Cumartesi notları: Konuşmak, anlatmak değildir
Dalgıçlar deniz dibinde 2012'den kalma bir dijital kamera bulmuşlar. Aygıtın her yanı paslanmış. Fakat içindeki dijital kart sağlam kalmış. Bilgisayara takınca bütün fotoğraflar gözleri önüne serilmiş. Geniş bir ailenin bütün fertlerinin bir arada poz verdiği fotoğraflar. Sormuşlar soruşturmuşlar; fotoğraftaki kişilerden birinin aynı yerde bir deniz kazası geçirdiğini öğrenmişler. Fakat adam oralardan çok uzaklara taşınmış. Üşenmemişler uçağa binip adamla buluşmaya gitmişler. Ona teknesi alabora olduğunda kaybolan kamerasından çıkan fotoğrafları göstermişler. Herkes çok mutlu olmuş. Bu olay şerefine büyük bir ziyafet tertip etmiş adam ve demiş ki, "şimdi hatıralarıma kavuştum." Bu anlattığım internet sitelerinin en çok haberlerinden biri. Düşünün... Olayın kahramanı kendi içine dalıp hatırlamanın güzelliğini çoktan unutmuş, bunu fotoğraflardan ibaret sanıyor. Dalgıçlar deseniz, sıradan aile fotoğraflarına "paha biçilmez belgeler" muamelesi yapmışlar. Hep söylüyorum ya, hayat yok artık, fotoğraflar olmasa...
***
***
Konuşmak anlatmak değildir. Hele çok konuşmak... Kelimeler, saklamak, hatta susmak için en iyi yoldur. Bazen sırf bu yüzden çok konuşuruz.***
***
Son haftalarda sevdiğim rutinim... Hiç hesapsız Riva veya Polonezköy yoluna doğru arabayı sürmek. Mahmut Şevket Paşa Köyü taraflarında domates, biber, patlıcan tezgahlarına bakmak ve dönüşte Soğuksu'daki Ariste Peynircilik'ten keçi sütünden beyaz peynir almak...Ayrıntılar için lütfen tıklayın.