Pazar notları: "Kendi"nizi ne sanıyorsunuz?
En gözde tavsiye, en tutulan kişilik ilkesi şu: Kendin ol!.. Yaşam koçları, koç gibi "life style" yazarları, reklamlar, eşler dostlar hep aynı şeyi tekrarlıyorlar: Kendin ol!.. Bunu işiten de artık ne anlıyorsa bu sözden, büyük bir şımarıklıkla aynaya bakıp kendine âşık oluyor, kakasına bakıp boncuk buluyor! Birinin bunlara "siz 'kendi'nizi ne sanıyorsunuz!" diye sorması gerekiyor.
Garson "Çay mı?" diye soruyor. Hep çay istememe alışmış. "Bugün yalnızım, kahve getir!" diyorum.
Varoluşun çaresiz kısırlığı: Seni seviyorum, seninle yaşayabiliyorum ama asla seni yaşayamıyorum!
Davranışlarımı görüyorsun. Davranışlarını görüyorum. Hayatını göremiyorum, hayatımı göremiyorsun. Göz yetmiyor anlamaya! Söz de hep yalana kaçıyor, yalana kayıyor! Bize bir başka meleke, bir başka "alet"; bir başka "yol" gerek! Birbirimize doğru, karanlıkta ve sessizce ilerlememizi sağlayacak bir şey...
"Yeni bir hayat istiyorum" diyor. Çok yorgun ve fena halde yenik görünüyor. Bunu "bir daha acı çekmek, bir daha mutsuz olmak istemiyorum" der gibi söylüyor. Oysa "yeni bir hayat" dediğimiz, başka bir eve, başka bir şehre taşınmak, yeni bir iş edinmek gibidir. Bazen tazelik ve ferahlık kazandırdığı doğrudur. Fakat gerçek şu ki, orada da bizi yeni sıkıntılar, yeni yorgunluklar, yeni yenilgiler beklemektedir. Belki de en iyisi "kaldığımız yer"den devam etmektir; usul usul ve kendimizle tanışıp hesaplaşarak!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.