Lidersiz gelecek yok!
Malum beyaz palavra son günlerde yeniden tedavüle sokuldu...
Hani bir zamanlar aydınlara özgü bir laf salatasıydı da, pek anlamlıymış gibi dilden dile dolaştırılırdı...
Neymiş, "liderlik değil, ortak aklı temsil eden yönetimler önemli"ymiş...
Neymiş, "günümüz liderlerin değil, fikirlerin ve projelerin temsilinin çağı"ymış...
Mış, mış da mış...
***
Cevabı biliyorsunuz aslında...
Akılları sıra....
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni çıkışlarına siyasi bir anlam kazandırmak istiyorlar.
Bir buçuk saat konuşup yeni hiçbir laf etmeyen, fikir diye 90'lı yılların "evrenselciliği"ni tekrarlayan, proje diye "parlamenter sisteme geri dönebiliriz"den öteye bir şey söyleyemeyen, sıkışınca tehdit eden ama kendi geçmiş icraatlarını gözden kaçırmak için ne yapacağını şaşıranları bu yolla hoş gösterebilmek mümkün mü?
Hayır!
***
Pazarlamacılar, herkesi kör, âlemi sersem sanmaktan da vazgeçemiyorlar...Neymiş?
"Avrupa siyasetinde karizmatik lider yokmuş ama işler ne güzel yürüyor"muş...
Onlara "işler yürümüyor, görmüyor musunuz?" diye sorsanız, ne fark eder?
Sonunda ittifak yaptıkları CHP'liler gibi sizi "çomar, cahil" çıkartmaya kalkışırlar.
Kim anlatacak şimdi onlara, mesela Merkel'in güçlü lider olduğu zamanların Almanya'sıyla siyasi parkinson hastalığına mahkum edilen Merkel'in Almanya'sı arasındaki farkı?
Değmez de...
Çünkü dertleri hakikat değil, numara çevirmek.
***
Ekip dedikleri şeyin ne olduğunu görüyoruz.
İki gazeteci kılıklının üfürüğüyle ortalık karışıverdi
"Ekip çalışması" dedikleri de her halde Muharrem İnce'nin her darbeden sonra önce atıp tutup sonra yelkenleri suya indirmesine neden olan "yerini bil" çalışmasıdır.
***
Sadede geleyim...Hiçbir ülkenin 21. Yüzyılın ikinci çeyreğine liderlik vasfından vazgeçerek girme lüksü yok! Olmayacak.
Saldırı altındaki Türkiye'nin en büyük şansının Erdoğan'ın liderliği olduğunu bütün gözler görüyor.
Saldıranlar bile durup durup bunu itiraf ediyor.
Onlara içerden destek çıkanların uyduruk fikirlerini de yutmayalım artık.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.