Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

AB maceramız... Neden kendimizi kandırdık?

Hayal kurduk, kırıldı.
İyi niyetli olalım dedik, suiistimal edildi.
Bir kez olsun içten olduklarına ve bizi "biz olarak" isteyip kabul ettiklerine inanmak istedik; aldatıldık.
Dünyaya vazettikleri değerlere uyacaklarını sandık, fena yanıldık.
Daha tatsız tarafı da şu ki...
Basbayağı kendimizi kandırdık.
Anlamışsınızdır...
Avrupa Birliği maceramızdan söz ediyorum...
2000'lerin başlarında köşemde yer alan AB'ye dair umut dolu cümlelerimi hatırladıkça içim sıkılıyor.
Durup düşünelim...
O yıllarda medya ve akademyada pıtrak gibi ortaya çıkan Brüksel uzmanlarının tamamına yakınının Fetö'yle dost olduklarının bugün aşikâr hale gelmesi ne kadar manidar.
Hele şu "Kopenhag Kriterleri" denen şeye meftun halimiz...
Hepsinin asıl kriteri saklamak için şık bir örtü olarak kullanıldığını nasıl gözden kaçırdık?

***
Peki niye aldandık?
Niye kendimizi aldattık?
Orası en az 150 yıllık hikâye!
Siyaset, matbuat ve maarif yoluyla zihnimizi ince ince dokudular.
Ne için mi?
Kendi başımıza müreffeh ve demokrat olamayacağımıza; kolumuza girip bizi uygarlığa (!) doğru sürüklemezlerse, "barbar" kalacağımıza inandırmak için...
Dahası...
Buradaki işbirlikçilerine darbeler yaptırıp sonra da AB sopasıyla hizaya getirmeye çalıştılar: "AB'ye girin, darbe marbe kalmaz!" Öylesine alçakça bir sopahavuç stratejisiydi bu.
***
Kaç kuşak böyle yetişti.
Kahrolunacak şey...
Bu uğursuz müfredatın mezunları hâlâ utanmadan milletine "Anadolu çomarı" diye hakarete devam ediyor.
Oysa Avrupa gerçeği ara ara kulağımıza fısıldadı: "AB'li olmak için Avrupalı olmak gerekir!"
Hatırlıyor musunuz?
Bizim belki krizden, darbeden, mafyadan, hukuksuzluktan kurtuluruz diye AB hevesine kapıldığımız iki binlerin başında Fransa'nın eski Cumhurbaşkanlarından Valery Giscard D'Estaing ne demişti?
"Zaten başkentiniz bile Avrupa'da değil. AB'ye girmeniz Avrupa'nın sonu olur!"
***
Şimdi yalnız biz değil, Avrupa, ABD, Rusya, bütün dünya bir kavşak noktasında.
Herkesin neyse o olmaya mecbur kalacağı bir dönem.
Zor bir dönem elbette. İtişmeli kakışmalı geçecek.
Çünkü "Evrensel birey" deyiminin yaldızı çoktan döküldü.
Ama berraklıkta ferahlık vardır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA