HAŞMET BABAOĞLU

CHP'nin seçimi!

Aileden CHP'li ve gençliğinden beri ilçe düzeyinde partide siyaset yapan bir arkadaşım geçen gün "anlayamıyorum" diyordu; "nasıl olur da kritik illere kendi örgütünden seçilecek aday bulamayıp dışarıdan ithal eden bir parti görüntüsü vermeyi içimize sindirebildik!"
Ona çok önemli bir noktaya parmak bastığını ama analizinde yanıldığını anlatmakta zorluk çektim.
İncelik şurada...
Karşımızda İstanbul'a, Ankara'ya, Hatay'a içerden aday "bulamayan" bir parti yok!
Özellikle böyle bir aday "bulmayan" bir parti var.
Hesap bu çünkü!
Yılların hazırlığı, planı, projesi bu.
CHP yavaş yavaş (ve gerekirse içerden çatlayarak başka bir partiye evrilme ihtimalini de saklı tutarak) pragmatik bir ittifakın partisi olmaya hazırlanıyor.
Bunu becerebilir mi, beceremez mi ayrı konu.

***

Baykal'a kaset darbesi ve Kılıçdaroğlu'nun gelişi tümüyle bu sürecin bir parçasıydı.
Bu sürecin CHP'yi "statükocu" olmaktan çıkartıp "sosyal demokratlaştırma"yla ilgisi yoktu. O söylemler topluma yönelik medyanın attığı "oltalar"dı.
Nitekim gerçeğin öyle olmadığı çok çabuk görüldü.
Bugün artık kesinkes yürürlüğe konulan plan bir kaos ortamında ara rejim seçeneği yaratmak üzerine kuruludur.
Projenin açık adımları şimdi atılıyor.
Dün nefretle sözünü ettikleri kim varsa, ittifaka davet ediliyor.
CHP'li arkadaşlarıma ara sıra "siz yine de dua edin, partinin başına Haberal gelmedi!" diye takılıyorum. Takılıyorum ama sanmayın ki, sözünü ettiğim şey bir fantezi! Hayır, bazılarının kafasında böyle bir kurgu ve heves vardı; belki hâlâ vardır.
***

Şimdi yine CHP'nin solundan eleştiriler gelecek: "Neden CHP'yi eleştiriyorsun, bunu yapmak çok kolay; asıl AK Parti'ye bak!" diyecekler...
Ne yalan söyleyeyim; AK Parti bir süredir siyasetin keskin aktörü değil.
Daha çok "sosyal organizatör" görüntüsü veriyor.
"One minute"den bu yana uluslararası gelişmeler ve Gezi'den bu yana da içerdeki saflaşmalar doğrudan Erdoğan'ın liderliğine göre şekilleniyor.
İş yapan siyaset cesaret ister. Cesareti cisimleştiren de Erdoğan!
CHP'ye gelince...
Önümüzdeki üç seçim CHP'yi hayati önemde bir eşiğe taşıyacak.
Nasıl mı? Özetleyeyim...
Ülkenin gidişatı eninde sonunda hepimizin önüne "Türkiye'yi kim yönetecek?" sorusunu getirecek.
Bir de gerçekten barıştan yana olanlarla, olmayanlar nihai olarak ayrışacak.
Hiç kuşkunuz olmasın! O soruya "Türkiye" cevabını verecek ve aynı zamanda barışa sahip çıkacak CHP'liler ile bugünkü CHP yönetiminin tercih edecekleri ittifaklar çok farklı olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.