HAŞMET BABAOĞLU

Biz adam olmayız, "insan" oluruz!

Bir tanıdık. Çocukluğumun renkli figürlerinden biri...
Okumaya gittiği Avrupa'da iki yıl gezip tozmuş babasının vefatı üzerine geri dönmüş ve sanırım oturduğu semtten bir daha dışarı çıkmamıştı.
O iki yıllık Avrupa macerasını yirmi yıl gibi anlatırdı. Konu memlekete, memleket meselelerine geldi mi, üç kelimelik malum cümleyi tekrarlardı: "Bizden adam olmaz!"
Dinleyenler de eninde sonunda başlarını iki yana sallayarak ona katılırlardı: "Çok haklısınız, bizden adam olmaz."
Çevresi onu "kültürlü" biri olduğuna inandırmıştı. Avrupa biliyordu ya, yeterdi. İki sokak ötede neler yaşandığından haberi olmadığını kimse yüzüne vurmamıştı.
Peki, o kendi hayatında "adam" olmuş muydu? Orası karışık, hatta karanlık bir konuydu.
Sanki adamlığı merhum "baba"sına ait bir özellik olarak kabullenmiş, kendi yetersizlik ve beceriksizliklerini kader gibi kabullenmişti. Nihayetinde, herkesi çalışmamakla suçlayan alabildiğine tembel bir rantiyeydi!
Ama dert değildi! Babasından kalan hanları, apartmanları satarak epeyce idare etmişti.
Sonrası mı?
Ağır ağır çürüyerek, bakkalın manavın veresiye defterlerindeki borçlarını kapatmakta zorlanarak, sokakta gördüğü yeni mahallelilerden ürküp evine kapanarak hayatını tamamladı.

***

Son zamanlarda onu sık hatırlıyorum.
Eski Türkiye'nin siyaset seçkinlerini ve halktan korkan halkçı partisini ona benzetiyorum.
Neden bu konuyu açtığımı soracak olursanız...
Dünkü "toplumsal özgüven" yazımı okuyan bazı dostlar söylediler: Akıllarına hemen çocukluklarından beri çevrelerinden işittikleri o lanet olası "bizden adam olmaz" cümlesi gelmiş.
Haklılar! Zihinsel kolonyalizmin bizi nasıl horlayıp engellediğini bundan daha net anlatan bir şey yoktur.
Kim bilir kaç kuşak bu kanaat tarafından sakatlandı?
Batı dışında kalan toplumların "makus talihi"nin tarihsel değil, yapısal bir özellik olduğunu düşündürmek için pek uygun bir klişe olarak gündemde tutulur. Beyin yıkar, teslim alır ve maalesef sonunda "gerçek" olup kendi kendini haklı çıkartır.
***

Bazıları anlamıyor ama bu dönem, şükür ki, kapanıyor. Bitti artık.
Çıkış yoluna geri döndük, bulduk ve oradan ilerleyeceğiz.
"Adam" neyse artık, onların bildiği ve istediği adam olmayacağız.
Olacaksak, insan olacağız. İnsan.
Düşünün, "mazlumların umudu olma"yı hedeflemek ne müthiş!
Hangi teknolojik -ekonomik gelişme hedefi mazlumlara kucak açan ve onları zalimlere karşı savunan bir yurttan daha yüce ve güzel olabilir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.