eğitim ve daha birçok şey bunu becerir!
***

Nasıl anlarız yaşımızı başımızı aldığımızı? İçten içe "olgunlaştığımızı" nereden çıkartırız? Bu soruların cevabı açık ve kısadır: Hayaller seyrekleşir, fakat hatıralar çoğaldıkça çoğalır. Hayal kurmanın tadı kaçarken, hatırlamanın hazzı artar.
***

Bir çırpıda altı zeytin, iki nar, bir erik, üç incir ağacı saydım. Ağaçların gölgesi altında bir çay bahçesi burası. Hızla Hollywood dekoru gibi yapaylaşmaya başlayan kasabada bir vaha! Oturmuş, çay eşliğinde karışık otlu gözleme atıştırıyorum. Az sonra "Pazar notları"na başlayacağım. Hava bunaltıcı. Birden arkamdan doğru serin bir rüzgar esmeye başlıyor. Kollarımı kaldırsam kanat olacaklarmış, uçabilecekmişim gibi geliyor. Sadece bir an! Ama ne güzel bir an!
***

Sevdiğini kendinden bile saklamak için ondan nefret ediyormuş numarasına yatanlar... Nefret ettiğini kabullenmekten kaçınmak için ona karşı sevgi gösterileri düzenleyenler... Ah! Ne zordur bu "cehennem"den çıkıp kurtulmaları!
***

Selahattin'in (Yusuf) romanını okumaya başladığımda, bir kez daha hissettim ki, romanların ilk cümlesi, ilk paragrafı, ilk bölümü diye bir şey yok! Sanki her şey çok önce başlamış, roman olayların sonuna ancak yetişmiş gibi... Italo Calvino da, tam hatırlayamıyorum ama şöyle bir şey demişti: Her romanın ilk satırı kitapta yer almayan bir şeye göndermedir.
***

Sevinç nedir, bilmeyen bir sevgi... Eksiktir, eksik olsun!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.