Kelimeler, şeyler ve biz-3
Sessizlik için sese; susmak için konuşmaya ihtiyacımız var. Gürültüyü bastırdığımızda işittiğimiz seslerden oluşur sessizlik. Başkalarıyla gevezelik etmeyi kesip kendimizle konuştuğumuzda başlar susmak... Günün doğuşu o yüzden ürpertiyor bizi, bir anlığına da olsa ruhumuzu bir "DOLULUK" hissi kaplıyor. Ezan ve kuş sesleri. İşte sessizlik! İçimizden tatlı tatlı mırıldanıyoruz. İşte aradığımız güzel suskunluk!
***
***
Yalancı dünyanın bunaltan gürültüsünü ancak sesle yenebiliriz. Dervişlerin endişeden SEKİNETE güçlü bir ritimle (zikir ve nefesle) geçtiklerini bir kenara kaydetmeli...***
Neden sözlüklerde "sükunet" karşılığında yazılanlar arasında "durgunluk" da var? "Durmak" olmalıydı. Durgunluk farklı bir şey: Gizlenmiş bir huzursuzluk, mızmız bir geri çekilme. Bazı gençler "atanamamış mutsuzluk" diyorlar hatta. Oysa sükunet huzura açılan kapıdır; "huzurda olma"ya da...***
Düşüşü önleyen sabırdır. Sükunet yani... Her şeyi HEMEN isteyenler (cennetlerinden) yeryüzüne düşerler.***
***
Aşıklar neden durmadan aşktan konuşurlar? Şarkılar neden sürekli aşktan bahseder? Camille Laurens güzel anlatır gerekçesini: "Zamanın kazanacağını ya da şimdiden kazandığını unutmak için aşk şarkıları söyleriz, boşluğu kelimelerle doldurur, kum saatinin daraldığı yeri cümlelerle tıkamaya çalışırız." (Aşkın Romanı )Ayrıntılar için lütfen tıklayın.